Günümüz dünyasında, Rasim Kaygusuz her yaştan ve her kesimden insan için büyük önem taşıyan ve ilgi duyulan bir konu haline geldi. İster kültürel bir olgu, ister önemli bir olay, etkili bir kişilik, ister güncel bir konu olsun, Rasim Kaygusuz toplumun büyük bir kısmının dikkatini çekmiştir. Rasim Kaygusuz'i keşfetmeye ve tartışmaya devam ederken, onun yaşamlarımız ve etrafımızdaki dünya üzerindeki etkisini anlamak çok önemlidir. Bu makalede, Rasim Kaygusuz ile ilgili çeşitli yönleri ve onun günümüz toplumu üzerindeki etkisini analiz edeceğiz.
Rasim Kaygusuz (1926 - 3 Aralık 1988), Türk öğretmen ve yazar. Cin Ali kitaplarının yazarı.
Rasim Kaygusuz sırasıyla 1944 yılında Hasanoğlan Köy Enstitüsü’nü ve 1956 yılında Gazi Eğitim Fakültesi Pedagoji Bölümü’nü bitirdi. 17 yıl boyunca ilköğretim sınıflarında öğretmenlik yaptı. Bu süreç içerisinde çocukların okumayı daha rahat nasıl öğrenebileceğine yönelik araştırmalar ve çalışmalar yaptı. Bu çalışmalarını bir kitap olarak yazmaya karar verdi. 1968 yılında yazdığı kitaba "Cin Ali" adını koydu. Basılan ilk Cin Ali kitabı basit öyküler, iki-üç harflik sözcükler ve kısa hecelerden oluşuyordu. Cin Ali kitabının çizimlerini Selçuk Seymen yapmıştır. Bu çizimler 1990 yıllarına kadar aynı kaldı. 1990’lı yıllarda Cin Ali'nin görünümü değiştirilerek "papyonlu, siyah saçlı, kulağı çiçekli, belirgin yüzlü, fiyonklu ayakkabıları olan bir çocuk" olarak resmedilmeye başladı.[1]
Cin Ali kitapları, Rasim Kaygusuz'un daha önce tasarlayıp hazırladığı Çözümlü Alfabe, Oyunla Okuma Öğretimi, Resimli ve Hareketli Fişler, Çarpma ve Sayma Öğretimi gibi çalışmalarını tamamlayan çok başarılı bir seri haline geldi. Cin Ali kitapları kısa sürede tüm Türkiye'de sevilen ve benimsenen bir eser oldu. Hatta televizyonun ve gazetenin erişemediği uzak köylerde bile Cin Ali kitapları okunuyordu.
Rasim Kaygusuz Cin Ali kitaplarını yazarken hem öğretmenliğe devam ediyor, hem de kitapları tanıtmak için okulları dolaşıyordu. Gittiği okullarda “Cin Ali’nin Babası” olarak tanınıyor ve karşılanıyordu.[2]
Cin Ali serisi 2005 yılında da ömrünü doldurduğu gerekçesi ile ilk öğretim müfredat programından kaldırıldı.[3]