Bu yazımızda günümüzün büyük önem taşıyan Minsk anlaşmaları konusuna değineceğiz. Minsk anlaşmaları akademik alandan sosyal alana kadar farklı alanlarda büyük tartışmalara ve tartışmalara yol açan bir konudur. Önemi, insanların yaşamları ve genel olarak toplum üzerindeki etkisinde yatmaktadır. Bu makale aracılığıyla Minsk anlaşmaları'in temel yönlerini inceleyerek kökenlerini, zaman içindeki gelişimini ve çeşitli alanlardaki etkisini keşfedeceğiz. Ayrıca, Minsk anlaşmaları'in günlük yaşamlarımızda gelecekte yaratabileceği olası etkilerin yanı sıra, bu sorunu etkili bir şekilde ele almak için ortaya çıkabilecek olası çözüm ve alternatifleri de analiz edeceğiz.
Minsk anlaşmaları, Rusya destekli silahlı ayrılıkçı gruplar ile Ukrayna Silahlı Kuvvetleri arasındaki Donbas Savaşı'nı sona erdirmeyi hedefleyen bir dizi uluslararası anlaşmadır.[1] Anlaşmaların ilki olan Minsk Protokolü, Ukrayna, Rusya ve Avrupa Güvenlik ve İş Birliği Teşkilatı'ndan (AGİT) oluşan Ukrayna Üçlü Temas Grubu tarafından, Fransa ve Almanya liderlerinin arabuluculuğuyla hazırlanmıştır.[2][3][4] Anlaşma, Normandiya Formatı'nda yapılan kapsamlı görüşmelerin ardından, Belarus'un Minsk kentinde 5 Eylül 2014'te imzalanmıştır. Anlaşma, Donetsk Halk Cumhuriyeti (DPR) ve Lugansk Halk Cumhuriyeti (LPR) liderleri tarafından da imzalanmış ve bölgedeki çatışmaları sona erdirmeyi amaçlamıştır. Bu anlaşma, daha önce yapılan birçok girişimi takiben acil bir ateşkes uygulamayı öngörmüştür.
12 Şubat 2015'te imzalanan[5] gözden geçirilmiş ve güncellenmiş Minsk II anlaşması, çatışmayı durduramadı.[6] Anlaşma, ateşkesi, ağır silahların cepheden çekilmesini, savaş esirlerinin serbest bırakılmasını, Ukrayna'da Donbas'ın belirli bölgelerine özyönetim veren ve devlet sınırının kontrolünü Ukrayna hükûmetine geri veren anayasal reformu içeren bir önlem paketinden oluşmaktaydı. Anlaşmanın imzalanmasından sonra çatışmalar yatışsa da, hiçbir zaman tamamen sona ermedi ve anlaşmanın hükümleri hiçbir zaman tam olarak uygulanmadı.[7]
2022 yılının başlarında, Rusya ile Ukrayna arasındaki gerilim artarken, Rusya, 21 Şubat 2022'de DPR ve LPR'yi resmen tanıdı.[8] Bu kararın ardından 22 Şubat 2022'de Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Minsk anlaşmalarının "artık var olmadığını" ve Ukrayna'nın çöküşünden sorumlu olmadıklarını açıkladı.[9] Bunun ardından Rusya, 24 Şubat 2022'de Ukrayna'yı işgal etti.[10]