Günümüzde Sukulent toplumda büyük önem taşıyan bir konu haline geldi. Ortaya çıkışından bu yana, Sukulent farklı alanlarda ilgi ve tartışmalara yol açarak birbiriyle çelişen görüşler ve derinlemesine analizler yarattı. Etkisi tek bir sektörle sınırlı olmayıp, günlük yaşamın çeşitli yönlerine nüfuz etmiş, siyasetten popüler kültüre kadar her şeyi etkilemiştir. Bu nedenle Sukulent'in anlamını ve sonuçlarını daha derinlemesine incelemek, gerçek kapsamını anlamak ve uzun vadeli sonuçlarını ele alabilmek çok önemlidir. Bu yazıda Sukulent'in farklı boyutlarının yanı sıra günümüz toplumu üzerindeki etkisini ayrıntılı olarak inceleyeceğiz.
Botanikte sukulent bitkiler aynı zamanda etli bitkiler olarak da bilinen ve genellikle kurak iklim veya toprak koşullarında suyu kaybetmemek için kalınlaşmış, etli ve tıkalı kısımları olan bitkilerdir. Bu özellik, çoğu familya ve bitki cinsinin tanımlamasında bilimsel olarak kullanılmayan bir özelliktir çünkü çoğunlukla yalnızca tek tür düzeyinde doğru bir özellik olarak kullanılabilir.
"Sukulent" kelimesi "meyve suyu" veya "sap" anlamına gelen Latince "sucus" kelimesinden gelir.[1]
Sukulent bitkiler, yaprak ve sap gibi çeşitli yapılarında su depolayabilir. Bazı sukulent organlarının su içeriği %90-95'e kadar çıkar.[2] Bazı tanımlar kökleri de içerir, bu nedenle elverişsiz dönemde toprak üstündeki kısmı ölerek yeraltındaki depolama organına geri dönerek yaşayan jeofitler de (İngilizce: geophyte) sukulent kabul edilir. Sukulentler çarpıcı ve olağandışı görünümlerinin yanı sıra nispeten en az özenle gelişebilme yetenekleri nedeniyle genellikle süs bitkisi olarak yetiştirilir.
25'ten fazla bitki familyasının içinde birden fazla sukulent türü vardır.[3] Aizoaceae, Cactaceae ve Crassulaceae gibi bazı familyalarda türlerin çoğu sukulenttir. Bu suyu koruyan bitkilerin yaşam alanları genellikle çöl gibi yüksek sıcaklık ve az yağışlı bölgelerdir. Sukulentlerin sis ve çiy gibi sınırlı su kaynaklarında gelişme yeteneği vardır, bu yüzden kıt su kaynaklı ekosistemlerde hayatta kalırlar.
Antarktika dışında her kıtada sukulent vardır. Çoğu sukulentin bozkır, yarı çöl ve çöl gibi kuru alanlardan geldiği düşünülse de dünyanın en kurak yerleri sukulent için uygun yaşam alanı değildir. Bunun nedeni zaten az büyüyen bu bitkilerin kolayca kumla kaplanacağı ortamın zorluklarıdır.[4] Dünyanın en kurak kıtası Avustralya'da sık ve uzun kuraklık yüzünden çok az yerli sukulent yaşar. En doğal sukulentlerin bulunduğu Afrika kıtasında bile kurak bölgelerde çok bitki yaşamaz.[5] Ancak sukulentler bu çok zor koşullarda yetişemezken diğer bitkilerin yaşayamadığı bazı şartlarda da büyüyebilirler. Aslında birçok sukulent kurak koşullarda gelişebilir ve bazıları çevrelerine ve uyumlarına bağlı olarak susuzluğa iki yıla kadar dayanabilir.[6]
Nadiren sukulentler, diğer bitkilerin üzerinde, az toprakla ya da toprağa hiç değmeden yaşayan, suyu depolama ve başka yollarla besin elde etme yeteneklerine bağlı epifit olabilirler; bunun bir örneği Tillandsia‘dır.
Sukulentler diğer pek çok bitki türünü öldürecek kadar çok çözünmüş minerallere maruz kalan deniz, kıyı ve kuru göllerde yaşayabilirler.
Saksıdaki sukulentler, çoğu iç mekanlarda minimum özenle büyüyebilirler.[7]
![]() | Botanik ile ilgili bu madde taslak seviyesindedir. Madde içeriğini genişleterek Vikipedi'ye katkı sağlayabilirsiniz. |