Bu makalede İslam ve hayvanlar'in çağdaş toplumun farklı yönleri üzerindeki etkisini araştıracağız. İslam ve hayvanlar, mesleki alandaki etkisinden kişisel alandaki önemine kadar, alaka düzeyi ve sonuçları etrafında derin bir tartışma ve yansıma yarattı. Yıllar geçtikçe İslam ve hayvanlar yalnızca uzmanların ve akademisyenlerin değil aynı zamanda kamuoyunun da ilgisini çeken bir konu haline geldi. Kapsamlı analizlerle İslam ve hayvanlar'in günlük hayatımızdaki önemini anlamaya çalışıyoruz ve bugün dünyamızı nasıl şekillendirdiğini yakından inceliyoruz.
Makale serilerinden |
![]() |
Antik zamanlardan günümüze kadar hayvanlar dinlerde aktif rol almışlardır. Çeşitli dinlerde ve mitolojilerde tanrı seviyesinde görülmüş, bazen tanrıları temsilen kullanılmış bazen de tanrıların elçileri olarak görülmüştür. Lakin İslam ve diğer semavi dinler (Yahudilik, Hristiyanlık ve Bahailik) hayvanları din içinde çok kullanmaz. İslam yayıldığı coğrafya gereği Ortadoğu'ya özel bazı varlıkları dini hikâyelerde anmıştır. Bunlardan en çok bilineni Muhammed ve Ebubekir'in müşriklerden kaçmak için sığındığı Sevr Dağı çevresinde bulunan bir mağaraya saklanmaları ve mağaranın girişinin bir örümcek tarafından ağ ile gizlenmesi hikâyesidir. Başka bir hikâye ise Nuh ile ilgili olan hikâyedir. İnanışa göre Nuh tufan sırasında gemisine her ırktan iki cinsiyete ait canlılar almış ve tufandan sonra bu canlılar üreyerek soyunu devam etmiştir. İslam neredeyse tüm İbrahimî dinler gibi insanları hayvanların sahibi olarak kabul eder. Kur'an'da ise hayvan kelimesi bazen hakaret olarak kullanılır. Lakin Allah Kur'an'da hayvanlara merhameti de emretmiştir. Muhammed'in kedisi Müezza bu konu üzerinde fikir vermek için kullanılabilir. Kaynaklara göre bir gün kedi Muhammed'in kıyafeti üstünde uykuya dalmış, Muhammed ise onu uyandırmamak için kıyafetindeki kumaşı kesmiştir. Bu yüzden kedi beslemek İslam inancına göre sünnettir. Muhammed'in kedi sevgisine atıfta bulunan bir başka hikâye ise Uhud Savaşı sırasında gerçekleşir. Muhammed ordunun önüne yavrularını emziren bir kedi çıkınca durdurmuştur. Ayrıca kedinin başına ezilmemesi için bir nöbetçi dikmiş, orduyu o kedinin etrafından dolaştırmıştır. Savaş sonunda ise nöbetçiden kediyi geri istemiş ve ismini Müezza koyup sahiplenmiştir. İddialara göre Müezza siyah ve beyaz renklerinde bir Habeş kedisidir. Müezza isminin geçtiği son hikâye ise kedilerin temizliği ile ilgilidir. Muhammed, kedisi Müezza içtikten sonra kapta kalan su ile abdest alacakken Sahabe-i Kiram Ebu Nuaym "Ya Resul o sudan kedi içti" deyince, Muhammed "Onlar en temiz ağıza sahiptirler." demiş ve abdest almıştır. Ayrıca Muhammed'in Umeyr adını verdiği kuşu ölen Zeyd adlı bir çocuğa taziye ziyaretine gittiği de söylenir. Deve ayrıca coğrafya gereği İslam kaynaklarında geçer, Muhammed ile ilgili hikâyelerin bazılarında deve geçer. Bunlardan biri Muhammed'in torunlarının (Hasan ve Hüseyin) deve isteğidir. Muhammed parası olmadığı için deve alamamış ama çocukları sırtına almıştır. Bu konuyla ilgili son hikâye ise Abdullah bin Ömer'in deve istediği hikâyedir. Bir gün Abdullah, babası ve Muhammed'in bulunduğu bir kafilede deveye biniyordu. Abdullah hafif olduğu için hızlı gidiyor ve sık sık kafilenin başına geçiyordu, babası ise bu duruma oldukça kızıyordu. Bunun üzerine Muhammed deveyi satın almak istedi, Abdullah'ın babası ise ücretsiz olarak vermek istedi, Muhammed ısrarcı oldu ve deveyi satın aldı. Deveyi aldıktan sonra ise deveyi çocuğa verdi. Ayrıca istediği kadar hızlı gidebileceğini söyledi.[1][2][3][4][5]
Kuran'da hayvanlarla alakalı tahminen 37 ayet geçmektedir. Bazı örnekler şöyledir:
Helal, dinen yapılması, yenilip içilmesi yasak olmayan; haram ise dinen yapılması ve yenilip içilmesi kesin olarak yasaklanmış olan şeylerdir. İslam’da helal ve haram kılma yetkisi sadece Allah’a aittir. Bu yetkiyi kendisinde görenleri ilahlık iddiasında bulunmakla nitelemiş, haramı helal, helali de haram kılmayı şirke eş tutmuştur. İslam'a göre hayvanların bazı halleri haramdır. Bir etin dinen helal olması için şunlar gereklidir.
-Kesen kişinin Müslüman olması.
-İslam fıkhına göre eti yenebilecek hayvan olması.
-Kesim öncesi hayvanların refahının sağlanması.
-Yedirilen yemlerde haram ya da sağlığa zararlı katkıların bulunmaması.
-Her hayvan için ayrı besmele çekilmesi.
-Usulüne uygun kesim işlemi.
-Paketlemede kullanılan malzemenin temizliği.
-Büyük ve küçükbaş için kesim öncesi besleme.
-Kanatlılarda temizleme için kullanılan suyun sıcaklığının bir seviyeyi geçmemesi.
-Kanatlılarda kesimden önce belli bir süre bekletme.[7]
İslam inancına göre yenebilecek (helal) hayvanlar şunlardır:
- Deve, sığır, koyun, keçi, manda, tavuk, kaz, ördek, hindi türünden evcil hayvanlar
- Geyik, ceylan, dağ keçisi, yabani sığır ve tavşan gibi hayvanlar
- Güvercin, serçe, bıldırcın, sığırcık, balıkçıl gibi kuşlar
- Çekirge
- Balık etleri
İslam inancına göre yenmemesi gereken (haram) hayvanlar şunlardır:
- Domuz eti
- Allah'tan başkası adına kesilen hayvan etleri
- Dini usulde kesilmemiş veya kendiliğinden ölmüş hayvan etleri
- Ağzının dört yanında uzun ve sivri dişleri olan yırtıcı hayvanlar ile pençesi ile avını parçalayan yırtıcı kuşların, eşek ve katırların etleri
Bu mezhebe göre kesilen hayvanın cenini yenebilir. Çünkü ceninin hayvanın herhangi bir parçasından farklı değildir. Ayrıca bir hayvan öldüğünde onun yünü, tüyü, kılı vb. unsurları necis olur ve bunları kullanmak caiz değildir. Domuzun kıllından faydalanmakta ayrıca caiz değildir. Bunun sebebi ise kılın da hayvanın bir parçası olmasıdır. Kaçan evcil hayvan okla veya bir şeyle vurulup öldürülürse eti yenebilir. Mezhebin hayvanlar konusunda bilinen en büyük hassasiyeti köpeklerde görünür. Mezhebe göre köpek, domuz ve benzeri canlıların artığı, teri ve tüyü necistir. Bunların temas ettiği nesne bir kere toprakla olmak üzere 7 kere yıkanır. Lakin mezhebe göre ihtiyaç halinde çoban ve av köpekleri beslenebilir. Evcil hayvan veya süs olarak köpek beslemek ise yasaktır. Köpekle ilgili bir başka kural ise köpek ıslaksa gerçekleşir. Bu kurala göre köpek ıslaksa dokunduğu yer necis olur ve mutlaka yıkanmalıdır. Köpek ıslak değilse yine yıkanılması tavsiye edilir ama zorunlu değildir. Bu kurallar şu söze dayandırılır:
Köpek herhangi birinizin kabından yalarsa birincisini toprakla olmak üzere kabı yedi kere yıkasın. Buhari
Mezhebe göre murdar hayvanın her parçası kullanılabilir ve bu konuyu ayet ve hadislere dayandırabilirler. Ebu Hanife ayrıca ceninin yenilemeyeceğini söylemiştir. Çünkü cenin ölmüştür ve Allah'ın ölen bir hayvanın (leşinin) etinin yenmesini haram kıldığını söyler. Mezhebe göre kesilen hayvanın içinden canlı bir cenin çıkarsa kesilen hayvan gibi kesilerek yenir. Bu durum hariç cenin eti kesinlikle haramdır. Kaçan evcil hayvan herhangi bir aletle öldürülürse eti yenebilir. Bu konuda delil olarak şu hikâye anlatılır: Bir gün Muhammed ve arkadaşları deveyle yolculuk ederken arkadaşlarından birinin devesi ürkmüş ve kaçmıştır. Bunun üzerine arkasından koşabilecekleri bir at olmadığı için aralarından birisi deveyi okla vurmuştur. Sonra Muhammed Ehli hayvanlar da sizden kaçtığında onları vurabilirsiniz demiştir. Domuz kılı ayrıca dikiş ipi yerine kullanılabilir. Köpeklerle ilgili olarak bazı kurallar da bulunmaktadır. Köpek bir elbiseye dokunursa elbise ile namaz kılmak caizdir. Lakin köpek teri, salyası veya herhangi bir sıvısı necistir. Son olarak da eğer köpek bir kaptan yemek yer ise kap yedi kere yıkanır.
Bu mezhebe göre murdar hayvanın sadece yünü ve kılı kullanılabilir, etini ve kemiğini kullanmak haramdır. Kesilmiş hayvanın cenini uzuvları tam ve düzelmiş ise yenebilir, eğer araları tamamlanmamış veya tüylenmemişse yenmez. Kaçan hayvanın kurban kurallarına kesilmesi gerektiği inanılır o yüzden eti yenmez. Domuz kılının kullanımına da izin vardır. Maliki mezhebi köpeklere karşı daha iyimser bakışlara sahiptir, istenildiği gibi köpek bakılabilir ve köpeğin ayakları değmediği sürece dilini değdirmesi veya salyasının düşmesi sorun değildir. Zorunlu olmasa da kaba ağzını soktuğunda kap 7 kere yıkanabilir.
Murdar hayvan konusunda Maliki mezhebi ile aynı görüşlere sahiptirler. Cenin konusunda İmam-ı Hanbeli görüş bildirmemiştir. Maliki mezhebi hariç kaçan hayvan konusunda görüş ortaklığı vardır. Bu konuda İmam-ı Hanbeli ''Sanıyorum ki İmam Malik, Rafi bin Hadic'in rivayet ettiği hikâyeyi duymamıştır.'' demiştir. Hanbelilik ve Şafiilik köpek konusunda aynı görüşe sahiptir.[8][9][10][11]
Hanefî | Şâfî'î | Mâlikî | Hanbelî |
---|---|---|---|
Hayır | Evet | Hayır | Evet |
Hanefî | Şâfî'î | Mâlikî | Hanbelî |
---|---|---|---|
Hayır | Hayır | Hayır | Hayır |
Hanefî | Şâfî'î | Mâlikî | Hanbelî | Câferî |
---|---|---|---|---|
Evet | Evet | Evet | Evet | Hayır |
Şafiilik | Hanefî | Maliki mezhebi | Hanbeli |
---|---|---|---|
Evet | Hayır | Hayır | Evet |
Şafiilik | Hanefilik | Mâlikî | Hanbeli |
---|---|---|---|
Evet | Hayır | Evet | Evet |
Hanefî | Şâfî'î | Mâlikî | Hanbelî |
---|---|---|---|
Balık suretinde olmayanlar yenmez. | Hem karada hem denizde yaşayanlar yenmez. | Hepsi yenir. | Yılan balığı yenmez. |
İslam inancına göre, yalnızca hayvanların haklarına saygı duyulduğu takdirde onlardan faydalanılabilir. Yoksa o hayvan kendisinden alınmalıdır. İnsanların hayvanlara karşı görevlerinin neler olduğu kuran, sünnet ve geleneklere dayanır. Gereksiz acıya sebep olunmamalı, sebepsiz öldürülmemeli, yeterli yiyecek sağlanmalı ve sağlıklarıyla ilgilenilmelidir.[12][13]