Bu makalede Selçuknâme'in büyüleyici dünyasını ve onu oluşturan tüm farklı yönleri keşfedeceğiz. Kökeni ve evriminden günümüz toplumu üzerindeki etkisine kadar kendimizi bir keşif ve öğrenme yolculuğuna kaptıracağız. Bunun bilim ve teknolojiden sanat ve kültüre kadar çeşitli alanlardaki etkilerini analiz edeceğiz. Eleştirel ve yansıtıcı bir bakışla Selçuknâme'in olumlu ve olumsuz yönlerinin yanı sıra günlük yaşamlarımız üzerindeki etkisini de inceleyeceğiz. Bu turda bize katılın ve Selçuknâme hakkında bilmeniz gereken her şeyi keşfedin.
Selçuknâme (Farsça: سلچوق نامه), özellikle Selçuklu Hanedanından bahseden eserlere verilen genel ad. 11. yüzyıldan itibaren başlayan selçuknâme yazıcılığından günümüze ulaşan en eski eser Zahîrüddîn-i Nîsâbûrî'nin Irak Selçuklu Sultanı II. Tuğrul adına yazdığı eserdir. İbn Bîbî'nin el-Evâmirü'l-Alâiyye fi'l-umûri'l-Alâiyyesi ile Kerimüddin Mahmud-i Aksarayî'nin Müsâmeretü'l-Ahbâr'ı da bu tarzın önemli örneklerindendir.[1][2]
İmâdüddin el-İsfahânî'nin Nusretü'l-Fetre, Bündârî'nin Zübdetü'n-Nusra, Muhammed bin İbrahim'in Târîh-i Selçûkıyân-ı Kirmân, İbnü'r Râvendî'nin Râhatü's-Sudûr, Muhammed bin Muhammed el-Hüseynî el-Yezdî'nin Farsça yazılan el-Uraza fi'l-Hikâyeti's-Selcûkıyye, Ebü'l-Hasan Sadreddin Ali'ye nispet edilen Ahbârü'd-Devleti's-Selcûkıyye, Ahmed bin Mahmud'a nispet edilen Selçuknâme eserleri ve Fransa Millî Kütüphanesinde bulunan anonim eser ile yine aynı kütüphanede yer alan Müntehab-ı Tevârîh-i Selâcika isimli künyesiz eser de günümüze ulaşan selçuknâmelerdir.[3] Bunlara ek olarak Yazıcıoğlu Ali'nin Tevârih-i Âl-i Selçuk eserinin üçüncü kısmı da bir selçuknâmedir.[3] Ayrıca Niğdeli Kadı Ahmed, el-Veledü'ş-şefîk isimli eserini bir selçuknâme olduğu iddiası ile yazmışsa da bu eser selçuknâme olarak kabul edilmemektedir.[3]