Bu makalede Forvet (futbol)'in büyüleyici dünyasına dalacağız, onun çeşitli boyutlarını ve günlük yaşam üzerindeki etkisini keşfedeceğiz. Forvet (futbol), kökeninden zaman içindeki evrimine kadar çeşitli disiplinlerde ilgi ve çalışma konusu olmuştur. Bu konunun mevcut bağlamdaki ilgisinin yanı sıra bu konu etrafında var olan farklı bakış açılarını da analiz edeceğiz. Multidisipliner bir yaklaşımla, genel ilgiyi çeken bu konu hakkında geniş ve zenginleştirici bir vizyon sunmak amacıyla Forvet (futbol)'in az bilinen yönlerine ışık tutmaya çalışacağız.
Forvet pozisyonu, futbolda rakip takımın kalesine en yakın oyuncudur ve gol atıp takımına skor kazandırmakla sorumludur.
İlerideki pozisyonları ve sınırlı savunma sorumlulukları ile genelde takım adına diğer oyunculardan daha fazla gol atarlar.
Modern takım dizilişleri genel olarak 1-3 forvet içerir; örneğin, en çok kullanılan 4-2-3-1 dizilişinde bir forvet yer alır.[1] Alışılmadık dizilişler üçten fazla forvet içerebilir veya dizilişte hiç forvet yer almayabilir.[2][3]
En ileri uç pozisyonunda oynayan futbolcular için kullanılır. Santrafor olarak da bilinir fakat TDK'de yazılışı santrfor olarak kabul edilmiştir. İngilizce centre forward (orta ileri) kelimesinden Türkçeye girmiştir. Santrfor pozisyonunda oynayan oyuncular stilleri bakımından farklılıklar gösterirler.
Bir santrforun geleneksel rolü, takımı adına gollerin çoğunu atmaktır. Oyuncu, ayrıca takımı için derinlik sağlamak veya takım arkadaşlarına pas vererek (Ceza sahasına "ara pası") onların gol atmasına yardımcı olmak için uzun toplar kazanmak veya pasları alıp takım arkadaşlarının ilerlemesi adına topu arkada tutmak için kullanılabilir. Bu amaçla oynayan forvet genellikle hızlı ve iyi hareketlenen bir oyuncu olmalıdır. Çoğu modern santrfor, ikincil forvetlerin veya merkezî ofansif orta sahaların önünde yer alır ve topu kullanırken büyük bir kısmını ceza sahasının dışında geçirir. Mevcut santrfor, özellikle 4-3-1-2 veya 4-1-2-1-2 dizilişlerinde olmak üzere bazen bir ofansif orta saha ile değiştirilebilir. '"Hedef adam"' terimi, genellikle ana rolü havada yüksek toplar kazanmak ve takımın diğer üyeleri için gol şansı oluşturmak (birçok golü atmak zorunda değil) olan belirli bir forvet tipini tanımlamak için kullanılır.[5] Pivot santrfor olarak da adlandırılan bu oyuncular, genellikle uzundur ve fizikî güçleriyle ön plana çıkar ve topa kafa vurmakta ustalaşmıştır.
1933 FA Cup finalinde forma numaraları tanıtıldığında Everton'ın iki santrforundan biri olan Dixie Dean dokuz numaralı formayı giymişti. Daha sonra bu sayı, santrfor pozisyonuyla özdeşleşti.[6]
Forvet rolü, zaman zaman santrfor terimleriyle birbirinin yerine geçse de, her ikisi de sahadaki diğer oyunculardan daha fazla oynadığı için, uzun, ağır ve teknik oyuncular olsa da, Zlatan Ibrahimović gibi, her iki pozisyona da uygun niteliklere sahiptir.[7] Santrforda olduğu gibi, forvetin geleneksel rolü gol atmaktır, ancak forvetler aynı zamanda, defansa kendini unutturma ve Ronaldo gibi topla iyi pozisyon alma özelliklerine sahiptir.[8] Genellikle iyi top kontrolü ve top sürme yeteneklerine sahip hızlı oyunculardır. Michael Owen ve Sergio Agüero gibi daha çevik forvetler, birden hızlanma özellikleri nedeniyle uzun savunmacılara göre daha avantajlıdır. İyi bir forvet, her iki ayağıyla da güvenli şut çekebilmeli, büyük bir güce ve kesinliğe sahip olmalı ve oyundan kopma durumlarında takım arkadaşlarıyla bağlantı kurma ve baskı altında pas verebilme özelliğine sahip olmalıdır. Alan Shearer gibi birçok tam forvet 9 numaralı forma giyerken; oyun kurucu forvet tarzı Pelé gibi oyuncular 10 numara giymektedir ve 7 ile 11 numaraları bazen kanat oyuncularıyla ilişkilendirilmektedir.[6]
Oyun kurucu forvetler, futbol tarihinde uzun bir geçmişe sahiptir, ancak oyun aktivitelerini tanımlayan terminoloji yıllar içinde değişmiştir. Başlangıçta bu tarz futbolcular iç forvet, oyun kurucu santrfor olarak adlandırılırdı. Daha yakın zamanlarda, bu eski oyuncu tipinin iki varyasyonu daha gelişti: ikinci, gölge, destek veya yardımcı forvet ile kendine özgü farklı bir pozisyonla adlandırılan, Dennis Bergkamp (Arsenal'de forvet Thierry Henry'nin arkasında oynarken) örneğindeki gibi 10 numara.[9] Diego Maradona, Ronaldinho ve Zinedine Zidane gibi diğer 10 numaralar, daha çok ofansif orta saha veya gelişmiş oyun kurucu olarak adlandırılır.
İkinci forvet pozisyonu, bir "hedef adam" veya "golcü" veya daha fazlasının özelliklerini kapsayan ve aynı zamanda 10 numara veya ofansif orta sahanın karakteristik özelliklerini de taşıyabilen bir pozisyondur. Aslında Fransız oyun kurucu Michel Platini'nin, Roberto Baggio'nun rolünü tyanımlamak için kullandığı "dokuz buçuk" terimi, pozisyonu tanımlamada bir standart haline gelme çabasıydı.[10] 10 numara, aynı zamanda üretken bir golcü olma şartıyla bir ikinci forvetle değiştirilebilir; aksi takdirde, hem gol atabilen hem de gol fırsatları oluşturabilen çok yönlülüğe, iyi bir teknik kabiliyete (top sürme becerileri ve top kontrolü) ve oyun bağlantısına sahip oyuncular daha uygundur. İkinci veya destek forvetler, 10 numara gibi hücumları yönetme eğilimi göstermez ve diğer oyuncuları oyuna dâhil etmezler. Çoğunlukla asist sağlayıcısı olarak görev yaparlar.[11] İtalya'da bu rol "rifinitore" veya "seconda punta",[12] Brezilya'da "segundo atacante" veya "ponta-de-lança" olarak bilinir.[13][14]
İç forvet pozisyonu, yaygın olarak on dokuzuncu yüzyılın sonlarında ve yirminci yüzyılın ilk yarısında kullanılmıştır. İç forvetler, rakip savunmada hızıyla boşluk oluşturarak ve paslar atarak santrforu desteklemiştir. Rol, modern oyundaki "boşlukta" veya ikinci forvet pozisyonuna genel olarak benzemektedir, ancak bu oyuncular iç sağ ve iç sol olarak adlandırılıyordu.
İlk 2-3-5 dizilişlerinde iç forvetler, santrforların iki yanında yer almıştır. "WM" dizilişinin gelişiyle iç forvetler, ofansif orta saha pozisyonuna kadar gerilemiş ve amaçları santrfor ve dış forvetleri (dış sağ ve dış sol) desteklemek olmuştur.
Modern oyunda iç forvetler, ya hücum için öne itilmiş (4-3-3 dizilişlerinde) veya biri orta saha biri de önceki oyuncuyla değiştirilmiştir (4-4-2). Ancak birçok takım, forvetlerinden birini ana forvete destek olması amacıyla iç forvete benzer bir rolde çalıştırmaktadır.
Dış forvet, 2-3-5 dizilişi veya çeşitlerinde olduğu gibi sol veya sağ açıkta oynayan bir forvettir. Dış sağ ve dış sol olarak adlandırılır. Futbol taktikleri değiştikçe kanat oyuncuları orta saha pozisyonuna geriledikçe terminoloji değişmiş ve "dış forvet" kavramı tarihe karışmıştır. Birçok yorumcu ve futbol analisti hala kanat pozisyonlarını "dış sağ" ve "dış sol" olarak adlandırmaktadır.
Bir dış forvetin sorumlulukları aşağıdakileri içerir ancak bunlarla sınırlı değildir:
Bu sorumluluklar nedeniyle en önemli özelliklerden bazıları şunlardır:
Açık (kanat forvet), taç çizgisinin yakınında geniş bir pozisyonda bulunan hücum oyuncusu. Kökeni eski "dış forvet" pozisyonuna dayanarak forvet olarak sınıflandırılabilir ve dünyanın birçok yerinde, özellikle Latin ve Hollanda futbol kültürlerinde bu şekilde adlandırılmaya devam edilirler. Ancak, İngiltere futbolunda (4-4-2 dizilişi ve varyasyonlarının en yaygın olarak kullanıldığı) genellikle orta sahanın bir parçası sayılır.
Geniş pozisyonlarda karşı bekleri geçmek,gol ve çalım atmak veya ortalar açmakla görevlidir. Defansı geçip yakın mesafeden şut çekme gibi özellikler daha az aranır. Genellikle takımdaki en hızlı oyunculardan bazılarıdır ve genellikle iyi top sürme becerisine sahiptir. Hollanda, İspanya ve Portekiz futbolunda genellikle açık oyuncuların defansif görevi, topa sahip olduklarında rakip beklere pres yapmaktır. Aksi takdirde, takımın topu geri kazanması durumunda bir kanat oyuncusu orta sahaya yaklaşacaktır.
İngiliz ve diğer kuzey Avrupa futbol tarzlarında kanat orta saha oyuncusu, beklerinin yardıma ihtiyaç duyması durumunda kendi köşe bayraklarına kadar geri gidebilmesi ve ayrıca orta saha sokulmasının yanı sıra daha merkezde yer alan rakip oyunculara pres yapmaya çalışırken markaja da gelmesi gerekmektedir. Bu, özellikle bir kanat, bek veya orta saha oyuncusunun fiziksel özelliklerinden yoksun olan ofansif odaklı futbolcular için büyük bir sorumluluktur ve bu oyunculara Joaquín (kanat/kanat orta saha), Cristiano Ronaldo (kanat/forvet) veya Ryan Giggs ve John Barnes (kanat/merkezî orta saha) örnek verilebilir. Bu oyuncular, yaşlandıkça ve doğal hızını yitirdikçe, orta saha ve forvet arasında 10 numara olarak yeniden konumlandırılır. Böylelikle top kontrol becerileri ve üçüncü bölgede oyun okuma özelliklerinden faydalanılır. Buna örnek olarak Inter'in tecrübeli futbolcusu Luís Figo örnek verilebilir. Başlangıçta kanat oyuncusuyken daha sonra diğer bir veya iki forvetin arkasında ikinci forvet veya ofansif orta saha olarak görevlendirilmiştir.[15]
Son yıllarda futbolda moda hâline gelen ayağının tersine oyuncuyu konumlandırma ile ters kanatlar; güçlü ayaklarıyla içe kat etme, şut çekme ve arkasını dönüp orta açma özellikleriyle ön plana çıkmaktadır. Bu taktik Frank Rijkaard Barcelona'dayken kullanmış ve Lionel Messi'yi başlangıçta oyuncunun isteğine karşı sol kanattan sağ açığa çekmiştir. Böylelikle Messi'ye içe kat etme ve şut veya sol ayağıyla orta yapma imkânı vermiştir.[16]
Sahte 9, bazı açılardan daha gelişmiş bir ofansif orta saha/oyun kurucu rolüne benzer şekilde işlemektedir. Bu rolün amacı, rakip stoperleri sahte 9'a çekip diğer oyunculara büyük boşluklar sağlamak veya sahte 9'a topa sahip olma veya pas alma fırsatı vermektir.
Bu terim, geleneksel santrforların numarasından (dokuz) gelmektedir ve normalde bir santrfor, onları geçip gole gitme fırsatı bulana kadar geleneksel olarak savunma hattının yakınında kalmıştır.[17]
Sahte 9'un temel özellikleri oyun kurucu forvetin özelliklerine benzer: çizgiler arasındaki boşluktan yararlanarak top sürme yeteneği, orta saha ile bağlantı kurmak için iyi kısa pas yeteneği ve takım arkadaşlarının gole koşmasını sağlamak için oyun görüşü.
İlk sahte 9, bir Dünya Kupası'nda Uruguay millî takımından Juan Peregrino Anselmo'dur. Ancak buna rağmen 1930 Dünya Kupası'nda sakatlığı nedeniyle Arjantin'e karşı oynayamamıştır. Matthias Sindelar, 1934 yılında Wunderteam olarak adlandırılan Avusturya millî takımında sahte dokuz olarak oynamıştır.[18] 1950'lerin başlarında Macaristan forveti Nándor Hidegkuti, sahte dokuz rolünde yer almıştır.
Roma teknik direktörü Luciano Spalletti, normalde ofansif orta saha veya trequartista olan Francesco Totti'yi öne bu rol için alarak dönüşümlü "4-6-0" dizilişini uygulamış ve bu taktikle 11 maç üst üste galip gelmiştir.[19]
Euro 2012'de İspanya teknik direktörü Vicente del Bosque, bazen tipik forvet olarak Fernando Torres'i oynatsa da finalin de yer aldığı bazı maçlarda sahte dokuz rolünde Cesc Fàbregas'a yer vermiştir. 2012 sonuna kadar birçok kulüp bu sistemin versiyonlarını oynatarak "ana akım" hâline getirmiştir. Barcelona'dan Lionel Messi, son yıllarında önce Pep Guardiola ve sonra Tito Vilanova teknik direktörlüğünde sahte dokuz pozisyonunda başarıyla oynamıştır.[20]
Sahte dokuzun yer aldığı farklı bir yaklaşım da José Mourinho'nun "otobüsü kaleye park etme" stratejisinde yer almaktadır. Bu taktiğin amacı sahte dokuzu orta sahaya çekip diğer orta sahaları daha savunmacı role büründürerek orta alanda tıkanıklık oluşturmaktır.[17]
Forvet takımı, iki veya daha fazla forvetin birlikte çalıştığı takımdır. Futbol tarihinde birçok verimli kombinasyonlar yapılmıştır. Üç forvetli takımlar genellikle "üçgen" şeklinde çalışır ve çok sayıda hücum seçeneği sunar. Dört kişilik hücumlar seçenekleri daha da genişletir.
Forvetler ayrıca esnek olmalı ve birinci (içeri giren), ikinci (oyun kurucu) ve üçüncü (destek ve oyunu genişletme, ör. kanatlar) hücum rollerinde bulunmalıdır.
Bu yaklaşımlara başka bir örnek 1970'lerden Hollanda takımı tarafından yapılan total futbol yaklaşımı örnek verilebilir. Özellikle Johan Cruyff, pozisyonları değiştirip rakip takımların etkili bir markaj yapmasını engelleyerek esnek bir hücum yaklaşımı sağlamıştır.[21]
Forvet kombinasyonlarına diğer bir örnek de millî takım seviyesinde ABD kadın millî takımındaki Alex Morgan ve Abby Wambach ikilisidir. 2012 yılında toplam 55 gol atan ikili, 1991 yılında Michelle Akers (39 gol) ve Carin Jennings (16 gol) ikilisinin ABD için kırdığı rekoru egale etmiştir.[22][23]
Futbol tarihindeki en üretken forvet kombinasyonlarından biri de Barcelona'nın MSN olarak kısaltılan Lionel Messi, Luis Suárez ve Neymar üçlüsüdür. Ortalama olarak her 45 dakikada bir gol atan üçlü, maç başına iki gol ortalaması tutturmuştur.[24] Üçlü, 2015-16 sezonunda 131 gol atarak Barcelona'da bir sezonda en çok gol rekorunu sağlamıştır.[25]
2017 yılında Kylian Mbappé, Neymar ve Edinson Cavani'den oluşan Paris Saint-Germain üçlüsü Şampiyonlar Ligi grup aşamasında en çok gol atan üçlü olmuştur.[26]
2018 yılında Liverpool'un aynı şehrin grubuna gönderme olarak "Fab Four" adını alan Roberto Firmino, Muhammed Salah, Sadio Mané ve Philippe Coutinho dörtlüsü, bir Şampiyonlar Ligi sezonunda 47 gol atarak rekor kırmıştır.[27]