Günümüz dünyasında Mahoşkuşha petroglifleri toplumda büyük önem kazanan bir konudur. Birkaç yıldır Mahoşkuşha petroglifleri araştırmacıların, şirketlerin ve hükümetlerin ilgi odağı haline geldi ve etkileri ve sonuçları hakkında kapsamlı tartışmalara yol açtı. Mahoşkuşha petroglifleri'in önemi siyasetten teknolojiye, kültürden ekonomiye kadar çeşitli alanlara yansımıştır. Bu makalede, Mahoşkuşha petroglifleri'in bugünkü ve gelecekteki etkisinin daha iyi anlaşılması amacıyla farklı yaklaşım ve bakış açıları tartışılacaktır.
Mahoşkuşha petroglifleri Adıge Cumhuriyeti'nde bulunan çakıl taşları üzerindeki işaretler (oyulmuş çizimler). Bu deşifre edilmeyen petroglifler, "Azilian çakıl taşları" (Azilian kültürü) tipine aittir. MÖ. IX-VIII bin olarak tarihlendirilir.[1] 1983-84'te P.U. Autlev tarafından araştırıldı. 90 adet çakıl taşından oluşmaktadır. Mahoşkuşha'nın piktografik çizimlerinden biri, Adıge Nart destanının olay örgüsünden birini oldukça ikna edici bir şekilde yakalıyor, bu da Çerkes kronolojisinin başlangıcı ve Nart destanının en eski döngülerinin yaratılış zamanının netleştirilmesi açısından bu anıtı daha da önemli kılıyor. Mahoşkuşha çakıllarının üzerinde, ortasında boğa olan bir daire oluşturan yaylar ve oklarla iki tür "insan" ve "avcı" tasvir edilmiştir. Vücutlar bazılarında uzun, bazılarında kısadır. Bir başka Mahoşkuşha çakıl taşı, Nart Tlepş'i, atılmadan önce adı söyleneni vuran bir ok yaparken tasvir ediyor. Nart efsanesinde okun üç kişiyi yenmeyi amaçladığı söylenir: Sawsırıqo, Pşetıqç'eç' (kısa boyunlu), Blıpqç'eç' (kısa boylu). Pşetıqç'eç' ve Blıpqç'eç', şaşkına dönmüş ve dağın eteğine yapışmış olan Sawsırıqo, Tlepş'in okunu alt etmeyi ve hayatta kalmayı başardı. Bu sahne de Mahoşkuşha çakıllarında tasvir edilmiştir.
1983'te, taş ocağında, 2 ve 6 numaralı yerel okul öğrencileri, Adige bölge yerel müzesine getirdikleri resimlerle birkaç çakıl taşı buldular. Keşif yeri, Proletarskiy 1 çiftliğinin kuzey eteklerinde, Maykop'un doğusundaki Mahoşkuşha Dağı'nın çakıl çukurudur. Bölge, 1983-84'te P.U. Autlev liderliğinde araştırıldı.[2] İki yıllık özenli çalışmanın sonucunda 90 petroglif bulundu.
Çakıl taşları üzerindeki karakter grupları, çizgiler şeklinde yatay olarak düzenlenmiştir. İkincisi, birbirinden yatay çizgilerle ayrılır (bir ve dört bölme çizgisine sahip örnekler sunulur). Bunlar yazı yüzeyinin bölünmesinin en eski örnekleridir[1].
Merkezî arsa, geometrik şematizm tarzında yürütülen bir kişinin imgesidir ve ardından hayvanların görüntüleri gelir: bir mamut, bir fil, bir boğa, bir at, bir geyik, bir keçi, bir kurt ve bir tavşan. Memeliler aşağı yukarı gerçekçi bir tarzda çizilmiştir [2] .
Tüm işaretler düşünüldüğünde, rastgelelik değil, belirli bir hikâye hissi vardır.
M.İ. Zilberman bildiriyor [1] :
Arkeolog Autlev, bunun seküler değil, kutsal bir yazı [2] olduğu hipotezini ileri sürdü. Zilberman'a göre Azil taşları güneyliler tarafından, Mahoşkuşha taşları kuzeyliler tarafından yaratıldı[1]. Arkeolog N.G. Lovpaçe'ye göre ise çakıl taşları üzerindeki Mahoşkuşha petroglifleri, muhtemelen Aramice yazısıyla ilgili.
Taş ocağında, daha sonra, 8 zıpkın ve bir kolye bulundu.
Mahoşkuşha Dağı'nın adı, Mahoş kabilesinin adından ve kuşha (къушхьэ , "dağ") kelimesinden gelmektedir.