Moleküler orbital teorisi
Moleküler orbital teorisi dünyasında farklı bakış açılarıyla yaklaşılabilecek çok çeşitli görüşler, bilgiler ve deneyimler bulunmaktadır. Moleküler orbital teorisi'den ister güncel bir konu, ister ilgili bir halk figürü veya tarihi bir olay olarak bahsediyor olalım, bunun toplumumuz üzerindeki önemini ve etkisini anlamak çok önemlidir. Bu makalede, Moleküler orbital teorisi ile ilgili farklı yönleri keşfederek onun farklı bağlamlardaki etkisini, kapsamını ve alaka düzeyini analiz edeceğiz. Eleştirel ve yansıtıcı bir yaklaşımla, anlayışımızı genişletmek ve yapıcı tartışmalar oluşturmak için Moleküler orbital teorisi'i çevreleyen farklı nüanslara ışık tutmaya çalışacağız.
Moleküler orbital teorisi, atomik orbitallerin birbirleri ile etkileşimlerini ve bunun sonucu olarak molekül orbitallerin oluşumu üzerine kurulan ve özellikle kovalent bağları açıklamada oldukça başarılı olan bir teoridir. Kuantum fiziğinden yararlanarak orbitallerin hangi durumlarda bağ oluşturacaklarını veya oluşturamayacaklarını açıklamaya çalışır.
Bağ oluşması için gereken şartlar
- ψb – ψkb ≥ 1 veya girişim yapan atom orbitallerindeki elektron sayısı en az 1, en çok 3 olmalıdır.
- Girişim yapan atom orbitallerinin simetrileri aynı olmalıdır.
- Girişim yapan atom orbitallerinin enerjileri birbirine yakın olmalıdır.
- Girişim yapan atom orbitallerinin büyüklükleri birbirine yakın olmalıdır.
Bağ enerjisi
Atomik orbitallerden bağ orbitalleri oluşması sırasındaki enerji düşüşü, o bağın kuvveti hakkında bilgi verir. Enerji düşüşü ne kadar fazla ise oluşacak bağ o kadar kararlı, dolayısıyla da kuvvetli olacaktır.
Kaynakça
- Prof.Dr. Gazi EREZ, Anorganik Kimya 2
- Çağdaş AKSOY, Anorganik Kimya Ders Notları
