Günümüz dünyasında, İbibik benzeri görülmemiş bir ilgi kazandı, giderek daha fazla ilgi gördü ve her türlü görüş, tartışma ve araştırmayı doğurdu. İbibik sahneye çıktığından beri toplumun çeşitli alanlarını derinden etkiledi; popüler kültürden siyasete ve teknolojiye kadar her şeyi etkiledi. Bu makalede, İbibik'in günlük yaşamın farklı yönleri üzerindeki etkisini ayrıntılı olarak inceleyeceğiz, sonuçlarını ve geleceğe yönelik olası sonuçlarını analiz edeceğiz. Hiç şüphe yok ki İbibik, çağdaş toplumumuz için büyük ilgi ve önem taşıyan bir konu olmuştur ve olmaya devam edecektir.
İbibik | ||||||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
Korunma durumu | ||||||||||||||
Biyolojik sınıflandırma | ||||||||||||||
| ||||||||||||||
Upupa epops
Linnaeus, 1758 | ||||||||||||||
İbibik (Upupa epops), çavuş kuşu adı ile de bilinen, Gökkuzgunumsular (Coraciiformes) takımının, ibibikgiller (Upupidae) familyasında yer alan tek kuş türü. Uzunluğu 28 cm kadar, gagası uzun yay biçiminde, tüyleri turuncu-kahverengi olup başı sorguçlu, kısa kanatlı bir kuştur.[1][2] Bazı Türkiye Türkçesi ağızlarında baltalı olarak da geçer.[3]
Hüthüt veya hüdhüd (Arapça: هدهد / hudhud) olarak da isimlendirilir. Bu adı eşleşme dönemlerinde çıkardıkları sesten dolayı aldığı düşünülür.
Etiyopik ve Palearktik bölgelerin ağaçlık ve bağlık yerinde yaşarlar. Yaşlı ağaç bulunan açık yerlerde, çam orman veya yaprağını döken ormanlarda, meyve bahçelerinde ve bağlarda yerleşirler. Açık arazide bulunabildiği gibi şehir parklarında da rastlanabilir.
Her çeşit oyukta ve kovukta yuvalarını yaparlar ve insana rahatlıkla alışırlar. Haşere, böcek, böcek larvaları, salyangoz ve solucanlarla beslenirler. Sivri ve uzun gagaları ile toprağı eşerek çıkardığı kurtçukları havaya fırlatıp gagasını açarak havada kapmayı severler.
Yuvasını ağaç kovuklarında veya yüksek toprak deliklerinde yapar. Türkiye'de yazın kuluçkaya yatarlar. Kuluçka zamanı kuyruk bezinden ağır bir koku yayılır. Dişileri 4-12 adet açık mavi veya zeytuni kahverengi yumurtalar üzerinde 16 gün kuluçkaya yatarlar. Kuluçka sırasında erkek dişiyi besler. Yavrular dışkı atarak düşmanlarından kendilerini korurlar.
Palearktik'de ve Afrika'da bulunurlar. Sonbahar mevsiminde Afrika'ya göç eder. Baharda Asya ve Avrupa'ya tekrar döner. Göç zamanlarının dışında yalnız yaşamayı seven kuşlardır.
Eşine olan bağlılığı, eşi ölünce yeni bir eş aramaması, yaşlandıklarında anne ve babasının yiyeceklerini temin etmesi, annesi öldüğünde uygun bir yer buluncaya kadar onu başında taşıması özellikleri bulunan hüthüt hakkında, İslami gelenekte başındaki tepeliğin anne-babasına karşı olan bu hürmetkârlığı sonucu verildiği inancı görülür. Benzer inanışlar Yunanlar ve Romalılarda da görülür.[4]
Çok uzaklardaki suyu havadan görebilme ve keşfedebilme yeteneği ile Süleyman peygambere ve ordusuna kılavuzluk ettiğine inanılan hüthüdün ‘hüd hüd’ şeklinde ötmesi gizli şeyleri göstermek için "orada orada" demesinden ibaret olduğu da rivayet edilir. Rüyada bu kuşun görülmesi suya kavuşma, sıkıntıdan kurtulma, uzaktan haber alma, misafir gelmesi, emniyette olmak şeklinde yorumlanmıştır.[4]
Mürg-i Süleyman adı ile de bilinen hüdhüd, Kur'an'da kendisine kuş dilinin öğretildiği ifade edilen (Kur'an 27:16) Süleyman peygambere Saba Melikesi Belkıs hakkında haber getiren (Kur'an 27:22-27) ve Süleyman'ın irşat mektubunu Belkıs'a ulaştıran (Kur'an 27:28-29) kuş olarak anılmaktadır. Hüdhüd kelime olarak Neml suresinin 20. ayetinde geçmektedir.[5]
“ | (Süleyman) kuşları gözden geçirdi ve şöyle dedi: Hüdhüd'ü niçin göremiyorum? Yoksa kayıplara mı karıştı? Kur'an 27:20 | „ |
Hadis kaynaklarına göre[6] hüthüt, göçeğen kuşu (sarı ve yeşil renkli ağaçkakan kuşu, surad), karınca ve arının öldürülmesi yasaklanmıştır. Bu yasaklamanın sebebi olarak Süleyman’a su bulması ve elçilik görevi yapması gösterilir.[4] Hüdhüd eti Hanefi ve Malikiler'e göre mekruh, Şafii ve Hambeliler'e göre haramdır.[7]
Hüdhüd, Feridüddin Attar'ın Mantık-ut Tayr adlı vahdet-i vücud felsefesine dayanan tasavvuf eserinde mürşid-i kamili simgeleyen rehber kuştur. Bu esere göre, kendilerine padişah arayan kuşlar içlerinde en bilge görülen Hüdhüd öncülüğünde Simurg’u bulmak için Kaf Dağı'na doğru yola çıkarlar.Yolda karşılaşılan engelleri aşabilen otuz kuş kalır ve kuşlar "otuz kuş" demek olan Simurg'un kendileri olduğunu anlarlar. Daha sonra hepsi güneşte kaybolarak fenafillaha ulaşır ve bekabillahı yaşamaya başlarlar.
Mesneviler dışındaki divan edebiyatı örneklerinde mazmun, mesel veya motif olarak yer alır.[4] Divan şiirinde Hüthüt, Belkıs, Seba, Süleyman kelimelerini bir beyitte toplayıp ustalıklı tenasüpler yapma geleneği görülür:
|
|
Cân hüdhüdü ve dil hüdhüdü olarak da karşımıza çıkan bu kuş, divanlarda ayrıca sâhib-i külâh, mürg-i hüdhüd, hüdhüd-i bînâ, hüdhüd-i hidayet, hüdhüd-i peygâm, hüdhüd-i ümmîd, hüdhüd-i Kuds-âşiyân, hüdhüd-i tâc-âver-i ma’nâ olarak da yer almıştır. Kuvvetli ileriyi görme yetisi (şiddet-i basar) ve görünmeyen şeylerden haber vermesi özellikleri de divan şiirlerinde kullanılmıştır:
|
|
Arap şiirinde de hüthütün görme gücüne işaret edilmiş ve mesellerde yer almıştır.[4] Türkçe türkü, şarkı ve şiirlerde sıklıkla ibibik kelimesi de kullanılır:
“ | Kara gözlüm efkarlanma gül gayrı İbibikler öter ötmez ordayım Mektubunda diyorsun ki gel gayrı Vatan borcu biter bitmez ordayım. Bekir Sıtkı Erdoğan |
„ |
29 Mayıs 2008 tarihinde İsrail'de askerler ve öğrencilerin katılımıyla yapılan oylamada, ülkenin ulusal kuşu seçilmiştir. Katılanların üçte birinden fazlasının oyunu alan ibibiğin seçildiği, Cumhurbaşkanı Şimon Peres tarafından düzenlenen bir törenle kamuoyuna duyurmuştur.[8]