Bugün sunduğumuz makalede Anhedoni konusunu geniş ve çeşitli bir perspektiften ele almak istiyoruz. Anhedoni, yıllar boyunca büyük ilgi ve tartışma yaratan, farklı yönleri kapsayan ve birçok düşünceyi tetikleyen bir konudur. Bu anlamda, Anhedoni'in sunduğu çeşitli yönlerin yanı sıra günümüz toplumundaki sonuçlarını da derinlemesine analiz etmeyi öneriyoruz. Bunu yapmak için, bu çok alakalı konuya ilişkin eksiksiz ve doğru bir vizyon sunmak amacıyla, konuyla ilgili uzmanların farklı yaklaşımlarını ve görüşlerini inceleyeceğiz. Kapsamlı bir analiz aracılığıyla, eleştirel ve zenginleştirici düşünceyi teşvik etmek amacıyla okuyucularımıza Anhedoni'in geniş ve güncellenmiş bir vizyonunu sunmayı amaçlıyoruz.
Anhedoni, bireysel motivasyon ve haz alabilme seviyesi/kabiliyeti başta olmak üzere, bireyin hedonik fonksiyonlarında çeşitli gerilemeleri/eksiklikleri ifade eden bir tanımlamadır.[1] Terimin, günümüzden önceki dönemlere ait tanımlamalarında 'haz/zevk/keyif alamama hali' daha çok vurgulanırken, anhedoni günümüzde ilgili araştırmacılar tarafından motivasyon azalması, haz beklentisinin azalması (istek), tüketim hazzının azalması (ilgi/beğeni) ve pekiştirmeli öğrenme yetisinin gerilemesi ile ilişkilendirilmektedir.[2][3][4] DSM-V tanımına göre anhedoni, depresif bozuklukların, madde kullanım bozukluklarının, psikotik bozuklukların ve kişilik bozukluklarının bir bileşenidir; ve bunların içinde haz alma kabiliyetinin azalması ya da daha önce keyif veren aktivitelere yönelik ilginin azalması olarak tanımlanır.[5][6] ICD-10, anhedoni üzerine açık bir tanım barındırmasa da, anhedoniye eşlenik depresif semptom açıklamasında, DSM-V içeriğine benzer olarak, ilgi veya haz kaybı olarak bir tanımlama yapılmıştır.[3]
Anhedoni, ilk olarak 1896'da Théodule-Armand Ribot tarafından haz/keyif deneyimini yaşayabilme yetisinin azalması olarak tanımlanmış olsa da, bu terim, bireyin ödül mekanizmalarının çeşitli bileşenlerindeki eksiklikler olarak da tanımlanagelmiştir. Bu süreçte, anhedoninin yeniden kavramsallaştırılması, 'istemek' ve 'beğenmek' kavramlarının farklılıklarını ön plana taşımıştır. 'İstemek', ödül kazanma motivasyonu ve beklentisiyle ilişkili pozitif hissiyatları bağdaştıran, beklentisel ve pozitif bir unsurdur. 'Beğenmek' ise kazanılan/ulaşılan bir ödülün tüketilme süreçlerinde duyumlanan haz ile ilişkilidir.[1][2]
Klinik ve sağlıklı birey popülasyonlarından ve hayvan modellemelerinden elde edilen sonuçlar, bazı nörolojik substratların (bir enzimin etkisiyle reaksiyona giren maddeler) anhedonide etkin olduğunu önermektedir. Anhedoni ile ilişkilendirilen beyin bölgeleri içinde ise prefrontal korteksin tümü, özellikle orbitofrontal korteks, striatum, amigdala, anterior cingulate korteks, hipotalamus ve ön tavan bölgesinin yer aldığı düşünülmektedir.[3][5]
Anhedoni majör depresif bozukluk geçiren hasta bireylerin yaklaşık %70'inde tecrübe edilmektedir.[2] Anhedoni, majör depresif bozukluğun ana semptomlarından biridir; bu yüzden, bu semptomu tecrübe eden bireylere, düşük/depresif duygudurumu yaşamıyor olsalar dahi, depresyon tanısı konulabilmektedir.[7] DSM (The Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders) anhedoniyi "ilgi ya da haz yoksunluğu" olarak tarif etmektedir, fakat bu duygudurumlarını tanılamanın, bireylerin kendilerine haz vermeyen unsurlara karşı ilgi yitimine doğal olarak yatkın olmalarından ötürü, ayırdı zor olabilmektedir. Bu tarif, herhangi bir non-psikotik semptomu ya da depresyon belirtisini betimleyebilir.[8]
Anhedoni şizofreninin negatif semptomlarından biridir.[2]
Anhedoni, bir veya birden fazla maddeye, örneğin alkol, opioid ve nikotin, bağımlı bireylerde yaygındır. Bu bozukluklarda anhedoninin şiddeti zamanla düşse de, kimi akademisyenlerce relaps ihtimalinin önemli bir göstergesi olduğu düşünülmektedir.[9]
Anhedoninin Parkinson hastalarında %7 ila %45 arası oranında gerçekleştiği rapor edilmiştir. Fakat, anhedoninin Parkinson hastalarındaki depresyon tanılarının yüksek olması ile bağlantılı olup olmadığı bilinmemektedir.[10]
Anhedoni, bipolar bozukluk teşhisi konmuş bireylerde de gözlemlendiği rapor edilmiştir.[11]
Anhedoni, DEHB ile ilintilendirilebilir: DEHB teşhisi konulmuş hastaların beyinlerindeki dopaminerjik ve serotonerjik fonksiyon bozuklukları, ödül süreçlerinde düzensizliğe neden olarak anhedoniye yol açabilir.[12]
However, there are two components to the positive affect experienced in rewarding situations - anticipatory positive affect (APA) and cunsummatory positive affect (CPA)...Berridge and Robinson describe these constructs as 'wanting' and 'liking', respectively.