Günümüz dünyasında Uyuklama evresi sürekli gelişen ve toplumda büyük ilgi uyandıran bir konudur. Tarihsel önemi, popüler kültür üzerindeki etkisi veya günlük yaşam üzerindeki etkisi nedeniyle Uyuklama evresi, her yaştan ve her kökenden insanın dikkatini çekmeyi başardı. Bu yazıda, Uyuklama evresi ile ilgili farklı yönleri, kökeninden günümüze kadar ayrıntılı olarak inceleyeceğiz, önemini ve modern yaşamın çeşitli yönleri üzerindeki etkisini analiz edeceğiz. Ek olarak, Uyuklama evresi'in günümüz toplumunda oynadığı rolü ve bunun düşünce ve davranış şeklimizi nasıl etkilediğini inceleyeceğiz. Derinlemesine ve kapsamlı analiz sayesinde Uyuklama evresi'in önemini ve etrafımızdaki dünya üzerindeki etkisini daha iyi anlayabilecek bir konumda olacağız.
Latent dönem (uyuklama evresi, gizli dönem), erken çocukluk cinselliği olgusunun son evresidir; fallik dönemin bitiminden ergenliğin başlamasına dek sürer. Oedipus kompleksinin sona ermesiyle başlayan süre içinde çocuktaki cinselliğin gelişiminde duraksamalar yaşanır; belirgin bir cinsellik bulgusu yoktur. Anne-baba dışındaki kişilerle (oyun arkadaşlarıyla, öğretmenlerle) ilişkiler kurulur. 7-9 yaşlarında yaşanan bu cinselliksiz (aseksüel) dönemde, erkek çocukları ve kız çocukları hemcinsleriyle oynarlar. Erkek çocukları bir olup kız çocuklarını iteler, döver. Ben (ego) ve üstben (süperego) gelişimini sürdürür ya da güçlendirir. Erken çocukluk dönemindeki cinsel yaşantılar ve etkinlikler ile yaşananlar bilinçdışına itilir.[1][2][3]
9 yaşına ulaşan çocukta 12 yaşına (ergenlik çağına) dek sürecek bir karanlık evre başlar. Çocuk, aile sınırlarının dışındaki karşı cinse yönelik “olgun cinselliği” arama çabasına girer. Tıpkı, eşya ile dolu kapkaranlık bir odada bulunan bir kimsenin çıkışı araması sırasında masa ve sandalyelere çarparak devireceği, birkaç vazo ve bibloyu düşürüp kıracağı gibi, bu evredeki çocuk da aseksüel evrenin cinselliksizliğinden karşı cinse ve aile dışına yönelik olgun cinselliği arayıp bulana dek bir iki ufak tefek suç, birkaç sadistçe ya da mazohistçe davranış ve birkaç eşcinsel yaklaşıma girebilir; ruhsal gelişmenin bir aşaması olan bu evredeki eylemlerin bir tür davranış bozukluğu olduğunu söylemek tıp açısından büyük bir yanlıştır. Ergenliğe ulaşan çocuk bu tür eğilim ve eylemlerden sıyrılıp olgun cinselliği bulur.[1][2][3]