Günümüz dünyasında Dış kaynak kullanımı, geniş bir yelpazedeki bireyler ve gruplar için büyük önem taşıyan ve ilgi duyulan bir konudur. Dış kaynak kullanımı gerek toplum üzerindeki etkisi, gerek tarihsel önemi gerekse bilimsel alandaki etkisi nedeniyle kimseyi kayıtsız bırakmayacak bir konudur. Yıllar boyunca bu konu, sonsuz tartışma ve tartışmaların yanı sıra, bu konudaki bilginin zenginleşmesine katkıda bulunan çok sayıda araştırma ve yayına da yol açtı. Bu makalede, bu etkili ve ilgi çekici konunun kapsamlı ve zenginleştirici bir vizyonunu sunmak amacıyla Dış kaynak kullanımı'in farklı yönlerini keşfedeceğiz ve çeşitli bağlamlardaki önemini analiz edeceğiz.
Dış kaynak kullanımı (DKK) (İngilizce: outsourcing), en basit haliyle daha önce şirket içinde üretilen bir mal ya da hizmetin dışarıdan tedarik edilmesidir.[1]
Dış kaynak kullanımı kavramı 1980'li yıllardan itibaren ilk olarak kullanılmaya başlansa da bir yönetim stratejisi ve iş modeli olarak 1990'lı yıllardan itibaren yaygınlaşmaya başlamıştır.
"Dış kaynak kullanmak" kelimesi Oxford English Dictionary'de ilk kez 1979 yılında "to outsource" ismiyle yer almıştır. "Dış kaynak kullanımı" ifadesi ise 1981 yılında Business Week’te çıkan bir makalede "Outsourcing" ismiyle ilk kez literatürde kullanılmıştır. Oxford English Dictionary DKK'nı "Bazı mal ya da hizmetleri, bir sözleşme kapsamında organizasyonun dışındaki bir kaynaktan sağlama" olarak tanımlamaktadır.
Günümüz iş dünyasında önde gelen eğilimlerden bir tanesi de firmaların önceliklerini belirlemeleri ve var olan kaynaklarını bu öncelikleri oluşturan aktivitelere ve süreçlere harcamalarıdır. Bu konuda Prahalad ve Hamel “Gelecekte çok az firma dünya çapında beş ya da daha fazla temel yeteneğe (İngilizce: competence) sahip olacaktır”[2] diyerek, firmaların kendi öz ya da temel yeteneklerine odaklanmak zorunda kalacaklarına vurgu yapmışlardır.
Temel yeteneklere odaklanmak firmalar açısından makul bir gelişme olmakla birlikte burada dikkat edilmesi gereken firmaların hâlihazırda yapmayı sürdürdükleri onlarca aktivite ya da süreçlerden hangilerinin temel yetenek olduğuna doğru karar verilmesidir. Bu noktada Prahalad ve Hamel, temel yetenek alanlarını ortaya çıkarmak için üç kriter ortaya koymaktadırlar:
Temel yetenekleri bu şekilde tanımlarsak temel olmayan yetenekleri (İngilizce: non-core competence) ise bunların dışında kalan, iş süreçlerinin düzgün işlemesi için önemli role sahip olan fakat ürünlerin oluşumunda kendi başına önemli bir role sahip olmayan aktiviteler olarak tanımlanabilir.[3]
İşletmelerin, sadece kendi sahip oldukları yetenek ve becerileri esas alan işlerin dışındaki; öz veya temel yeteneklerin kullanılmadığı işlerin, işletme dışından kendi alanında uzmanlaşmış başka işletmelerden almasına dış kaynak kullanımı (outsourcing) denir.[4]
Bu noktada dış kaynak kullanımının iki önemli ayağı vardır:
Dünyada yaygın dış kaynak kullanım alanları şunlardır: