Bu yazıda Ayasofya (Mistra) konusunu ve modern toplum üzerindeki etkisini derinlemesine inceleyeceğiz. Bu konu, kökeninden bugünkü önemine kadar akademisyenlerin, uzmanların ve meraklıların dikkatini ve merakını çekmiştir. Bu sayfalar boyunca, Ayasofya (Mistra)'in tarihsel anlamlarından gelecekteki sonuçlarına kadar birçok yönünü ve ayrıca günlük yaşamın çeşitli yönleri üzerindeki etkisini inceleyeceğiz. Ek olarak, Ayasofya (Mistra) hakkındaki farklı bakış açılarını ve görüşleri analiz ederek, bu büyüleyici olgunun kapsamlı ve kapsamlı bir görünümünü sunacağız.
![]() Ayasofya | |
![]() | |
Temel bilgiler | |
---|---|
Konum | Mistra, Yunanistan |
Koordinatlar | 37°04′25″K 22°21′57″D / 37.07361°K 22.36583°D |
İnanç | Yunan Ortodoks |
Mimari | |
Mimari tür | Kilise |
Mimari biçim | Bizans |
Tamamlanma | 14. yüzyıl |
Kriter | Kültürel: (i), (ii), (iv) |
Referans | 511 |
Tescil | 1989 (13. oturum) |
Bölge | Avrupa ve Kuzey Amerika |
Ayasofya (Yunanca: Ἁγία Σοφία), Yunanistan'ın Mistra kentinde bulunan bir Bizans kilisesidir. Kilise, 14. yüzyılda inşa edilmiştir. Saray kompleksi içinde inşa edilen yapı, Osmanlı'nın Mistra'yı fethine ve camiye dönüştürülmesine kadar kraliyet saray kilisesi olarak işlev görmüştür. Mistra Ayasofyası, Yunanistan'ın 19. yüzyılın başlarında bağımsızlığını kazanmasıyla tekrar kiliseye dönüştürüldü ve Mistra Arkeolojik Alanı'nın 1989 yılında UNESCO Dünya Mirası listesine kaydedildi.[1]
Ayasofya, on dördüncü yüzyılda Mistra'nın ilk despotu Manuel Kantakuzenos tarafından yaptırılmıştır. Monogramları kilisenin mermer plakalarında korunmaktadır.[2][3] Kilise başlangıçta Hayat Veren İsa Mesih'e adanmıştır[3] ve aynı adı taşıyan erkekler manastırının katolikonuydu. Bu, 1365 yılından itibaren Konstantinopolis Patriği Filotheus'un mühründen de anlaşılabileceği gibi, kurucunun kendi isteği üzerine manastıra dönüştürülmüştür.[2] Çeşitli kaynaklara göre, 1429'dan sonra XI. Konstantinos'un karısı Theodora Tocco'nun kemikleri manastıra nakledilmiş, despot II. Theodoros Paleologos'un karısı Kleopa Malatesta da 1433'te oraya gömülmüştür.[2] Kilisenin Ayasofya olarak yeniden adlandırılması İstanbul'un Fethi'nden sonra gerçekleşriği tahmin edilmektedir.[2] Osmanlı döneminde, Osmanlıların eline geçen eski Bizans İmparatorluğu'ndaki diğer birçok kilise gibi Ayasofya da camiye çevrildi.[3]
1830'da Yunanistan'ın bağımsızlığını kazanmasıyla tekrar kiliseye çevrildi. 1989'da Ayasofya, Mistras'ın diğer kalıntıları, kalesi, sarayı, kiliseleri ve manastırlarıyla birlikte UNESCO Dünya Mirası listesine kaydedildi.[1]
Ayasofya, büyük ölçüde, güney Yunanistan'da yaygın olan tuğla ile çevrili duvar örgüsü sistemiyle inşa edilmiştir.[2] Anıt, doğuda üç adet üç taraflı dış apsis, batıda bir narteks ve kuzey ve batıda iki kemerli, bunlardan yalnızca birincisi ve ikincisinin kuzey kısmı korunmuş olan kubbeli iki stildeki haç biçimli kilisenin mimari tipine aittir.[2][3] Bununla çağdaş olan, kuzey revakının doğusunda yeraltı kripti, batıda üç katlı çan kulesi ve kilisenin kuzeybatısında eski iki katlı sunak bulunan mezar şapeli iken, güney tarafındaki üç şapel daha sonra eklenmiştir.[3] Ayasofya, çoğunlukla tuğla ile çevrili ritme göre inşa edilmiştir ve haç antenlerinin davullarında zengin seramik dekorasyona sahiptir.[3]
Kilisenin iç kısmının ayrıntılı dekorasyonu mermer kakmalarla tamamlanmıştır; batıdaki iki sütun ve ikonostasisin on ikinci yüzyıla tarihlenen eski arşitravı, bunların yalnızca bir kısmı günümüze kadar ulaşmıştır.[2][3]
1348-1354 dönemine ait parçalı freskler binanın içinde korunmuştur.[2] Katolikonun orijinal duvar resimlerinden, kilisenin nişindeki tahtta oturan Pantokrator'un duvar resmi, boyalı süslemelerin neredeyse tamamen korunduğu doğu şapellerinin aksine, en iyi korunanıdır.[2] On dördüncü yüzyılın sonuna tarihlenen kuzeydoğu şapelindeki duvar resimleri hariç, tasvirlerin geri kalanı aynı yüzyılın ikinci yarısına yerleştirilmiştir.[3]