Bu yazımızda son yıllarda büyük ilgi ve tartışmalara yol açan Menâkıbü’l Ârifîn konusunu derinlemesine inceleyeceğiz. Menâkıbü’l Ârifîn ortaya çıkışından bu yana farklı alanlardan insanların dikkatini çekerek tutkulu tartışmalara ve çelişkili görüşlere yol açtı. Bu analiz aracılığıyla, önemine, sonuçlarına ve gelecekteki olası gelişmelere ışık tutmak amacıyla Menâkıbü’l Ârifîn'i çevreleyen farklı yönleri ayrıntılı olarak incelemeyi amaçlıyoruz. Multidisipliner bir yaklaşımla, Menâkıbü’l Ârifîn'in kapsamlı ve zenginleştirici bir vizyonunu sunma çabasıyla konunun hem tarihi, kültürel, sosyal ve bilimsel boyutlarının yanı sıra konuya ilişkin farklı bakış açılarını ele alacağız.
Menâkıbü'l Ârifîn (Farsça: مناقب العارفين), Ahmed Eflâkî'nin Mevlana Celaleddin Rumi ve Mevlevilik hakkındaki kitabı.
Ahmed Eflâkî, 1318 yılında Farsça yazmaya başladığı eserini bir yıl içinde bitirmiş ve 'Menâķıbü'l-ârifîn ve merâtibü'l-kâşifîn' adıyla yayınlamıştır. Daha sonra genişlettiği eserinin yeni halini ise 1353'te yayınlamıştır. Risâle-i Ferîdûn Sipehsâlâr'dan başka Sultan Veled'in Velednâme, Rebabnâme, İntihânâme ve Ma'ârif, Bahaeddin Veled'in Maârif'i, Şems-i Tebrîzî'nin Maķālât'ı ve Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî'nin Fîhi mâ fîh ve Mektûbât'ını kaynak olarak kullanmıştır.[1]