Edille-i şer'iyye uzun zamandır toplumda ilgi ve tartışma konusu olmuştur. Kurulduğu günden bu yana dünya çapında çeşitli insanların merakını ve düşüncelerini uyandırdı. Yıllar geçtikçe Edille-i şer'iyye gelişerek farklı anlamlar ve yaklaşımlar üstlenerek geniş bir fikir ve görüş yelpazesini kapsayan bir konu haline geldi. Akademik alandan sosyal alana kadar Edille-i şer'iyye, yaşamın çeşitli yönlerini anlama ve yaklaşma biçimimiz üzerinde büyük bir etki yaratarak çalışma ve araştırma konusu olmuştur. Bu makalede, Edille-i şer'iyye etrafında gelişen bazı bakış açıları ve yaklaşımların yanı sıra günümüz toplumundaki önemini de inceleyeceğiz.
İslamda dinî hükümlerin dayandığı kaynaklara edille-i şer'iyye denir. Bu kaynaklar dört tanedir: kitap, sünnet, icma ve kıyas. Edille-i şer'iyye veya şer'î deliller, en genel anlamda İslâm hukukunun kaynaklarını teşkil eder. Diğer bir ifadeyle edille-i şer'iyye, hüküm çıkarmada başvurulan esaslar olarak da ifade edilir. Kavramın ortaya çıkışı Tebeut Tabiin devrinden sonradır. Üzerinde düşünülmesi veya kavranılmasıyla, istenilen hükme ve sonuca ulâştırân şeydir. Kesin veya zannı olarak genel hüküm ifâde eder.[1]
Edille-i Şer'iyye Kaynakları (Kısaca)
- Kitap
- Kur'an'dır.
- Sünnet
- Muhammed'in söz ve davranışlarıdır.
- İcma
- Müctehid imamların dini bir konu üzerinde fikir birliği etmeleridir.
- Kıyas
- Kitap, sünnet ve icmada hükmü bulunmayan bir şeyi, hükmü bilinene benzeterek anlamaktır.[2]
Edille-i Şer'iyye Kaynakları (Daha detaylı)
- Kitap
- İslâm hukukunda Kur'an yerine kullanılan bir terimdir. Kur'an ise lügatte, okumak anlamında olup, ıstılahta Muhammed'e inen, mushaflarda yazılı olan ve en ufak bir şüphe olmaksızın mütevâtir olarak nakledilen, Allah'ın sözü (kelâmullah) anlamında kullanılır.[3]
- Sünnet
- Sünnet, Arap dilinde iyi veya kötü olarak; gidilen, benimsenen yol anlamına gelir. Istılahta ise, Muhammed'in Kur'an dışındaki söz, fiil ve takriri anlamında kullanılır.
- İcma
- İcma lügatte, bir işe azmetme ve bir konuda görüş birliği etme gibi anlamlara gelir. Istılahta ise, Muhammed'in ölümünden sonra bir asırdaki Müctehidlerin, herhangi bir şer'î hüküm üzerinde görüş birliği etmeleri anlamında kullanılmaktadır.[4]
- Kıyas
- Şer'î delillerin dördüncüsü sayılan kıyas; Kitap, sünnet ve icma gibi kesin bilgi ifade etmeyip tecviz edici bir mâhiyete sahiptir. Diğer bir ifadeyle kıyas, yeni bir hüküm ortaya koymayıp, diğer üç delilden biriyle sâbit olan ve delili gizli bulunan bir hükmü ortaya çıkarır.[5]
Kaynakça
- ^ Karaman, Hayrettin. Fıkıh Usûlü. s. 42.
- ^ Reddü'l Evhâm-1. Rahle yayınları.
- ^ Molla, Hüsrev. Mir'at. s. 16-17.
- ^ Şener, Mehmet. İslâm Hukukunda Örf. s. 34-35.
- ^ Şener, Abdülkadir a.g.e; İzmirli, İsmail Hakkı; Sabri, Hizmetli. Yeni İlm-i Kelâm. s. 67, 21.