Bugünkü yazımızda Cem Karaca'in büyüleyici dünyasını derinlemesine keşfedeceğiz. Kökeninden modern toplum üzerindeki etkisine kadar bu konuyla ilgili çeşitli yönleri ele alacağız. Bunun kültür, ekonomi ve siyasetteki yansımalarının yanı sıra insanların günlük yaşamlarındaki rolünü de analiz edeceğiz. Uzman röportajları, vaka çalışmaları ve istatistiksel veriler aracılığıyla, okuyucularımıza bu olguya ilişkin açık ve derinlemesine bir anlayış sağlamayı umarak Cem Karaca'in eksiksiz ve dengeli bir görünümünü sunacağız. Hiç şüphesiz Cem Karaca kimseyi kayıtsız bırakmayacak bir konu ve bu konuda keşfettiğimiz her şeyi sizlerle paylaşabilmenin heyecanını yaşıyoruz.
Cem Karaca | |
---|---|
Genel bilgiler | |
Unvanı | Cem Ağabey |
Doğum | Muhtar Cem Karaca 5 Nisan 1945 Bakırköy, İstanbul, Türkiye |
Ölüm | 8 Şubat 2004 (58 yaşında) Bakırköy, İstanbul, Türkiye |
Tarzlar | Anadolu rock, progresif rock, senfonik rock, protest müzik |
Meslekler | Şarkıcı, besteci, söz yazarı, oyuncu |
Etkin yıllar | 1961-2004 |
Eş | Semra Özgür (e. 1965; b. 1966) (e. 1993; b. 2000) Meriç Başaran (e. 1968; b. 1970) Feride Balkan (e. 1972; b. 1989) İlkim Erkan (e. 2001; ö. 2004) |
Çocukları | Emrah Karaca |
İlişkiler | Apaşlar (1967-1969) Kardaşlar (1970-1972) Moğollar (1972-1974) Dervişan (1974-1977) Edirdahan (1978-1979) Die Kanaken (1983-1987) |
Muhtar Cem Karaca (d. 5 Nisan 1945, İstanbul - ö. 8 Şubat 2004, İstanbul), Türk rock müziği sanatçısı, söz yazarı, besteci, tiyatrocu ve sinema oyuncusu. Anadolu rock türünün kurucularındandır. Birçok grupla (Apaşlar, Kardaşlar, Moğollar ve Dervişan) çalışmış, grupların kurucu ve yöneticisi olmuş, güçlü bir rock kültü yaratılmasının öncülerinden olmuştur.[1]
Babası Azerbaycan asıllı Mehmet Karaca ve annesi Ermeni asıllı Toto Karaca (İrma Felekyan) olan Cem Karaca, sanatla iç içe büyüdü. Orta öğrenimini Robert Lisesi'nde yapan Cem Karaca, sanatçı bir çiftin çocuğuydu. Müzikle ilk tanışması annesinin teyzesi Rosa Felekyan'ın Cem Karaca'ya piyano notaları ve piyano nağmeleri öğretmesiyle oldu. Kolej yıllarındayken dünyadaki popülaritesini arttıran rock müziğine ilgi duydu. Kız arkadaşlarını etkilemek için ve arkadaşlarının istekleri doğrultusunda dönemin rock yıldızlarının şarkılarını söyledi. Karaca'nın ses yeteneğini ise annesi Toto Karaca keşfetti.
1962'ye girerken Beyoğlu Spor Kulübü'nde arkadaşlarının isteği üzerine şarkı söyledi. Arkadaşları ile sahne alan Karaca, daha sonra grup kurmaya karar verdi. Gruba o dönemin ünlü sanatçılarından İlham Gencer destek oldu. Cem Karaca'nin ilk grubu 1963'te Dinamikler adıyla kuruldu. Seslendirme sanatçısı Fikri Çöze'nin jübile konserinde performans sergilediler. Babası hâlâ Karaca'nın müzik yapmasına karşıydı. Hatta babası konserlerde onu yuhalatmıştı ancak Karaca bunlara rağmen müziği bırakmadı. Grup olarak Elvis Presley gibi ünlü rock and roll sanatçılarının klasiklerini yorumluyorlardı. 1963'ün sonunda grup dağıldı. Kısa bir süre "Cem Karaca ve Bekledikleriniz" adlı bir grupta çaldı. Bu gruptan kısa bir süre sonra ise Gökçen Kaynatan'ın orkestrasında çaldı ancak bu beraberlik de uzun sürmedi. Aynı sene "Cem Karaca ve Jaguarlar" kuruldu. 1965'te Altın Mikrofon yarışmasına başvurdular ancak ön elemeyi geçemediler. Karaca, 1965'te ilk evliliğini tiyatro sanatçısı Semra Özgür ile yaptı. Evlendikten 3 gün sonra Karaca, askere gitti. Askerliğine 1965 Kasım'ında Antakya 121. Jandarma Er Eğitim Alayı'nda başladı. Bu dönemde Karaca, Anadolu kültürünü tanımaya başladı. Türk ozanlarından Aşık Mahzuni Şerif ile tanıştı.
Cem Karaca, askerlik sonrası Şubat 1967'de gitarist Mehmet Soyarslan'ın kurduğu Apaşlar grubu ile tanıştı. Apaşlar daha önceleri batı tarzı müzik yapmaktaydı ancak Karaca ile tanıştıktan sonra müzik daha doğuya döndü. Karaca, grup ile birlikte Altın Mikrofon 1967'ye katıldı. Yarışmaya katıldıkları Emrah şarkısı Erzurumlu Emrah'ın şiirine yapılmış bir Karaca bestesiydi. Yarışmada Karaca'nın grubu ikinci oldu ancak birinci olan gruptan daha çok ilgi gördüler.[2] Cem Karaca ve Apaşlar, 1968'de Almanya'ya gidip Ferdy Klein Orkestrası ile 45'likler kaydetti. Bu dönemde Soyarslan şarkısı "Resimdeki Gözyaşları", Karaca'nın Emrah'tan sonraki ikinci hit parçası oldu. Bu plak sonrası büyük bir Türkiye turnesi oldu. Ayrıca Almanya'da konserler devam etti. Ayrıca yurtdışına açılmak için İngilizce bir 45'lik kaydedildi. Bunlar Resimdeki Gözyaşları ve Emrah'ın İngilizce versiyonlarıydı. Bu dönemde Cem Karaca, tiyatro sanatçısı Meriç Başaran ile evlendi. Sene sonunda Milliyet'in 1968'in "En Sevilen Erkek Şarkıcıları" anketinde 4. oldu. "Yılın Melodileri" anketinde ise Resimdeki Gözyaşları Türkçe şarkılar arasında 3. oldu. Türkçe ve yabancılar karışık listede ise Resimdeki Gözyaşları dokuzuncu, Cem Karaca bestesi "Ümit Tarlaları" ise 24. oldu.
1969'da grup içinde fikir farklılıkları olmaya başladı. Cem Karaca daha siyasi müziğe yönelmek isterken Soyarslan bu değişime karşıydı. "Bu Son Olsun / Felek Beni" plağından sonra grup dağıldı. Aynı yıl Cem Karaca, Bunalım grubunun prodüktörlüğünü ve menejerliğini yapmaya başladı. İlk 45'likleri "Taş Var Köpek Yok/Yeter Artık Kadın" şarkılarının ikisinin de söz ve bestesinde Cem Karaca'nın da adı geçmiştir. Bu 45'likten sonra bu işi bırakan Karaca, grubun bateristi Hüseyin Sultanoğlu'nu kendi grubu olan Kardaşlar'a almıştır.
Apaşlar dönemi bittikten sonra grup müziğine devam etmek isteyen Karaca, Apaşlar'ın bas gitaristi Seyhan Karabay ile Kardaşlar grubunu kurdu. 1970'in başında grup üyelerinde birçok değişiklikler oldu. Grup üyeleri sabitlendikten sonra, Almanya'da kayıt yapmaya karar verdiler ancak çıkan bir salgın yüzünden, Karaca ve Kardaşlar birlikte Almanya'ya gidemedi. Bu yüzden Cem Karaca, tek başına Köln'e gitti. Apaşlar sonrası yaşadığı müzikal aradan sonra burada kendi besteleri ve Anadolu türkülerini yine Ferdy Klein orkestrası ile kaydetti. 4 tane 45'lik yayınlandı. Amacı maddi sıkıntı yaşamadan çalışmalar yapmaktı.
1970 Kasım'ında ise Karaca ve Kardaşlar "Dadaloğlu/Kalender" 45'liğini yayınladı. "Dadaloğlu", Karaca'nın bir başka hit şarkısı oldu. Bu türkü ayrıca Karaca'nın sola doğru kayışının da bir gösteresi olmuştu. Mart 1971'de Karaca'nın Trabzon'da verdiği bir konserde patlayan 3 bomba ile 30 kişi yaralandı. Aynı yıl Rum piskopos III. Makarios, Kıbrıs Fuarı'nda Türk pavyonunu gezerken, Dadaloğlu şarkısı çalınmıştı. 1971'de Cem Karaca ve Kardaşlar 4 tane 45'lik çıkardı.
Cem Karaca, aynı yıl tiyatro müziği çalışması da yaptı. Ben Jonson'un yazdığı Ülkü Tamer'in Türkçeleştirdiği Püsküllü Moruk oyununun müziklerini Cem Karaca besteledi ve Kardaşlar ile kaydetti. Grup, şarkıları kaydetti ve tiyatro oyuncularına örnek olsun diye Cem Karaca ve annesi Toto Karaca tarafından şarkıları okundu. Bu tiyatro oyunu çok tutmadı ve kısa süre sonra gösterimden kalktı. Cem Karaca ve Kardaşlar'ın kaydettiği şarkılar ise 2007'de yayınlandı.
1972'ye Cem Karaca ödülle başladı. Hey Dergisi tarafından "1971'in en iyi erkek şarkıcısı" seçildi ve Hey'in turnesine katıldı. Ancak Kardaşlar gitaristi Seyhan Karabay ile anlaşmazlıklar baş gösterdi ve Karaca, Kardaşlar ile yollarını ayırdı. Bu sırada eşi benzeri görülmemiş bir değiş-tokuş meydana geldi. Cem Karaca, Kardaşlar'dan ayrılıp Anadolu Rock'ın güçlü sesi Moğollar'la birleşirken Kardaşlar da Moğollar'la anlaşamayan Ersen Dinleten'i gruplarına dahil etti.
Cem Karaca ve Moğollar birleştikten bir ay sonra Kasım 1972'de Hey dergisi için verdikleri konserde ilk kez sahne aldılar. Yıl sonunda Milliyet'in anketinde Cem Karaca en iyi erkek şarkıcılar listesinde 2. oldu. Moğollar ise en iyi yerli topluluk seçildi. Hey Dergisi'nde ise ikisi de kendi dallarında 1. seçildiler.
1973'te "Obur Dünya / El Çek Tabip" 45'liği yayınlandı. Ancak grubun asıl başarısı 1974'ün başında kaydedilen "Namus Belası" şarkısı ile kazanıldı. Şarkı çok popüler oldu, öyküsü Hey dergisinde çizgi roman olarak yayınlandı. Ancak bu plak sonrası Cahit Berkay çalışmalarını Fransa'da devam ettirmeye karar verince Cem Karaca ve Moğollar yollarını ayırdı.
Moğollar'dan ayrılan Cem Karaca, önce Fransa'ya gitmeyen Moğollar elemanları Mithat Danışan ve Turhan Yükseler ile "Karasaban" grubunu kurdu ama uzun ömürlü olmadı. Mart 1974'te Dervişan grubunu kurdu. Grup ilk konserlerinden birini Kıbrıs harekâtından sonra Hava Kuvvetleri'ne yardım konserinde verdi.
Şubat 1975'te Cem Karaca'nın en önemli eserlerinden biri olan "Tamirci Çırağı" yayınlandı. Bu şarkıdaki "İşçisin sen, işçi kal" söylemi Cem Karaca'nın siyasi duruşunu da ilk kez bu kadar açık gösteriyordu. 1975'in sonunda "Mutlaka Yavrum/Kavga" 45'liği yayınlandı. 45'liğin ilk şarkısı Mutlaka Yavrum, Filistin Kurtuluş Örgütü için hazırlanmıştı ve 2 farklı Türkçe versiyonunun dışında piyasaya yayınlanmamış İngilizce ve Arapça versiyonları da vardı. 1976'nın başında TRT'de yayınlanacak olan "Kavga" şarkısı son anda nedeni açıklanmayan bir sebepten dolayı programdan çıkarıldı. Aynı yıl Cem Karaca, Hey dergisi tarafından bir kez daha en iyi erkek şarkıcı olarak seçildi.
1977'de Cem Karaca, artan siyasi gerginlikle birlikte, gitgide daha önemli bir figür oluyordu. Aydın'da verdikleri bir konserde CHP İl Başkanı aşırı solcular tarafından dövüldü. Urfa'da verilen bir konserden sonra Dervişan gitaristi Taner Öngür ve bateristi Sefa Ulaştır saldırıya uğradı. Öngür daha sonra bu nedenlerle gruptan ayrıldı. Cem Karaca bu sene tamamı yeni şarkılardan oluşan ilk uzunçaları Yoksulluk Kader Olamaz'ı yayınladı. Bu albümde Karaca besteleri dışında, ünlü şairlerin şiirleri de bulunmaktaydı. Cem Karaca ve Dervişan, 1978'in başında 1 Mayıs plağından sonra yollarını ayırdılar.
Cem Karaca, Dervişan sonrası çoğu Kurtalan Ekspres'ten olmak üzere bir müzik grubu kurdu. Adını da Türkiye'nin iki ucu olan Edirne ve Ardahan'dan esinlenerek Edirdahan koydu. Ancak grup 20 gün sonra Kurtalan Ekspres elemanlarının eski gruplarına dönmesiyle eleman değişikliğine uğradı. 1978'de Cem Karaca, Edirdahan ile kaydettiği ilk ve son teklisi Safinaz'ı yayınladı. Bu plak Türkiye'de daha önce hiç görülmemiş olan 18 dakikalık bir rock operaydı. Safinaz adlı bir kızın kötü yola düşmesini anlatıyordu. Teklinin diğer şarkıları da Ahmed Arif ve Nazım Hikmet şiirlerinin besteleriydi. Cem Karaca, 1979'da Londra'daki dünyaca ünlü Rainbow Arena'da konser verme başarısı gösterdi.
1979'da grup dağıldı, Cem Karaca da uzun yıllar sonra ilk kez yanında bir grup olmadan solo olarak çalışmaya başladı. Bu dönemde ayrıca Almanya'ya taşındı. Çoğu Nazım Hikmet şiirlerinin besteleri olan Hasret albümünü yayınladı. Mart 1980'de Sıkıyönetim Mahkemesi'nde Karaca'nın "1 Mayıs" plağı "komünizm propagandası" nedeni ile yargılanmaya başladı. Bu davada şarkıcı Cem Karaca, şarkının bestekârı Sarper Özsan ve plak şirketi sahibi Ali Avaz da suçlanıyordu. Cem Karaca, bu dönemde Avrupa turnesine başlamıştı. Dava başladıktan kısa bir süre sonra da babası Mehmet Karaca'yı kaybetti. Cem Karaca, babasının cenaze törenine katılamadı.
12 Eylül darbesi sonrası Sıkıyönetim Mahkemesi tarafından Melike Demirağ, Selda Bağcan, Şanar Yurdatapan ve Sema Poyraz ile birlikte Cem Karaca da yurda çağrıldı. 13 Mart 1981'e kadar süre tanındı. Bonn'da yaşayan Cem Karaca, yurda dönmek için ek süre istedi. 15 Temmuz 1982'ye kadar Cem Karaca'nın süresi uzatıldı ancak Karaca, Türkiye'ye dönmeyeceğini belirtti ve süresi dolduktan sonra ise 6 Ocak 1983'te Yılmaz Güney ile aynı gün Türk vatandaşlığından çıkarıldı.
Cem Karaca, bir yandan da müzik hayatına devam etti. Almanya'daki müzisyen arkadaşı Fehiman Uğurdemir ve Ralf Mähnhöfer ile birlikte 1982'de Bekle Beni albümünü yayınladı. Bu albümdeki "Oğluma", "Alamanya Berbadı" ve "Bekle Beni" gibi şarkılar Karaca'nın ülkesine duyduğu özlemi göstermekteydi. Bu albüm Karaca'nın vatandaşlıktan çıkarıldığı için medyada yer alamamasından dolayı çok fazla bilinmedi. 1984'te ise bir şarkısı dışında tüm şarkıları Almanca olan Die Kanaken albümünü yayınladı. Bu albüm Alman oyun yazarları Henry Böseke ve Martin Burkert tarafından göçmen Türkler'in Almanya'da yaşadıkları zorlukları anlatmaktaydı. Ayrıca albüm bir tiyatro oyununa da çevrildi. Karaca, albüm yayınlandıktan sonra Alman televizyonlarında albümün adı olan Die Kanaken olarak sahne aldı ve albümü tanıttı.
1985'te Karaca, arkadaşı Mehmet Barı aracılığıyla Başbakan Turgut Özal ile görüşerek, ülkeye geri dönme isteğini bildirdi ve Münih'e gelen Özal ile konuştu. Özal'ın olumlu yanıt vermesi ile hukuki işlemler başlatıldı. Yıl sonunda vatandaşlıktan çıkarılmasına sebep olan davadan beraat etti. 1987'de de hakkında verilen gıyabi tutuklama kararı kaldırıldı. 29 Haziran 1987'de Cem Karaca, Türkiye'ye döndü. Aynı yıl Merhaba Gençler ve Her Zaman Genç Kalanlar albümünü çıkardı. Bu albüm o senenin en çok satan albümlerinden biri oldu. 1988'de bu albümü Töre takip etti. Bu albüm sonrası Cem Karaca, yasaklı olduğu TRT ekranlarına da çıkmaya başladı.
Cem Karaca, arkadaşı Uğur Dikmen ve Cahit Berkay ile müzikal ortaklık kurarak Yiyin Efendiler albümünü yayınladı. Bu albümdeki "Oh be" şarkısında, kendisini "dönek" diye adlandıranlara cevap olarak "Ben döneksem döndüm diye memleketime / Döndüm baba döndüm işte oh be" diyerek cevap verdi. 21 Temmuz 1990'da sözlerini kendi yazıp, bestesini Cahit Berkay'ın yaptığı Kahya Yahya şarkısı ile Altın Güvercin en iyi şarkı ödülünü kazandı. Bu dönemde Sosyaldemokrat Halkçı Parti için konserlere çıktı.
Karaca, 1992'de UNICEF için hazırlanan ve İbrahim Tatlıses, Ajda Pekkan, Muazzez Abacı, Leman Sam, Fatih Erkoç gibi ünlü isimler korosunun seslendirdiği "Sev Dünyayı" şarkısının sözlerini yazdı ve koroda da yer aldı. 22 Temmuz 1992'de annesi Toto Karaca öldü. Yılın sonlarına doğru Dikmen ve Berkay ile ikinci çalışması olan Nerde Kalmıştık? albümünü yayınladı. "Raptiye Rap Rap" ve "Islak Islak" besteleri ile büyük başarı yakaladı.
Bu albümden sonra Cem Karaca, bir süre müzikle aktif olarak ilgilenmedi. 1994'te TRT'de Raptiye adlı programı sundu. 1995'te ise Flash TV'de Cem Karaca Show'u, 1996'da aynı kanalda "Efendime Söyleyeyim" programını yaptı. 95'te bir sanatçı grubu ile Bosna-Hersek'e gidip, savaş sonrası zor durumda olan Bosnalılara destek verdi.
Sanatçının müziğe geri dönüşü 1997'nin sonunda vizyona giren Ağır Roman ile oldu. Filmin yapımcısı, eski Apaşlar gitaristi ve Karaca'nın dostu Mehmet Soyarslan'nın yazdığı, 1968'de Cem Karaca'ya ün getiren "Resimdeki Gözyaşları"nı, Karaca film için yeniden kaydetti. Filmin ana müziği olan parça, Karaca'yı tekrar müzik piyasasına soktu. Eski plak şirketi, izinsiz olarak "The Best of Cem Karaca" serisini piyasaya sürdü.
1999'da Türk rock müziğinin duayenleri olan Cahit Berkay, Engin Yörükoğlu, Ahmet Güvenç ve Uğur Dikmen'in desteğiyle "Bindik Bir Alamete..." isimli albümünü çıkardı. 2000'de Cem Karaca'nın da rol aldığı Kahpe Bizans'ın müziklerinin bazılarını seslendirdi. Bu filmin de yapımcısı olan Soyarslan'ın yazıp Apaşlar zamanında Dede Korkut'tan esinlenip Sadık Bütünay ile kaydettiği ama yayınlamadığı şarkıları Cem Karaca seslendirdi. Bu eserlerden sonra ölümüne dek birkaç şiir albümünde konuk sanatçı oldu.
Şubat 2001'de Murat Töz, Barış Göker ve Cengiz Tuncer ile Cem Karaca Trio olarak sahne almaya başladı. Mayıs 2001'de ise Barış Manço'nun ölümü ile vokalistsiz kalan Kurtalan Ekspres ile beraber çalmaya başladı. Harbiye Açıkhava Tiyatrosu Konserleri'nde sahne aldılar. 2002'de Yol Arkadaşları adlı grubu kurup yine onlarla sahne aldı. Ölümünden önce kaydettiği son şarkılar ancak ölümünden kısa süre sonra yayınlandı. İlk önce "Hayvan Terli" teklisi yayınlandı. Mehmet Eryılmaz'ın bu şarkısına Karaca'nın bir bar programında bu şarkıyı söylerken ki görüntüleri ile klip çekildi. Mayıs 2005 tarihinde, ölümünden 10 gün önce (2004) Mahsun Kırmızıgül ile kaydettiği "Hayat Ne Garip?", Kırmızıgül'ün Sarı Sarı albümünde yayınlandı. Karaca ve Kırmızıgül'ün stüdyodaki görüntülerinden oluşan bir klip yayınlandı. Haziran 2005'te ise Murathan Mungan'ın sözlerini yazdığı şarkıların yeni yorumlarından oluşan "Söz Vermiş Şarkılar" albümünde Yeni Türkü'nün "Göç Yolları" eserini yorumladı.
2005 yılında Yavuz Bingöl, Edip Akbayram, Manga, Teoman, Deniz Seki, Volkan Konak, Haluk Levent, Suavi, Ayhan Yener, Tuğrul Arseven tarafından yorumlanan Cem Karaca şarkılarından oluşan Mutlaka Yavrum albümü yayınlandı. Bu albüm daha önce yayınlanmamış İngilizce bir Cem Karaca şarkısı da içeriyordu. Ölümünün 6. yılında Beyaz Show'da daha önce kaydedip yayınlamadığı "Karagözlüm" adlı şarkı ilk kez gün yüzüne çıkmıştır.
1961'de Hamlet'te oynayarak tiyatroya ilk adımını attı. 1964'te Münir Özkul'un oynadığı General Çöpçatan oyunu ilk büyük tiyatro çalışması oldu. 1965'te askerliği sırasında askeriyede Cahit Atay'ın Pusuda ve Aziz Nesin'in Toroslar Canavarı oyununu yönetti ve oynadı. Aynı dönem İstanbul Tiyatrosu'nda sergilenen "Anahtarı Bendedir" adlı oyunu Türkçeye çevirdi ve oynadı.[3] Uzun bir süre tiyatroya ara veren ve Püsküllü Moruk oyununun müziklerini yapmak dışında tiyatroyla ilgilenmeyen Karaca, 1987'de Almanya'da çıkardığı Die Kanaken albümündeki şarkıların işlendiği Ab in den Orient-Express oyununun Kuzey Ren Westfalya Eyalet Tiyatrosu'nda oynanan "Die Kanaken" adlı versiyonunda annesi Toto Karaca ile beraber oynadı. Yine Almanya döneminde Münih Halk Tiyatrosu'nda Nâzım Hikmet'in Şeyh Bedrettin Destanı oyununu yönetti. Cem Karaca, 1970'te ilk ve tek başrol filmi olan Kralların Öfkesi'nde oynadı. Yücel Uçanoğlu'nun yazıp yönettiği yerli western tarzı bu filmde Murat Soydan ile başrolü oynayan Cem Karaca, Camgöz adlı bir kovboyu canlandırdı. Ancak bu film çok başarılı olmadı. Uzun süre beyaz perdeden uzak duran Karaca, 1999'da Kahpe Bizans da Karaca Abdal adlı bir ozan rolünde rol aldı ve filmin müziklerinden bazılarını seslendirdi. Karaca, 1990'da Bir Milyara Bir Çocuk adlı Müjdat Gezen dizisinde rol aldı. Bunun dışında 2001'de Yeni Hayat adlı dizide onur konuğu olarak yer aldı. Aynı sene Avcı adlı dizide Dem Baba rolünü oynadı.
8 Şubat 2004 sabahında, solunum ve kalp yetmezliğine bağlı olarak ağır bir kalp krizi geçirdi. Uygulanan tüm müdahalelere rağmen kaldırıldığı Bakırköy Acıbadem Hastanesi'nde 58 yaşındayken hayatını kaybeden Karaca'nın ölüm nedeni, hastane tarafından yapılan açıklamada kalp ve solunum durması olarak belirtildi. 9 Şubat 2004'te ikindi vaktinde Üsküdar Seyyit Ahmet Deresi Camii'nde (İranlılar Mezarlığı) kılınan cenaze namazın ardından Karacaahmet Mezarlığı'nda babası ile aynı mezara defnedildi. Cenaze törenine ise Erol Büyükburç, Erkin Koray, Muhsin Yazıcıoğlu, Kayahan, Mustafa Sarıgül, Haluk Levent, Kenan Işık, Edip Akbayram, Ahmet Güvenç, Berkant, Sezen Cumhur Önal, Nejat Yavaşoğulları ve Necdet Mahfi Ayral gibi isimler katıldı.
Cem Karaca ilk evliliğini 22 Aralık 1965'te Semra Özgür ile yaptı. Özgür, Karaca'nın annesi gibi bir tiyatro sanatçısıydı. Bu evlilik fazla uzun sürmedi. Karaca, 1968'in sonunda yine bir tiyatro sanatçısı olan Meriç Başaran ile bir ilişki yaşamaya başladı. Ekim 1968'de Karaca ikinci evliliğini Başaran ile yaptı. Bu evlilik de 2 yıl sürdü. Üçüncü evliliğini Feride Balkan ile 21 Ağustos 1972'de yaptı. 1976'da çiftin oğulları Emrah Karaca dünyaya geldi. Çift, Cem Karaca'nın Almanya'da zorunlu yaşama döneminde ayrıldı. 5 Temmuz 1993'te Cem Karaca, dördüncü evliliğini ilk eşi Semra Özgür ile yaptı.[4] Cem Karaca'nın son evliliği ise İlkim Erkan ile oldu.
Karaca'nın ölümünden sonra Karaca'nın çocuğunun annesi Feride Balkan ve son eşi İlkim Erkan arasında sorunlar yaşandı. İlkim Karaca, Karaca'nın çocukluğunda geçirdiği bir kaza sonucu kısır olduğunu, bu yüzden Emrah Karaca'nın onun oğlu olmadığını iddia etti. Mahkeme kararı ile Cem Karaca'nın mezarı açılıp DNA örnekleri alındı. DNA testi sonucu Emrah'ın Cem Karaca'nın oğlu olduğu tespit edildi. Bu olaydan sonra Balkan ve Emrah Karaca, İlkim Karaca'ya açtıkları hakaret davasını kazandı. İlkim Karaca daha sonra "Cem Karaca ve Barış Manço kardeştiler" iddiası ile medyada yer buldu.[5]
2024 yılında Cem Karaca’nın Gözyaşları adında biyografik film vizyona girdi. Bu film doğumundan Türkiye'ye geri dönüşüne kadar olan hayatından kesitler içermektedir. Film son eşi İklim Karaca'nın telif iddiası üzerine vizyondan çekildi. Sonrasında kendisiyle evlenmeden önceki dönemi içerdiği için yasak kaldırılarak tekrar gösterime sokuldu. Ayrıca Amazon Prime platformunda yayınlanmaktadır.[6]
100'ün üzerinde plaket ve ödüllerden bazıları;