Bugün son yıllarda önemi giderek artan bir konu olan Koçi Bey Risalesi hakkında konuşmak istiyoruz. Koçi Bey Risalesi, kökeninden günümüz toplumu üzerindeki etkisine kadar günlük yaşamlarımız üzerindeki etkisini anlamaya çalışan çok sayıda çalışma ve araştırmanın konusu olmuştur. Koçi Bey Risalesi, en teknik yönlerinden duygusal sonuçlarına kadar hem uzmanların hem de hayranların ilgisini çeken bir konu. Bu makale boyunca, bu olguya ışık tutmak ve modern dünyamızdaki önemi ve alaka düzeyine dair kapsamlı bir bakış açısı sunmak amacıyla Koçi Bey Risalesi'in tarihinden bugünkü rolüne kadar farklı yönlerini inceleyeceğiz.
Koçi Bey Risalesi, 17. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu duraklama döneminde Koçi Bey tarafından IV. Murat ve İbrahim'e sunulan eleştirel tarzdaki rapor. Osmanlı'da o döneme kadar padişaha sunulmuş ilk yazılı rapor olma özelliğine sahiptir. Lütfi Paşa'nın Asafnâme'si ve Defterdar Sarı Mehmed Paşa'nın Nesâyihü'l-Vüzerâ ve'l-Ümerâ eseriyle aynı kategoriye girmektedir.
Osmanlı padişahına sunulan ilk yazılı rapor olan Koçi Bey Risalesi, 17. yüzyıla kadar Osmanlı'da bu tarzda bir rapor verme anlayışı olmamasından ötürü önem kazanmaktadır.[1] Risalede III. Murad sonrasında devlet yönetiminde baş gösteren aksaklıklar incelenmiş ve önceki padişahların uygulamaları eleştirilmiştir.[2]
Koçi Bey'in ilk risalesindeki ana eleştiri konuları, adam kayırma, irtikap, zimmet ve rüşvettir.[3][4]
IV. Murad'ın annesi Kösem Sultan'ın etkisinden çıkarak devletin yönetiminde daha etkin olması, içki ve tütünü yasaklaması da bu ilk risaleyi okumasından sonradır.[5]