Günümüz dünyasında Psikiyatri felsefesi, farklı alanlarda tartışmalara ve tartışmalara yol açan, büyük önem ve ilgi duyulan bir konu haline geldi. Siyasi, sosyal, teknolojik veya kültürel alanda Psikiyatri felsefesi öncü bir rol üstlendi ve genel olarak toplumun dikkatini çekti. Yıllar geçtikçe Psikiyatri felsefesi gelişti ve yaşama, iletişim kurma ve ilişki kurma şeklimizi önemli ölçüde etkileyen yeni boyutlar kazandı. Bu makalede Psikiyatri felsefesi'in farklı yönlerini, günlük yaşamlarımız üzerindeki etkisini ve mevcut bağlamdaki önemini inceleyeceğiz.
Psikiyatri felsefesi, psikiyatri ve ruhsal bozukluk ile ilgili felsefi soruları araştırır. Bilim ve tıp filozofu Dominic Murphy, psikiyatri felsefesinde üç araştırma alanını şu şekilde tanımlar: Birincisi, bilim felsefesinin araçlarını daha geniş bir şekilde kullanarak psikiyatrinin bir bilim olarak incelenmesiyle ilgilidir, ikincisi akıl hastalığı deneyimi de dahil olmak üzere akıl hastalığı tartışmasında kullanılan kavramların ve ortaya çıkardığı etik soruların incelenmesini gerektirir, üçüncüsü zihin felsefesi ile psikopatoloji arasındaki bağlantılar ve süreksizliklerle ilgilidir.[1]