Sonraki makalede İlhan Tarus'in günümüz toplumunun farklı yönleri üzerindeki etkisini inceleyeceğiz. İlhan Tarus, ortaya çıkışından bugünkü önemine kadar araştırmacıların, uzmanların ve genel kamuoyunun ilgi odağı olmuştur. Bu yazı boyunca İlhan Tarus ile ilgili farklı bakış açılarını ve bunun teknoloji, kültür, siyaset ve ekonomi gibi alanlardaki etkilerini analiz edeceğiz. Ek olarak, İlhan Tarus'in günümüz dünyasında etkileşim, iletişim ve gezinme şeklimizi nasıl etkilediğini ve değiştirdiğini inceleyeceğiz. Hiç şüphesiz İlhan Tarus toplumumuzda önemli bir iz bıraktı ve gelecekte de güncel bir konu olmaya devam edecek.
İlhan Tarus | |
---|---|
Doğum | 27 Kasım 1907 Tekirdağ |
Ölüm | 8 Ocak 1967 (59 yaşında) Ankara |
Meslek | Yazar, Hukukçu |
Milliyet | Türk |
Dönem | Çağdaş Türk edebiyatı |
Tür | Tiyatro oyunu, Hikâye, Roman |
Konu | Toplumsal gerçekler |
İlhan Tarus, (d. 27 Kasım 1907, Tekirdağ - ö. 8 Ocak 1967, Ankara) Türk hikâye, oyun ve roman yazarı.[1] Asıl mesleği savcı ve hâkimlikti.
27 Ocak 1907 tarihinde Tekirdağ'da doğan İlhan Tarus, ilkokulu Tekirdağ, Biga ve Niğde'de okudu. Reji İdaresi'nde görevli olan babasının memuriyeti nedeniyle sıkça yer değiştiren Tarus, Konya, Çanakkale ve Kütahya'da eğitim almasının ardından orta öğrenimini İstanbul'da Kabataş Erkek Lisesi'nde, yüksek öğrenimini 1928 yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde tamamladı.[2]
1929-1932 yılları arasında Türkiye'nin çeşitli yerlerinde savcı ve hâkim olarak çalıştı. Ancak siyâsî görüşlerinden dolayı meslekten ihraç edildi.
1932-1945 yılları arasında İstanbul'a yerleşerek muhabirlik ve gazetecilik yapmaya başladı. Hukukî süreç sonunda asıl mesleğine dönerek 1946 ile 1957 yılları arasında yine Adalet Bakanlığı'nda çalıştı. 8 Ocak 1967 tarihinde Ankara'da ölen İlhan Tarus, Cebeci Asrî Mezarlığı'na defnedildi.
İlk eserleri tiyatro türünde olan İlhan Tarus'un, çeşitli gazetelerde öykü ve romanları yayınlanmıştır.[3] İlk eseri 1927'de Hareket dergisinde yayınlandı. 1935 yılından itibaren Haber, Servet-i Fünûn ve Varlık dergilerinde hikâyeleri basıldı. İlk romanı olan Yeşilkaya Savcısı'nda, Kurtuluş Savaşı sırasında Anadolu'da edindiği izlenimleri dile getirmiştir.[4]