Günümüzde Malik Aksel günümüz toplumunda büyük önem kazanmış bir konudur. Zamanla Malik Aksel profesyonellerin, uzmanların ve genel olarak vatandaşların dikkatini çekerek günlük yaşamın farklı alanlarındaki etkileri ve etkileri hakkında bir tartışma yarattı. Bilimsel alandan kültürel alana kadar Malik Aksel, çeşitli olgu ve sorunların tartışılması ve analizinde temel bir parça olarak kendisini kurmayı başardı. Bu nedenle, bu konu hakkında daha eksiksiz ve zenginleştirici bir bilgi edinmek için Malik Aksel'in incelenmesini ve anlaşılmasını derinleştirmek zorunludur. Bu makalede, Malik Aksel'in farklı bakış açılarını ve boyutlarını kapsamlı bir şekilde inceleyerek onun günümüz toplumu üzerindeki önemini ve etkisini anlamamıza olanak tanıyan kapsamlı bir vizyon sunacağız.
Malik Aksel | |
---|---|
![]() | |
Genel bilgiler | |
Doğum adı | Malik Aksel |
Doğum | 1901 Selanik, Osmanlı Devleti |
Ölüm | 1987 (85-86 yaşlarında)![]() |
Defin yeri | Zincirlikuyu Mezarlığı |
Uyruk | Türk |
Alanı | Resim, edebiyat |
Etkilendikleri | Şevket Dağ |
Malik Aksel (1901 - 15 Şubat 1987), Türk ressam ve yazar.[1]
İlköğrenimini Beyazıt Numûne Mektebi'nde tamamladı. Dârülmuallimîn'e (erkek öğretmen okulu) 1918 yılında kaydolan Aksel, burada geleceğine yön verecek olan ressam Şevket Dağ'ın öğrencisi oldu. 1918-1921 yılları arasında hocası Şevket Dağ'ın üyesi olduğu Güzel Sanatlar Birliği'nin düzenlediği Galatasaray Sergileri ile tanışan Aksel, cumhuriyetin ilanından sonra sanat etkinliklerinin içinde görülmeye başladı.
Dârülmuallmîn'den mezun olduktan sonra, Şile'nin Kayagöz köyünde bir süre öğretmenlik yaptı. Bu arada, 1923-1928 yılları arasında Galatasaray Sergileri'ne:
Atatürk'ün isteği üzerine Türkiye'ye davet edilen Amerikalı eğitim bilimci John Dewey'in hazırladığı raporda resim ve iş eğitimi alanında yeteri kadar eğitimci ve öğretmen bulunmadığını belirtti. Bu açığın doldurulması amacıyla öğretmen adaylarının yurtdışına eğitime gönderilmesine karar verildi. "Öğretmen okulu" mezunları arasında yapılan sınavı kazanarak Avrupa'ya gidecek olan ilk beş kişinin arasında yer alan Aksel, 1928 yılında Almanya'ya gitti.
Berlin'de Yüksek Öğretmen Okulu'nda "sanat pedagojisi" ve "iş eğitimi" konularında eğitim gördü. Bir yandan da Berlin Yüksek Sanat Okulu'nda Rudolf Großmann'ın atölyesinde yağlı boya ve gravür derslerine devam etti.
1932 yılında yurda döndüğünde Ankara'da yeni açılan ve daha sonra Gazi Eğitim Enstitüsü'ne dönüşecek olan "Resim Öğretmen Okulu"nda resim ve sanat tarihi öğretmeni olarak göreve başladı. O dönemde cumhuriyetin ilk kuşak sanatçılarının oluşturduğu Müstakil Ressamlar ve Heykeltıraşlar Birliği, D Grubu gibi sanat topluluklarında yer almayan sanatçı, halkevleri aracılığıyla düzenlenen "yurt gezileri"nin ikincisinde Sivas'a, beşincisinde ise Denizli'ye gitti. Buralarda yaptığı çalışmalarıyla Devlet Resim ve Heykel Sergileri'ne katıldı. Sivas'taki çalışmaları, Cevat Dereli'nin birincilik, Refik Epikman'ın ikincilik aldığı jüri değerlendirmesinde üçüncülük ödülüne değer görüldü.
Yurt Gezileri'nin Türk resim sanatı açısından belki de en önemli çalışması Malik Aksel'in "Kale Mahallesi" adlı eserdir. Bu çalışma ile ilgili olarak: "Malik Aksel'in "marazi" bulunan resimlerinden "Kale Mahallesi", Yurt Gezileri'nde yapılmış ve bilinen resimler arasında toplumsal gerçekçi denebilecek hemen tek resimdir. Gezilerde yapılan öteki resimlerde güzellik arayışı ve iyimser bir bakış varken, Aksel’in Kale Mahallesi’nde toplumda yaşanan yoksulluğun izleri görülüyor.”[2] görüşü bildirilmektedir.
1943 yılında kurulan ve başkanlığını İbrahim Çallı'nın yaptığı Türk Ressamlar ve Heykeltıraşlar Birliği'ne üye olan Aksel, 1940'ların ikinci yarısından itibaren Galatasaray Sergileri'ne yeniden katılmaya başladı. 1951 yılında daha sonra Atatürk Eğitim Enstitüsü'ne dönüşecek olan İstanbul Çapa Eğitim Enstitüsü'ne atandı. 1968 yılında emekli oldu.
Soyut yaklaşımların egemen olduğu dönemde figüratif çalışmalarından taviz vermeyen sanatçı ile ilgili Ahmet Muhip Dranas, "Tablolarına en fazla insan figürü koyanlardan biri" olarak bahsetmektedir. Varlık, Hisar, Türk Edebiyatı dergilerinde deneme ve sohbet türü yazıları yayımlandı.[3] Resim çalışmalarının yanı sıra kitapları da yayımlanan sanatçı 86 yaşında İstanbul'da öldü. Kabri, Zincirlikuyu Mezarlığındadır.[4]