Bu yazımızda farklı alanlarda büyük ilgi uyandıran bir konu olan Ramla Muharebesi (1105)'i inceleyeceğiz. Tarih boyunca Ramla Muharebesi (1105), günümüz toplumundaki önemi ve alaka düzeyi nedeniyle tartışma, araştırma ve analiz konusu olmuştur. Ramla Muharebesi (1105), başlangıcından günümüze kadar günlük yaşamın farklı yönlerinde kültürü, siyaseti, ekonomiyi ve teknolojiyi etkileyerek temel bir rol oynamıştır. Bu makale aracılığıyla, Ramla Muharebesi (1105)'in karmaşıklığını inceleyerek farklı yönlerini ve modern dünyamız üzerindeki etkisini analiz edeceğiz.
Ramla Muharebesi | |||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|
Haçlı Seferleri | |||||||
![]() | |||||||
| |||||||
Taraflar | |||||||
![]() |
![]() Böriler | ||||||
Komutanlar ve liderler | |||||||
I. Baudouin (Kudüs kralı) |
![]() General Sabawa | ||||||
Güçler | |||||||
2,500+ 500 şövalye[1] Sayısı bilinmeyen diğer süvariler[1] 2,000 piyade[2][1] |
6,300–16,300[1] ![]() 1,300 Türk atlı okçuları | ||||||
Kayıplar | |||||||
60–100 ölü | 1,200 ölü |
Üçüncü Ramla Muharebesi (ya da Ramleh) 27 Ağustos 1105'te Haçlı Kudüs Krallığı ile Mısırlı Fâtımîler arasında gerçekleşti. Ramla kasabası, Ramla kasabası, Kudüs'ten Aşkelon'a giden yol üzerinde uzanıyordu, ikincisi Filistin'deki en büyük Fâtımî kalesiydi. Aşkelon'dan Fâtımî veziri El-Efdâl Şehinşâh, 1099'dan 1107'ye kadar yeni kurulan Haçlı krallığına neredeyse her yıl saldırılar düzenledi. İki ordunun Ramla'da karşılaşması üç kez oldu, üç savaştan üçüncüsü en kanlı olanıydı.
Dönemin Fâtımî orduları, Arap ve Berberi süvarileri tarafından desteklenen Sudanlı okçu birliklerine güveniyordu. Okçular yaya olduğundan ve atlılar mızrak ve kılıçla saldırıyı beklediklerinden, bir Fâtımî ordusu tam olarak Frank ağır süvarilerinin saldırmakta ustalaştığı türden hareketsiz bir hedef oluyorlardı. Haçlılar, Türk atlı okçularının taciz etme ve kuşatma taktiklerine sağlıklı bir saygı geliştirirken, Fâtımî ordularının etkinliğini göz ardı etme eğilimindeydiler. Aşırı güven, ikinci Ramla savaşında bir Haçlı felaketine yol açarken, daha sık görülen sonuç bir Fatımi yenilgisiydi. "Franklar, Selahaddin'in saltanatına kadar, Müslüman Suriye ve Mezopotamya'dan gelen ordular gibi Fâtımîlerden asla korkmadılar."[3]
1101 Ramla Muharebesi'nde olduğu gibi, 1105'te Haçlılar I. Baudouin'in önderliğinde hem süvari hem de piyadeye sahipti. Ancak üçüncü savaşta Fâtımîler, Haçlıların büyük tehdidi olan atlı okçuluk da dahil olmak üzere Şam'dan gelen bir Selçuklu Türk kuvveti tarafından takviye edildi. İlk Frenk süvari hücumuna direndikten sonra, savaş günün büyük bir bölümünde şiddetli bir şekilde devam etti. İlk Frenk süvari hücumuna direndikten sonra, savaş günün büyük bir bölümünde şiddetli bir şekilde devam etti. Baudouin, Fâtımîler'i bir kez daha savaş alanından sürmeyi ve düşman kampını yağmalamayı başardıysa da, onları daha fazla takip edemedi: "Franklar zaferlerini Baudouin'in faaliyetlerine borçlu görünüyorlar. Arkası için ciddi bir tehdit haline gelen Türkleri yendi ve Fâtımîler'i bozguna uğratan kesin hücumu yönetmek için ana muharebeye geri döndü."[4] Zafere rağmen Fâtımîler, Kudüs Krallığı'na yıllık baskınlar yapmaya devam ettiler ve bazıları geri püskürtülmeden önce Kudüs'ün duvarlarına ulaştı. Fâtımîler ve Haçlılar arasındaki bir sonraki büyük çatışma, 1123'teki Yibneh Muharebesi idi.