Günümüz dünyasında Toklu Dede Mescidi benzeri görülmemiş bir önem kazanan bir konudur. Bilimsel, sosyal, politik veya kültürel alanda Toklu Dede Mescidi ilgi odağı ve sürekli tartışma konusu haline geldi. Teknolojinin ve küreselleşmenin ilerlemesiyle birlikte Toklu Dede Mescidi, dünya çapında milyonlarca insanın hayatını etkileyen yeni boyutlar ve zorluklar üstlendi. Bu makalede, Toklu Dede Mescidi ile ilgili kökenlerinden günümüz toplumu üzerindeki etkisine kadar farklı yönleri inceleyeceğiz. Mevcut bağlamda önemini analiz edeceğiz ve geleceği üzerinde düşüneceğiz.
![]() Aleksandros Paspatis'in 1877'de yayımlanan Vyzantinai meletai Topografikai kai istorikai adlı eserinde caminin çizimi | |
![]() | |
Koordinatlar | 41°02′22″K 28°56′33″D / 41.03944°K 28.94250°D |
---|---|
Toklu Dede Mescidi, İstanbul'da bir Osmanlı camisiydi. Bina aslen adanmışlığı bilinmeyen bir Bizans Doğu Ortodoks kilisesiydi. 1929'da neredeyse tamamen yıkıldı.[1]
Yapı, İstanbul'un Fatih ilçesinde, Ayvansaray mahallesinde bulunuyordu. Yapının geriye kalan tek kısmı (güney duvarı), Surlarla çevrili şehrin birkaç metre içinde, Haliç kıyısına kısa bir mesafede, Blachernae duvarı ile Haliç surlarının büyük ölçüde yıkıldığı yer arasındaki kavşakta, Toklu İbrahim Dede sokağında bulunan modern bir ev ile çevrilidir.
Konstantinopolis'in altıncı tepesinin kuzey eteğinde, Blachernae mahallesinin bir parçası olan ta Karianou[2] mahallesinde inşa edilen bu yapının kökeni belirsizdir. Küçük tapınak Herakleios Surunun iç tarafında, Haliç Surları'nın şimdi yıkılmış Küçük Ayvansaray Kapısı'nın (Grekçe: Koiliomene Kapısı) 100 m'den daha az batısında ve Blakherna Kapısı'nın doğusunda yer almaktadır.[3] Kilise (yakındaki Atik Mustafa Paşa Camii ile ortak olarak, aynı zamanda bir Bizans kilisesi) Blachernae Sarayı'nın Aziz Thekla Kilisesi ile özdeşleştirilmiştir (Grekçe: Άγία Θέκλα τοῦ Παλατίου τῶν Βλαχερνών, Hagia Thekla tou Palatiou tōn Vlakhernōn).[4]
Ancak bina, Blachernae Sarayı'ndan çok uzaktadır, bu nedenle sadece ismin benzerliğine dayanan kimlik bu bilgi tarafından reddedilmelidir.[5] Stilistik olarak kilise Komnenos dönemine (11. yüzyılın ortası / ikinci yarısı) aittir.[6][7] 14. yüzyılın başlarında (Palaiologos döneminde) kilise küçük mimari değişikliklere uğradı ve fresk dekorasyonu yenilendi.
1453'te Konstantinopolis'in Osmanlılara düşmesinden sonra, 15. yüzyıl sonu ile 16. yüzyıl başı arasında kilise, Fatih Sultan Mehmed'in eski bir askeri olan Toklu İbrahim Dede tarafından mescide dönüştürüldü.[8] 1929'da binanın sahibi, binanın sadece güney duvarını ve apsisini bırakarak neredeyse tamamen yıktı. Yıkımla birlikte 1890'dan beri varlığı bilinen resimler yeniden gün yüzüne çıktı. Kalıntıların ilk yüzey araştırması 1954'te gerçekleştirildi.[6] 2012 yılı itibarıyla sadece ayakta kalan güney duvarı, yeni bir bina içine alınmış ve bir zamanlar bulunduğu yolun adı da bu yapıyı hatırlatmaktadır.
Bina, dış cepheleri 14.2 m ve 6.7 m uzunluğunda olmak üzere dikdörtgen planlıdır.[6] Kare planlı tek nef, beşik tonozla örtülmüş ve ortasından yaklaşık 4 m çapında bir kubbe ile örtülmüştür.[7][9] Bu, köşeli ayaklarla taşınan kemerlerle desteklenmiştir. Nefin önünde bir eksonarteks bulunur ve bir bema ve içten ve dıştan sığ nişlerle süslenmiş poligonal bir apsisle Doğu'ya doğru son bulur.[10] Yapının planı küçültülmüş olarak Kariye Kilisesi'nin planına benzer. Yapının tuğla işi, sıra sıra kırmızı tuğlalarla değişen sıra sıra beyaz taşlardan oluşuyordu. Dış duvar yarım sütunlarla ve üzeri kemerlerle örtülmüş lesenler ile bölünmüştür. Kilise, bazıları madalyonlarla çerçevelenmiş; Eleuterus, Abercius, Polikarp, Spiridon, Prokopius ve Niketas'ın resimleri de dahil olmak üzere 14. yüzyıldan kalma fresklerle dekore edilmiştir. Sunağın üzerindeki beşik tonoz, İsa'nın Doğumu'nu temsil eden bir fresk ile süslenmiştir.
<ref>
etiketi; mw206
isimli refler için metin sağlanmadı (Bkz: Kaynak gösterme)