Bu yazımızda son yıllarda büyük ilgi gören bir konu olan Jacobin'i detaylı olarak analiz edeceğiz. Jacobin, psikolojiden ekonomiye, sosyolojiden politikaya kadar çeşitli alanlarda yaygın olarak incelenen bir kavramdır. Tarih boyunca Jacobin, genel olarak kamuoyunun yanı sıra uzmanlar ve akademisyenler tarafından da tartışma ve yansıma konusu olmuştur. Bu anlamda, toplum ve günlük yaşam üzerindeki etkisine ilişkin daha geniş ve net bir vizyona ulaşmak için Jacobin'in bilgi ve anlayışını derinleştirmek büyük önem taşıyor. Bu makale aracılığıyla, bu konudaki tartışmayı zenginleştirmek ve eleştirel düşünmeyi teşvik etmek amacıyla Jacobin'in çeşitli boyutlarını ve yönlerini keşfetmeyi öneriyoruz.
Jacobin, ABD New York merkezli, üç ayda bir yayınlanan sosyalist bir dergidir. Politika, ekonomi ve kültür üzerine bakış açıları sunar. 2021 itibarıyla dergi, 75 000 ücretli bir basılı tirajı olduğunu ve web sitesine aylık 3 milyonun üzerinde ziyaretçi geldiğini bildirdi.[1]
Yayın, Eylül 2010'da çevrimiçi bir dergi olarak başladı[2] ve aynı yıl basılı bir dergiye dönüştü. Jacobin'in kurucusu Bhaskar Sunkara, Jacobin'i "büyük ölçüde, Soğuk Savaş paradigmalarına bağlı eski solcu entelektüel ortamı sürdüren ‘’Dissent’’ veya ‘’New Politics’’ gibi olmayan; ancak 20. yüzyılda solun deneyiminden ortaya çıkan soruları sergilemekten çok onlarla yüzleşmeye istekli olan genç bir neslin ürünü olan radikal bir yayın” olarak tanımlıyor.[3] Bernie Sanders'ın 2016 ve 2020 ABD başkanlık kampanyalarının sol fikirlerin tanıtması ve teşvik etmesi paralelinde Jacobin'in popülerliği de arttı. 2020'de Jacobin, İlerici Enternasyonalin (‘’Progressive International’’) üyesi oldu.
Dergiye katkıda bulunanlar arasında Slavoj Zizek, Yanis Varufakis, Sreçko Horvat, Hilary Wainwright, Kaem Abdul-Jabbar, Jeremy Corbyn, Pablo Iglesias Turrión ve Jon Trickett yer alıyor. Noam Chomsky dergiyi “karanlık zamanlarda parlak bir ışık” olarak niteliyor.[4]