Günümüz dünyasında Safra kesesi iltihabı pek çok kişinin dikkatini çeken bir konu. Safra kesesi iltihabı ortaya çıkışından bu yana farklı alanlarda tartışma ve tartışmalara konu olmuş, çelişkili görüşler oluşturmuş ve yaygın ilgi uyandırmıştır. İster toplum üzerindeki etkisi, ister belirli bir tarihsel an ile ilgisi, isterse kültürel alandaki etkisi nedeniyle Safra kesesi iltihabı günlük yaşamın farklı alanlarına nüfuz etmeyi başarmıştır. Bu makalede, Safra kesesi iltihabı'in birçok yönünü inceleyerek, farklı bağlamlardaki önemini ve sonuçlarını analiz edeceğiz. Bu Safra kesesi iltihabı turunda bize katılın ve bugünle olan ilgisini anlamanın anahtarlarını keşfedin.
Kolesistit veya safra kesesi iltihabı, karnın sağ üst kısmında ağrı, mide bulantısı, kusma ve bazen yüksek ateş belirtlerine sahip olan ve safra kesesinin iltihaplanmasını tanımlayan durumdur.[1][2] Bir ağrı türü olan biliyer kolik genellikle akut kolesistitten önce meydana gelir, ancak kolesistitte ağrı, tipik bir biliyer kolik atağına göre daha uzun sürer.[2] Eğer uygun tedavi uygulanmazsa tekrarlayan kolesistit atakları sıkça görülebilir.[2] Akut kolesistit komplikasyonları arasında pankreatit, ana safra kanalı taşları veya iltihabı bulunur. Safra kesesi alındıktan sonra sonuçlar genellikle iyidir.[3] Tedavi olunmazsa kronik kolesistit ortaya çıkabilir.[4]
Kelime, Yunancada "safra kesesi" anlamına gelen cholecyst- ve "iltihap" anlamına gelen -itis ekinin birleştirilmesi ile oluşturulmuştur.[5]
Akut kolesistit vakalarının %90'ından fazlası sistik kanalın safra taşları tarafından tıkanmasından kaynaklanmaktadır.[2] Safra taşlarına yol açan risk faktörleri arasında doğum kontrol hapları, hamilelik, diğer aile bireylerinde de bu durumun varlığı, obezite, diyabet, karaciğer hastalığı veya hızlı kilo kaybı sayılabilir.[3] Nadiren akut kolesistit vaskülit ile kemoterapi veya majör travma veya yanıklardan sonra gerçekleşen iyileşme sırasında ortaya çıkar.[6]
Kolesistitin tanısı semptomlara ve laboratuvar testlerini sonucunda konulur. Abdominal ultrason daha sonra tanıyı doğrulamak için kullanılır.[7]
Tedavi genellikle mümkünse 24 saat içinde laparoskopik olarak safra kesesinin çıkarılmasıyla (kolesistektomi) gerçekleştirilir.[8][9] Ameliyat sırasında safra kanallarının fotoğrafının çekilmesi önerilir.[8] Ameliyat zamanında gerçekleştirilemiyorsa veya vaka karmaşıksa antibiyotik kullanımı tavsiye edilmektedir, ancak antibiyotiklerin rutin kullanımı tartışmalıdır[10] Koledok taşları, ameliyattan önce endoskopik retrograd kolanjiyopankreatografi (ERCP) yoluyla veya ameliyat sırasında çıkarılabilir.[8] Ameliyattan kaynaklanan komplikasyonlar nadirdir.[3] Ameliyat yapılamayan kişilerde safra kesesi drenajı denenebilir.[7]
Gelişmiş ülkelerde yetişkinlerin yaklaşık %10 ila 15'i safra taşlarına sahiptir.[7] Kadınlarda bu durum erkeklerden daha sık görülür ve yaş göze alındığında 40 yaşından sonra durum yaygınlaşır.[3] Nüfusunun %48'inde safra taşı bulunan Amerikan yerlileri gibi bazı etnik grupların bu durumdan daha sık etkilendiği tespit edilmiştir.[3]
Safra taşına sahip olan tüm insanların %1-4'ünde her yıl biliyer kolik gelişmektedir.[7] Tedavi edilmezse, biliyer kolik bulunan kişilerin yaklaşık %20'sinde akut kolesistit gelişir.[7]
Sınıflandırma | |
---|---|
Dış kaynaklar |