Bu yazımızda son yıllarda büyük ilgi ve tartışma yaratan bir konu olan Bromokriptin'i inceleyeceğiz. Bromokriptin, farklı alanlardaki uzmanların dikkatini çeken bir kavramdır ve çağdaş toplumda önemi giderek artmaktadır. Bu makale boyunca, tarihi ve evriminden bugünkü etkisine kadar Bromokriptin ile ilgili farklı yönleri analiz edeceğiz. Bu konuya kapsamlı bir bakış sağlamak amacıyla Bromokriptin ile ilgili farklı bakış açılarını ve görüşleri de inceleyeceğiz. Bromokriptin'e aşinalık düzeyiniz ne olursa olsun, bu makale yeni bir görünüm sunmayı ve anlayışınızı derinleştirmeyi amaçlamaktadır.
Bromokriptin,[1] hipofiz tümörleri, Parkinson hastalığı, hiperprolaktinemi, nöroleptik malign sendrom ve yardımcı olarak tip 2 diyabet tedavisinde kullanılan bir ergolin türevi ve dopamin agonistidir.
1968 yılında patenti alınmış ve 1975 yılında tıbbi kullanım için onaylanmıştır.[2]
Bromokriptin, akromegali ve amenore, kısırlık, hipogonadizm ve prolaktin salgılayan adenomlar gibi hiperprolaktinemi ile ilişkili durumları tedavi etmek için kullanılır. Ayrıca yumurtalık hiperstimülasyon sendromunu[3][4] önlemek ve Parkinson hastalığını tedavi etmek için kullanılır.[5]
1980'lerin sonlarından bu yana, kokain yoksunluğunun semptomlarını azaltmak için etiket dışı olarak kullanılmaktadır, ancak bu kullanıma dair kanıtlar zayıftır.[6]
Hızlı salınan bir bromokriptin formülasyonu olan Cycloset, tip 2 diyabet tedavisinde de kullanılır.[7][8] Uyandıktan sonraki 2 saat içinde uygulandığında hipotalamik dopamin düzeyini artırır ve bunun sonucunda hepatik glikoz üretimini azaltır. Bu nedenle, glisemik kontrolü iyileştirmek için diyet ve egzersize yardımcı olarak işlev görür.[9]
En sık görülen yan etkiler mide bulantısı, ortostatik hipotansiyon, baş ağrıları ve beyin sapı kusma merkezinin uyarılmasıyla ortaya çıkan kusmadır.[10] Lohusalıkla bağlantılı olarak bildirilen miyokard enfarktüsü ve inme gibi ciddi sonuçları olan vazospazmlar son derece nadir olaylardır.[11] Periferik vazospazm (el veya ayak parmaklarında) Raynaud Fenomenine neden olabilir. Bromokriptin kullanımı, anekdotal olarak psikotik semptomlara neden olmakla veya kötüleşmekle ilişkilendirilmiştir (mekanizması genellikle dopamin reseptörlerini bloke eden çoğu antipsikotikle zıttır).[12]
Dopamin agonistlerinin uzun süreli kullanımından sonra, doz azaltımı veya kesilmesi sırasında aşağıdaki olası yan etkilerle birlikte bir yoksunluk sendromu ortaya çıkabilir: anksiyete, panik ataklar, disfori, depresyon, ajitasyon, sinirlilik, intihar düşüncesi, yorgunluk, ortostatik hipotansiyon, mide bulantısı, kusma, terleme, genelleştirilmiş ağrı ve aşerme. Bazı kişiler için bu yoksunluk belirtileri kısa sürelidir ve tam bir iyileşme sağlarken diğerleri için aylarca veya yıllarca devam eden yoksunluk belirtileriyle uzun süreli bir yoksunluk sendromu ortaya çıkabilir.[13]
<ref>
etiketi; OlderLabel
isimli refler için metin sağlanmadı (Bkz: Kaynak gösterme)