Bu makalede, anlamını, önemini ve uygulamalarını derinlemesine incelemek amacıyla Ankara Çayı'i farklı perspektiflerden inceleyeceğiz. Benzer şekilde, Ankara Çayı'in kişisel, profesyonel, sosyal veya kültürel alanda çeşitli bağlamlarda sahip olduğu etkileri analiz edeceğiz. Bu konuda kapsamlı ve zenginleştirici bir vizyon sunmak amacıyla multidisipliner bir yaklaşımla Ankara Çayı ile ilgili farklı yönleri ele alacağız. Düşünme, analiz ve araştırma yoluyla okuyucuya Ankara Çayı hakkında daha geniş ve daha ayrıntılı bir anlayış sunmayı, kişisel ve mesleki gelişimleri için ilgili ve yararlı bilgiler edinmelerine olanak sağlamayı amaçlıyoruz.
Ankara Çayı | |
---|---|
Sakarya Nehri ve doğusunda uzanan Ankara Çayı
| |
Konum | |
Ülke(ler) | İç Anadolu Bölgesi |
Genel bilgiler | |
Kaynak | Çubuk Çayı ve Hatip Çayı |
Ağız | Sakarya Nehri |
Uzunluk | 140 km |
Ankara Çayı; Sakarya Nehri'nin bir uzantısı olarak Ankara ilinin doğusundan başlayıp şehir merkezine kadar uzanan bir akarsudur. Porsuk Çayı'ndan sonra Sakarya Nehri'nin ikinci büyük kolu[1] olan Ankara Çayı sırasıyla Nallıhan, Beypazarı ve Ayaş ilçelerinden geçerek şehri ortadan ikiye böler ve Sincan sınırları içerisinde Çubuk Çayı ile birleşip yoluna devam eder. Kuzeyden gelen Hatip Çayı ve güneydeki İncesu Deresi ise Ankara Çayı'nı besleyen diğer akarsu kaynaklarıdır.[2] Yaz aylarında debisi azalırken yağışların artmasıyla birlikte akıntı şiddeti güçlenen çay, birçok noktada köprülerle aşılmış ve yine aynı sebepten dolayı ve evsel atıkların yarattığı koku nedeniyle bazı bölümlerinin üstü kapatılmıştır.
İçerdiği kalsiyum ve magnezyum değerleri göz önünde bulundurulduğunda Ankara Çayı'nın suyu çok serttir. Ankara için çok önemli bir tatlı su kaynağı olmasına karşın maruz kaldığı kirlilik sebebiyle yeterince verim alınamamakta ve sulama suyu olarak kullanılması sağlık açısından tehlikeli durumlar ortaya çıkarmaktadır.[3]
Ankara Çayı, hem kendini besleyen kaynaklardan gelen atıklar hem de kendi taşıdığı kirlilik yükü yüzünden bir akarsuyun ulaşabileceği en yüksek kirlilik derecesi olan "polisabrobik bölge" içerisinde değerlendirilmektedir. 90'lı yıllarda yapılan çalışmalar sonucunda ise pH değerlerinin 7,5-7,9 arasında olduğu saptanarak "hafif alkali" grubuna dahil edilmiştir. Suda bulunan NO2-N ve PO4 -3-P değerleri incelendiğinde de su kalitesinin 3. ve 4. sınıflar arasında seyrettiği görülmüştür. Yağışların azalmasıyla birlikte yaz aylarında sudaki çözünmüş oksijen seviyesinin düşmesi de suyun kalitesini olumsuz yönde etkileyen faktörler arasındadır. Ortamdaki organik madde yükünün fazla oluşu da su kirliliğini artırmaktadır.[3]
Çayı kirleten doğal unsurların yanı sıra evsel ve endüstriyel atıklar gibi beşeri faktörler de suyun kendini yenilemesine mani olmaktadır.[4] 1992 yılında, Sincan'ın Tatlar Mahallesi yakınlarında bir atık su arıtma tesisi inşa edilmiş ve çay suyunun kanalizasyondan ayrıştırılarak temizlenmesi hedeflenmiştir. Zamanla tesise gelen atık suyun artması ve kapasite artışı yapılamaması atık suyun yarısının arıtılmadan Ankara Çayı'na verilmesine neden olmuştur. Bu durum, Ankara Çayı'nın birleştiği Sakarya Nehri'ne ve Sakarya Nehri'nden de İstanbul Ömerli Barajı'na kadar uzanan su kirliliğine neden olmaktadır.