Günümüzde Nakşa dünya çapında birçok insanın dikkatini çeken bir konudur. Nakşa ve bunun yaşamlarımız üzerindeki etkisi hakkındaki farkındalığın artmasıyla birlikte, giderek daha fazla kişi bu konu hakkında daha fazla bilgi edinmek istiyor. Nakşa ister bir kişi, ister yer, olay veya kavram olsun, modern toplumdaki önemi onu çoğumuz için ilgi çekici hale getiriyor. Bu makalede Nakşa'in çeşitli yönlerini ve hayatımızın farklı yönleri üzerindeki etkisini ayrıntılı olarak inceleyeceğiz. Kendinizi Nakşa'in büyüleyici dünyasına kaptırmaya hazır olun!
Nakşa (Yunanca: Νάξος Naksos, İtalyanca: Nasso), Yunanistan'a bağlı Ege adasıdır.[1] Tavşan Adaları'ndan (Kiklatlar). Antik Kikladik kültürün merkezi kabul edilir.[2]
Adanın başlıca geliri turizmdir. Çevresindeki adaların kurak olmasına karşın Nakşa'da tarım için yeterli su bulunur. Zas Dağı (1.004 m)yörenin en yüksek tepesidir, topladığı bulutlar adaya yağmur yağmasını sağlar.
Yunan mitolojisinde tanrı Zeus, Zas Dağı'ndaki bir mağarada büyütülür (Zas Dağı, adını Zeus'tan almıştır).
Yine mitolojide Girit Kralı Minos'un kızı Arian, adada uyurken sevgilisi Theseus kızı "unutarak" adadan ayrılır.[3] Adanın tanrısı Dionysos kıza aşık olur. Ancak Ariadne Theseus'tan ayrı kalmaya dayanamaz ve intihar eder.
Dördüncü Haçlı Seferi'nden sonra İstanbul'da kurulan Latin İmparatorluğu'ndan güç alan Venedikli Marco Sanudo, adayı ve diğer bazı Çember Adaları'nı ele geçirerek Nakşa Dükalığı (veya Takımada Düklüğü)'nü kurdu. 1566'da Osmanlıların adayı ele geçirmesine kadar iki hanedandan gelen yirmi bir dük adada hüküm sürdü.
Nakşa, Osmanlı döneminde yarı bağımsız bir idareye kavuştu. Osmanlılar adanın iç işlerine fazla karışmadılar. Ege Denizi'nin ortasında bulunan bu adaya Türk yerleşimi sınırlı kaldı. Ada 1832'de Yunanistan'a geçti.