Bu yazımızda çeşitli alanlarda büyük ilgi kazanan Münchausen sendromu konusuna değineceğiz. Münchausen sendromu, uzmanların ve kamuoyunun ilgisini çeken, etkileri ve sonuçları hakkında tartışmalara yol açan bir konudur. Yıllar geçtikçe Münchausen sendromu gelişiyor ve derinlemesine analiz gerektiren yeni özellikler kazanıyor. Bu nedenle, Münchausen sendromu ile ilgili tüm yönleri iyice anlamak büyük önem taşıyor ve bu makalede onun anlamını, toplum üzerindeki etkisini ve onu etkili bir şekilde ele almak için olası alternatifleri inceleyeceğiz.
Münchausen sendromu, kişinin çevresinden ve sağlık görevlilerinden ilgi görebilmek için kendini sürekli hasta etmesi veya bunun için uğraşması durumudur.
Psikolojik bir rahatsızlık olan Münchausen sendromu adını, Alman yazar Rudolf Erich Raspe'nin 1785 yılında yayınladığı Baron Münchausen'in Rusya'daki Muhteşem Seyahatleri ve Mücadelelerinin anlatıldığı kitabında yarattığı kurgusal bir Alman asilzadesi olan Baron Münchausen'den almıştır. Katıldığı 1735-1739 Osmanlı-Rus-Avusturya Savaşı'nda yaşadıklarını çevresine abartılı bir şekilde anlatan Münchausen, kendini yaşananların merkezine koyan tavrıyla kısa sürede tüm hikâyelerinin yayılmasını sağladı. Bir süre sonra yalan olduğu anlaşılan bu hikâyeler, Karl von Münchausen'i daha da ünlü yaptı ve kendi adıyla anılacak bir sendromun literatüre girmesine yol açtı.
Sendromun isim babası Richard Alan John Asher'dir. Asher, 1951 yılında hastane hastane dolaşıp gereksiz yere tedavi almak isteyen bir grubu tanımlamak için bu ismi kullanmıştır.