Bu makalede Diyap Yıldırım'in mevcut bağlamdaki etkisini inceleyeceğiz. Diyap Yıldırım uzun süredir tartışma ve analiz konusu olmuştur ve mevcut senaryodaki önemi hala geçerlidir. Yıllar boyunca Diyap Yıldırım toplumdan ekonomiye, kültüre ve siyasete kadar çeşitli yönlerde önemli bir rol oynadı. Bu makale ile Diyap Yıldırım'in farklı yönlerini ele almayı, onun zaman içindeki etkisini ve gelişimini incelemeyi amaçlıyoruz. Diyap Yıldırım'in başlangıcından günümüze kadar yerel, ulusal ve uluslararası düzeyde dünyamızı nasıl şekillendirdiğini ve şekillendirmeye devam ettiğini analiz edeceğiz.
Diyap Yıldırım | |
---|---|
![]() | |
Türkiye Büyük Millet Meclisi 1. Dönem Milletvekili | |
Görev süresi 23 Nisan 1920 - 16 Nisan 1923 | |
Seçim bölgesi | 1920 – Dersim |
Kişisel bilgiler | |
Doğum | 1852 Hozat, Tunceli, Osmanlı İmparatorluğu |
Ölüm | 1935 (82-83 yaşlarında) Divriği, Sivas, Türkiye |
Vatandaşlığı | ![]() ![]() |
Yaşadığı yer | Tunceli Diyarbakır Divriği Elazığ (Sivas) |
Dini | İslam, Alevilik |
Diyap Yıldırım, bilinen adıyla Diyap Ağa kimlikteki tam adı Dersimli Diyap Ağa (d. 1852, Kalecik, Hozat, Tunceli - ö. 1935, Divriği, Sivas), Türkmen[1][2][3][4] asıllı Türk siyasetçi ve aşiret reisi, I. TBMM Tunceli milletvekili.
Diyap Yıldırım, 1852 yılında Tunceli'nin Hozat ilçesinde Hozatlı Seyithan Ağa ve Elif Hanım'ın oğlu olarak dünyaya geldi. Ovacık-Hozat aşiretlerinden Ferhatuşağı aşiretine mensuptur.[5] 2 kez evlilik yaptı.
Diyap Ağa, I. Dünya Savaşı'nda Hamidiye milislerinde milis komutanı oldu. Bitlis ve Siirt'in Rus işgalinden kurtulması için aşireti ile savaşa katıldı ve bu savaşlarda milislere komutanlık yaptı. Bu sıralarda ordu komutanı Mustafa Kemal Atatürk ile sıkı bir dostluk kurdu.
1854 yılında Koçgiri bölgesi kaza haline getirilirken Kaza ve nahiye müdürlükleri Koçgirililerden alınıp, Zara Kaza müdürlüğüne Çemişgezek'ten Ferhatuşağı aşireti reisi Diyap Ağa getirildi.[6] Zara kazasındaki Abaş ve Çat bucaklarının başına Ovacık'tan Şamuşaklı Ali Ağa getirildi. 1920 yılındaki Koçgiri İsyanı'na şiddetle karşı çıktı. Mustafa Kemal Atatürk, Diyap Ağa ve Dersimli Binbaşı Hasan Hayri'nin 1. Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı'ndaki mücadelesini takdir edip Diyap Ağa ve Dersim'in ileri gelenlerine milletvekilliği önermiştir. Hozatlı Mustafa Öztürk, Diyap Ağa, Dersimli Binbaşı Hasan Hayri Bey, Ahmet Ramiz Tan bu teklifi kabul etmiştir.[6] Diyap Ağa, Dersimli Binbaşı Hasan Hayri Bey tarafından meclise getirildi.[7]
Erzurum Kongresi'ne Dersimli Binbaşı Hasan Hayri Bey ile katılarak Tunceli'yi Erzurum Kongresi'nde temsil etti. O dönemdeki Koçgiri İsyanı ve Şeyh Said İsyanı'na karşı çıktı.[7] Şeyh Said'i bela olarak niteledi.[7] Yunan işgali sırasında meclis'in Kayseri'ye taşınması fikrine karşı çıktı ve meclis kürsüsünde "Biz buraya kaçmaya mı geldik, yoksa kavga edip ölmeye mi? Eğer meclisi taşımak istiyorsanız buyurun gidin. Ama ben gidemem. Tek başıma bile olsam, bayrağım, dinim ve vatanım için son kurşunuma kadar savaşırım. Son kurşunu da kafama sıkarım. Bu böyle biline..."[7] 1922 yılında Dersim'in vilayet olması için dilekçe verdi. Bu teklif Mustafa Kemal Atatürk desteği ile kabul edildi. Dersim ismini benimsediği için isminin değiştirilmemesini Mustafa Kemal Atatürk'ten rica etti ve isim değiştirilmedi.
Diyap Ağa, Dersim mebusluğu bittikten sonra memleketi Tunceli'ye geri döndü. Mustafa Kemal Atatürk tarafından Diyap Ağa'ya maaş bağlatıldı. 1935'te Divriği'de öldü. Diyap Ağa'nın mezarı bugünkü Hozat sınırındaki Gözlüçayır köyünde yer almaktadır.
Dersim yöresindeki Ferhatuşağı aşiretinin reisi olarak özel öğrenim gördü. Hamidiye Alayları'nda milis komutan oldu. I. Dünya Savaşı'nda Siirt ve Bitlis'in Rus işgalinden kurtarılması savaşlarına katıldı. Ordu komutanı Mustafa Kemal Paşa ile dost oldu. Türk Kurtuluş Savaşı başladığında Erzurum ve Sivas kongrelerini destekledi (1919). Ankara'da toplanan ilk TBMM'ye Dersim milletvekili olarak katıldı (1920-23).
Sakarya Meydan Muharebesi sırasında Yunan ordusunun Ankara yakınlarına kadar gelmesi üzerine meclisin Kayseri'ye taşınması söz konusu olmuş, tartışmalar sırasında söz alan Diyap Ağa, "Buraya savaşmaya mı yoksa kaçmaya mı geldik!" diyerek Millî Mücadele'ye verdiği destek ve cesareti ile takdir toplamıştır. Doğu ve güneydoğu bölgelerinde halk yerel milis güçleri şeklinde Fransız ve İngiliz ordularına karşı koymuşlardır. Daha sonra Seyit Rıza'yla ilişki kurduğu gerekçesiyle (kızını Seyit Rıza ile evlendirmiştir) Diyarbakır'a sürülmüştür. Aşiretteki diğer kişiler de Divriği'ye zorunlu göç yapmışlardır.
|başlık=
(yardım)
|başlık=
(yardım)
|çalışma=
dış bağlantı (yardım)