Günümüz dünyasında Dâvûd-i Antâkî yaygın bir ilgi konusu haline geldi. Dâvûd-i Antâkî, toplum üzerindeki etkisinden profesyonel alandaki önemine kadar her yaştan ve kültürden insanın dikkatini çekmiştir. Dâvûd-i Antâkî'i çevreleyen sayısız fikir ve bakış açısı nedeniyle, onun etkilerini ve sonuçlarını tam olarak analiz etmek çok önemlidir. Bu makalede, bu konuya geniş ve eksiksiz bir genel bakış sağlamak amacıyla Dâvûd-i Antâkî ile ilgili çeşitli yönleri inceleyeceğiz. Bugün önemini anlamak için Dâvûd-i Antâkî'e kökeninden gelecekteki olası gelişmelerine kadar farklı açılardan bakacağız.
Dâvûd bin Ömer el-Antâkî (Dâvûd el-Antâkî olarak da bilinir), Müslüman hekim ve eczacı. XVI. yüzyılda İdlib'de doğdu ve 1597'de Mekke civarında öldü.[1] Hayatının büyük bir bölümünü Antakya'da geçirdi ve Mekke'ye hacca giderken Şam ve Kahire'yi ziyaret etti. Hacdan sonra Mekke'ye yerleşti.
Orta Çağ'da İslâm tıbbının duraklama evresine girmesinden sonraki dönemin, Iraklı bilgin Yusuf bin İsmail el-Kutbî ve Türk hekim Hacı Paşa ile birlikte üç büyük isminden biridir.[2]
Tezkire-i Dâvûd, bitkisel ilaçlarla ilgili üç bölümden oluşan bir tıp kitabıdır ve 3.000'den fazla tıbbi ve aromatik bitkinin tanımlarını içerir.[3][4]
Dâvûd-i Antâkî, İbn Sina'nın Kanun adlı eserine şerh yazdı. Ayrıca astronomi üzerine üç kitap, mantık üzerine bazı kitaplar ve tıbbi tavsiyelerde bulunan hadisleri içeren psikiyatri üzerine de bir kitap yazdı.