Modern dünyada Körlük sürekli tartışma ve ilgi konusu olmuştur. Körlük gerek toplum üzerindeki etkisi, gerekse günümüzle olan ilgisi veya günlük hayatımıza olan etkisi nedeniyle çok sayıda çalışma ve araştırmaya konu olmuştur. Körlük, kökeninden bugünkü evrimine kadar akademisyenlerin, uzmanların ve her yaştan ve her kökenden insanın ilgisini çeken bir konu olmuştur. Bu makalede, Körlük'in birçok yönünü ve günümüz toplumundaki öneminin yanı sıra gelecekteki önemini de keşfedeceğiz.
Körlük, tamamen veya neredeyse tamamen görme yetersizliği yaşama durumudur.[1][2]
Kör, tüm düzeltmelerle birlikte olağan görme gücünün 1/10'ine yani 20/200'lik görme keskinliğine ya da daha azına sahip olan ya da görme alanı yirmi derecelik açıyı aşmayan kişilere denir.[3]
Çok aşırı şiddetli bazı kazalarda beynin içindeki omurilik zarları iltihaplanır. Beynin görme ile ilgili kısmı da omurilik zarlarına çok yakın bir yerde olduğu için çok şiddetli bir kaza sonrası omuriliğe, daha sonra da görme ile ilgili kısma zarar verebilir. Bu da insanda önce görme bozukluğuna, daha sonra kalıcı körlüğe neden olabilir. Tedavisi çok riskli bir yöntemle yapıldığı için böyle bir tedavi henüz Türkiye'de uygulanamamaktadır. Bu yüzden herkesin çok duyarlı olması gerekmektedir.
Görmede azalma ve görme alanında daralma şeklinde belirtilerle kendini belli eder. Bu gibi durumlarda optik sinir ve görme yolları hasarına yol açan etken faktörlerin belirlenmesi ve onlara yönelik tıbbî veya cerrahi tedavi uygulanması esastır. Gerektiğinde beyin cerrahisi ve Nöroloji bölümleriyle işbirliği yapılmalıdır. Örneğin; louis.
Aileden gelen (çoğunlukla baba veya anne) bir hastalık taşıyorsa (örneğin: çiçek hastalığı) bu da çocuğa taşındığı zaman doğuştan veya sonradan gelen bir hastalıktan ötürü çocukta da körlük ortaya çıkabilir.