Bu makalede hem uzmanların hem de meraklıların dikkatini çeken bir konu olan Ali Şamil ile ilgili yönleri inceleyeceğiz. Ali Şamil sahneye çıkışından bu yana sonsuz tartışmalara yol açarak hem hayranlık hem de tartışmalara yol açtı. Yıllar geçtikçe Ali Şamil birçok yönden gelişti ve modern toplumun değişen taleplerine uyum sağladı. Bu yayında, Ali Şamil'i bugün bu kadar güncel bir konu haline getiren farklı yönleri incelemeye, farklı sektörler üzerindeki etkisini ve geleceğe yönelik tahminlerini analiz etmeye çalışacağız. Ali Şamil, ortaya çıkışından günümüze kadar kültür, ekonomi ve teknoloji üzerinde silinmez bir iz bırakmış ve çağdaş dünyada her yerde var olan bir figür olarak kendisini pekiştirmiştir. Gizemlerini çözeceğimiz ve günlük yaşamlarımız üzerindeki etkisini keşfedeceğimiz bu Ali Şamil turunda bize katılın.
Ali Şamil Güler (d. 1895, Ahlat, 1974, İzmir), 110 santimlik boyuna rağmen gönüllü olarak Milli Mücadele'ye katılması ve Türk karargâhında görev yapması ile tanınan tarihî kişilik.
Osmanlı Devleti'nin son döneminde Osmanlı hanedanı mensuplarının konaklarında görev yaparak imparatorluğun çöküşüne tanık olmuş; İmparatorluğun I. Dünya Savaşı yenilgisinden sonra Milli Mücadele'ye gönüllü katılarak Türk ordusu karargâhında görev yapmıştır.
1895'te doğdu. Uludere köyünden Çobanoğulları ailesinden Şeyh Bektaş'ın torunuydu.[1] Boyu 110 cm. idi. Dönemin kısıtlı imkanlarına rağmen rüştiyeyi bitirdi. I. Dünya Savaşı sırasında ailesi ile birlikte Rus işgalinden kaçıp Mardin'e gitti.
Yirmi yaşında iken,[2] dönemin Savaş Bakanı Enver Paşa ile Mardin'de bir handa çay servisi yaptığı sırada tanıştı. Enver Paşa onu İstanbul'daki konağına götürdü. Enver Paşa ve Osmanlı padişahı Vahdettin'in kızı olan eşi Naciye Sultan ile birlikte yaşadı. Konakta Enver Paşa'nın emir eri gibi çalıştı; harem ve selamlık arasındaki haberleşmeyi sağladı. Tatlı dili ve nüktedanlığı ile tanındı. İki yıl kadar sonra Osmanlı padişahı Vahdettin'in büyük kızı Fatma Ulviye Sultan'ın sarayında Ulviye Sultan ve eşi İsmail Hakkı Bey ile yaşadı.
İsmail Hakkı Bey, Mustafa Kemal Paşa tarafından başlatılan Kurtuluş Savaşı'na katılmak için Anadolu'ya geçince Ali Şamil de onunla birlikte İstanbul'dan ayrılıp Millî Mücadele'ye katıldı. Birlikte Batı Cephesi'nde savaşmaya gittiler. İsmail Hakkı Bey'in gönüllü emir eri olan Ali Şamil, karargâhta görev yaptı; hiç cephede görevlendirilmedi; İstiklal madalyası sahibi olmadı.[1]
İzmir'in düşman işgalinden kurtulduğu 9 Eylül 1922 günü Türk ordusuyla birlikte İzmir'e girdi. Cumhuriyetin ilanından sonra sivil hayatına İzmir'de devam etti. Soyadı Kanunu çıktığında "Güler" soyadını aldı.
Basmane Garı'nda memur olarak çalışan Ali Şamil Güler, emekli olduktan sonra Kahramanlar semtinde, büyük bir kütüphanesi olan bir kıraathane işletti.[3] İki defa evlenip ayrıldı, hiç çocuğu olmadı. 1974 yılında öldü. Cenazesi, Kokluca Mezarlığı'na defnedildi.
Hayatı, yazar Turgut Yasalar tarafından "Ali Şamil: Büyük Taaruz'un Küçük Tanığı" (2022) adıyla kitaplaştırılmıştır.[2]