Günümüz dünyasında Sakarya Deltası sürekli tartışılan ve analiz edilen bir konudur. Sakarya Deltası gerek toplum üzerindeki etkisi, gerek tarihteki önemi, gerekse kültür üzerindeki etkisi ya da bilim alanındaki önemi nedeniyle tartışma gündeminde önemli bir yer tutuyor. Sakarya Deltası, antik çağlardan günümüze insanlığın ilgi ve merakını uyandırmış, derin düşüncelere yol açmış ve aralıksız araştırmalara yol açmıştır. Bu makalede, Sakarya Deltası'in çeşitli yönlerini inceleyeceğiz, birçok yönünü ve mevcut bağlamda anlamını çözeceğiz.
Sakarya deltası, Sakarya nehrinin taşıdığı çökellerle Karadenize döküldüğü alanda oluşan delta ovası. Sakarya deltası aynı denize dökülen Kızılırmak ve Yeşilırmak gibi denize doğru bir çıkıntı yapmaz. Delta daha çok doğu-batı doğrultusunda, kıyıya paralel gelişmiştir. Denizin birden derinleşmesi ve güçlü akıntılar denizi doğru çıkıntıyı engellemiştir.
Delta ekosistemi subasar (longoz) ormanlar, tatlı su gölleri, deniz kıyısı ve kıyı kumulları ekosistemleri barındırır. Sahile yakın alanlarda halkın harım adını verdiği küçük göller, bataklık alanlar bulunur. Akgöl, Acarlar longozu, Küçükboğaz gölü, Anagöl, deltadaki önemli göllerdir. Denize doğru belirsiz bir çıkıntı yapan delta, Karadeniz kıyılarındaki en zengin, biyoçeşitlilik bakımından önemli kumul sistemlerinden biridir. Delta balıkçılık açısından da önemlidir.[1] Nesli tehlikede olan Mersin balığı Sakarya ağzında yaşatılmaya çalışılmaktadır.[2][3]
Küçük tepecikler halindeki delta kumulları ortalama 5 m'lik yüksekliğe sahiptir. Bu alan Türkiye'nin kesintisiz en uzun kumul habitatıdır.
Delta, bitkiler, kuşlar, memeliler, amfibiler, sürüngen ve iç su balıklarını birlikte barındırır. Sibirya kazı ve kadife ördek için kışlama alanıdır. Kıyı kesimleri deniz kuşları, göller ise ördekler açısından önemlidir. Mersin balığı (Acıpenser stellatus), Mersin morinası (Huso huso), Çoka balığı (Acıpenser ruthenus), Şip balığı (Acıpenser nudiventris), Karaca balığı (Acıpenser gueldenstaedtii), Kolan balığı (Acıpenser sturio) balıkları nesli küresel düzeyde tehlikede olan türlerdir.[1][4] Türkiye'ye ait bir endemik türlerden, bir kurbağa türü Bombina bombina arifiyensis[5] ile duvar kertenkele türü olan Podarcis muralis kefkenensis[6] alanda yaşar.
Deltada bitkisel açıdan küresel ölçekte tehlikede olan Karadeniz salkımı (Silene sangaria)[7] ile Sahil sığırkuyruğu (Verbascum degenil)[8] kumul bitkilerini barındırır.
Delta üzerinde yöre halkı yoğun şekilde tarım ve hayvancılık yapmaktadır. Sahil ve Acarlar longozu turizm, yapılaşma ve sanayileşme baskısı altındadır. TURÇEK longozun korunmasına çalışmaktadır. Yapılaşma sahildeki delta kumullarını bitme noktasına getirmiştir. Melen projesi kapsamında Akgöl içme ve kullanma suyu rezervuarına dönüştürülmeye çalışmaktadır.[1]
Deltanın yaşadığı ciddi sorunlardan birisi de kıyı gerilemesi olayıdır. Yapılan limandan sonra ortaya çıkan olay kıyı sistemini zarar vermeye başlamıştır. 2008'de biten liman mendireklerinden sonra başlayan kıyı erozyonu 100 m'ye kadar yaklaşmıştır.[9] 2010'da kıyıdaki evler dalgalar tarafından yıkıldı.[10]