Bu makalede, Analog (biyoloji) konusu kapsamlı bir şekilde ele alınacak, ana yönleri analiz edilecek ve konuyla ilgili mevcut farklı bakış açıları ele alınacaktır. Analog (biyoloji), çeşitli alanlardaki ilgisi ve etkisi nedeniyle hem akademik camiada hem de genel olarak toplumda büyük ilgi uyandıran bir konudur. Bu sayfalarda, bu konuda kapsamlı ve zenginleştirici bir vizyon sağlamak amacıyla Analog (biyoloji) farklı yaklaşımlarla incelenecektir. Çeşitli kaynakları gözden geçirerek ve spesifik vakaları sunarak okuyucuya Analog (biyoloji) ve onun bugünkü etkileri hakkında geniş bir anlayış sağlanacaktır.
Analog, kökenlerinin benzer olmasına gerek olmaksızın aynı görevi gören organlar.
Evrimsel gelişim aşamasında canlıların yaşadıkları ortama göre seçilimlerinin gerçekleştiği göz önüne alındığında, analog organların gelişimi için benzer yaşam alanları ya da ihtiyaçlar gerekmektedir. Analog organlara verilebilecek örnekler midyedeki ve balıklardaki solungaçlardır. Bu iki organ da sudaki oksijeni vücuda almakta görevlidir ancak ikisinin de embriyonik gelişimleri ve kökleri birbirinden farklıdır.
Analog organlar, evrim tartışmalarında uzun süre karşı görüşlere yol açmıştır. Lamarck tarafından savunulan teze göre analog organların oluşumu, canlıların ihtiyaçları olduğu için gerçekleşmiştir. Ancak ihtiyaçların moleküler evrimi tetiklemesi tezi Darwin´in Doğal Seçilim teziyle çürütülmüştür. Darwin´e göre analog organların oluşumu isteğe bağlı değil ancak doğal çeşitliliğin icinden, ortama en uygun olanların secilmesi yoluyla gerçekleşir. Midye ve balık örneklerindeki gibi, suda yaşayan canlıların çevresel etkileşimleri, bu canlılarda solungaç oluşumunu evrimsel olarak seçmiştir.