Günümüzde 1972-1973 Kıbrıs Kilisesi Darbe Girişimi, günümüz toplumunda büyük önem ve ilgi duyulan bir konu haline geldi. 1972-1973 Kıbrıs Kilisesi Darbe Girişimi ortaya çıkışından bu yana farklı alan ve sektörlerde tartışmalara, ihtilaflara ve yansımalara yol açtı. Etkisi sadece sosyal boyutla sınırlı kalmamış, siyasi, ekonomik ve kültürel düzeyde de yansımalar yaratmıştır. Bu makalede, 1972-1973 Kıbrıs Kilisesi Darbe Girişimi'in çeşitli yönlerini ve boyutlarını inceleyeceğiz, zaman içindeki gelişimini ve mevcut gerçekliğimiz üzerindeki etkisini analiz edeceğiz. Farklı yönlerini inceleyerek önemini ve modern toplumda oynadığı rolü kapsamlı bir şekilde anlamaya çalışacağız.
Kilise Darbesi, (Yunanca: Εκκλησιαστικό Πραξικόπημα, romanize: Ekklisiastiko Praksikopima) Kıbrıs'ta 1972 ve 1973 yıllarında Başpiskopos III. Makarios ve Metropolitler Gennadios (Baf), Anthemos (Kition) ve Kiprianos (Girne) arasında yaşanan bir güç mücadelesidir.
Kıbrıs'ın 1960 yılında bağımsızlığını kazanması ile birlikte Kıbrıs Rum siyaseti bölünmeye başladı. Bir yandan enosis hedefine devam etmek isteyen gruplar Cumhuriyet'i sabote etmek isterken diğer yandan Kıbrıs'ın bağımsızlığının zaten EOKA'nın esas hedefi olduğunu ve Yunanistan ile siyasi bir birliğe gerek olmadığını savunan bir grup ortaya çıktı. Bu bölünme 1967'de Yunanistan'da 21 Nisan rejiminin kurulmasıyla keskinleşmiş, Cumhurbaşkanı III. Makarios'u da Kıbrıs'ın bağımsızlığından taraftar olan gruba itmişti. Enosis'i ana prensiplerinden biri yapan Yunan Cuntası da buna karşılık olarak Makarios'u yıpratmak ve Kıbrıs'ın Yunanistan'a katılmasını sağlamak için çeşitli çabalar gösterdi.
2 Mart 1972'deki Kutsal Sinod toplantısında Baf Metropoliti Gennadios, Kition Metropoliti Anthemos ve Girne Metropoliti Kiprianos; Başpiskopos Makarios'un dini ve dünyevi yetkileri elinde tutmasının kilise hukukuna aykırı olduğunu öne sürerek Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığından istifa etmesine yönerik bir önerge verdi. Bu önerge Kutsal Sinod tarafından duyurularak Başpiskopos'un en kısa zamanda bir açıklama yapacağını belirtti.[1]
19 Mart'ta Makarios açıklama yaparak metropolitlerin kendi aralarında ve dış güçlerle birlikte komplo kurduklarını ifade ederek Yunan cuntasını ve yakın zamanda Kıbrıs'a dönerek EOKA-B'yi kuran Yorgos Grivas'ı işaret etti. Ayrıca mevcut koşullarda Kıbrıs Cumhurbaşkanlığının kendisi için kaçınılmaz bir görev olduğunu ve bu sebeple Cumhurbaşkanlığı makamının laik olamayacağını, bu makamın kendisine herhangi bir şahsi kazanç sağlamadığını belirtti.
İki taraf arasındaki kriz 1972 yılı boyunca devam etti. 18 Şubat 1973 tarihindeki cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra metropolitler 7 Mart 1973 tarihi için Kutsal Sinod'u olağanüstü toplantıya çağırarak Makarios'un kendini savunmasını istediler. Makarios ise 6 Mart 1973'te bu çağrının yasal olmadığını ve çıkacak sonucun geçersiz olacağını açıkladı. Metropolitler bunun üzerine ortak bildiri yayınlarayak Makarios'un laikleştirilğini ve başpiskopos olamayacağını ilan etti.[2]
Gelişmeler üzerine Makarios bütün Ortodoks kiliselerine seslenerek Büyük Sinod'u toplantıya çağırdı. Yunanistan Kilisesi ve Ekümen Patrikhane dışındaki bütün kiliseler 5–6 Temmuz 1973'te toplanarak Makarios'un laikleştirildiği açıklamasını geçersiz kıldı ve metropolitleri kendilerini savunmaları için çağırdı. Bu çağrıyı reddeden metropolitler 14 Temmuz 1973'te tekrar toplanan Büyük Sinod tarafından laikleştirilerek görevden alındılar.
Görevden alınan metropolitlerin yerine seçimler yapılacağı ilan edildi. Ancak bu seçimlerden önce idari yapıda değişiklik yapılarak metropolitlik sayısı 5'e çıkartıldı; Kition Metropolitliği bölünerek Limasol Metropolitliği kurulurken Girne Metropolitliği bölünerek Omorfo Metropolitliği kuruldu.
1974 Kıbrıs Darbesi sonrasında darbe yönetimi Makarios'tan fiili olarak boşalan başpiskoposluğa Gennadios'u atamıştı, ancak Kıbrıs Harekatı sonrasında rejimin çökmesiyle bu süreç başarısız oldu.