Bu makalede, çeşitli bağlamlardaki etkisini anlamak için Fiziksel optik'i ayrıntılı olarak analiz edeceğiz, farklı yönlerini ve özelliklerini inceleyeceğiz. Fiziksel optik, ortaya çıkışından bugünkü önemine kadar kayda değer bir ilgi ve tartışma uyandırdı, uzmanların ve genel kamuoyunun ilgisini çeken bir konu haline geldi. Bu doğrultuda, tarihsel gelişimini, çağdaş toplumdaki etkilerini ve geleceğe yönelik olası sonuçlarını inceleyeceğiz. Bu makale, Fiziksel optik hakkında kapsamlı bir bakış açısı sağlamayı ve böylece bu karmaşık ve büyüleyici konuyu derinlemesine incelemek isteyenler için sağlam bir başlangıç noktası sunmayı amaçlıyor.
Fizikte fiziksel optik veya dalga optiği, geometrik optiklerin ışın yaklaşımının geçerli olmadığı girişim, kırınım, polarizasyon ve diğer olayları inceleyen bir optik dalı. Bu kullanım, tutarlılık teorisinin alt dalında incelenen optik iletişimde kuantum gürültüsü gibi etkilere yer vermeme eğilimindedir.
Fiziksel optikler; ayrıca optik, elektrik mühendisliği ve uygulamalı fizikte yaygın olarak kullanılan bir yaklaşımın adıdır. Bu bağlamda fiziksel optik, dalga etkilerini göz ardı eden geometrik optik ile kesin bir teori olan tam dalga elektromanyetizması arasında bir ara yöntemdir. "Fiziksel" sözcüğü, optiğin geometrik veya ışın optiklerinden daha fiziksel olduğu ve tam bir fiziksel teori olmadığı anlamına gelir.[1]
Bu yaklaşım, bir yüzey üzerindeki alanı tahmin etmek ve daha sonra iletilen veya dağınık alanı hesaplamak için bu alanı yüzey üzerinde entegre etmek için ışın optiklerini kullanmaktan oluşur. Bu, Born yaklaşımına benzemektedir, çünkü problemin ayrıntıları bir pertürbasyon olarak ele alınmaktadır.
Optiklerde, kırınım etkilerini tahmin etmenin standart bir yoludur. Bu yaklaşım, radyoda optik etkilere benzeyen bazı etkileri tahmin etmek için kullanılır. Birçok parazit, kırınım ve kutuplaşma etkisini modeller ama kırınımın polarizasyonuna bağımlı değildir. Yüksek frekanslı bir yaklaşım olduğu için, optikte genellikle radyodan daha kesindir.
Optiklerde, tipik olarak iletilen veya dağınık alanı hesaplamak için bir lens, ayna veya diyafram üzerinde ışın tahmin edilen alanın integralinin alınmasıyla oluşur.
Işın optik alanı veya akımı, kırınım ve sürünen dalga hesaplamaları ile desteklenmedikçe, kenarlar veya gölge sınırlarının yakınında genellikle doğru değildir.
Fiziksel optiklerin standart teorisi, dağınık alanların değerlendirilmesinde bazı kusurlara sahiptir ve bu da, speküler doğrultudan uzaklaştıkça azalmış bir azalmaya yol açar.[2][3] 2004 yılında uygulamaya konan geliştirilmiş bir teori, dağıtıcıları ileterek dalga kırınımını içeren problemlere kesin çözümler sunmuştur.[2]