Bu yazımızda dünya çapında pek çok kişinin dikkatini çeken William Herschel konusunu detaylı bir şekilde inceleyeceğiz. William Herschel uzun zamandır tartışma ve araştırma konusu olmuştur ve bu yazıda konuyla ilgili var olan farklı bakış açılarını ve görüşleri analiz edeceğiz. William Herschel, kökeninden günümüze kadar, bilimden popüler kültüre kadar çeşitli alanlarda önemli ilgi uyandırmıştır. Bu nedenle William Herschel'in önemini ve bugün hayatımızı nasıl etkilediğini anlamak çok önemlidir.
William Herschel | |
---|---|
![]() Lemuel Francis Abbott tarafından yapılmış portresi, 1785 | |
Doğum | Friedrich Wilhelm Herschel 15 Kasım 1738 Hannover, Hannover Elektörlüğü, Kutsal Roma İmparatorluğu |
Ölüm | 25 Ağustos 1822 (83 yaşında) Slough, İngiltere, Birleşik Krallık |
Defin yeri | St. Laurence Kilisesi, Slough |
Vatandaşlık | Hannoverli; 1793'ten sonradan İngiliz[1] |
Tanınma nedeni |
|
Evlilik | Mary Baldwin Herschel |
Çocuk(lar) | John Herschel (oğlu) |
Akraba(lar) | Caroline Herschel (kız kardeş) |
Ödüller | Copley Madalyası (1781) |
Kariyeri | |
Dalı | Astronomi ve müzik |
İmza | |
Sir William Herschel,[2][3] KH, FRS (/ˈhɜːrʃəl/ HUR-shəl;[4] Almanca: Friedrich Wilhelm Herschel Almanca telaffuz: ; 15 Kasım 1738 – 25 Ağustos 1822) Almanya doğumlu, Alman-İngiliz[5] astronom, teleskop üreticisi ve bestecidir.
On dokuz yaşında İngiltere'ye göç edene kadar, Hanover Askeri Bandosu bünyesinde çalışmıştır. Güneş Sistemindeki 7. gezegen olan Uranüs'ü, Uranüs'ün iki büyük uydusu Titania ve Oberon'u, Satürn'ün iki uydusu olan Enceladus ve Mimas'ı ve kızılötesi radyasyonu keşfetmesiyle ve yazdığı 24 adet senfoniyle ünlenmiştir.
Sir William Herschel, hayatının büyük bir kısmını İngiltere'de, Berkshire Kontluğu içinde yer alan Slough isimli kasabada geçirmiş ve aynı kasabada ölmüştür.
Herschel'ın müziğe olan ilgisi, onu matematik ve lensler üzerinde çalışmaya yönlendirmiştir. İngiliz asil astronom Nevil Maskeylne ile tanışmasının ardından astronomiye karşı ilgisi oluşmuştur ve kendi yansımalı teleskopunu yapmıştır.[6] Mayıs 1773 yılı içerisinde gökyüzünü düzenli bir şekilde izlemeye ve incelemeye başlamış ve 1 Mart 1774 yılında, Satürn'ün halkaları ve Büyük Orion Bulutsusu'nun da (M42) dahil olduğu izlenimlerini kaydettiği bir astronomi günlüğü tutmaya başlamıştır.
Herschel, bir süre sonra dikkatini, gökyüzünde çok yakın gözüken "çift yıldızları" incelemeye çevirmiştir. Bath'taki New King Sokağı'nda bulunan evinin arka bahçesinden, kendinin yaptığı 160 milimetre açıklığa ve 2,1 metre odak uzaklığına sahip Newton usulü teleskopu ile 1779 yılında sistematik olarak "gökyüzündeki tüm yıldızları" aramaya başlamıştır. 1792 yılına kadar olan çalışmalarında birçok çift ve çoklu yıldız sistemi keşfetmiş ve dikkatli ölçümlerden sonra bu keşiflerini bir araya getirerek 1782 (269 sistemlik ilk kataloğu) ve 1784 (434 sistemlik ikinci kataloğu) yıllarında, Royal Londra Topluluğu'na iki adet katalog sunmuştur. 1821 yılında, 1783 yılından sonra yaptığı keşifler üzerine 145 sistemden oluşan üçüncü kataloğu basılmıştır. Döneminin astronomlarının yıldızların hareketlerini açıklamalarının (aslen Galileo Galilei'nin savunduğu şekilde)[7] aksine, 1802 yılında kendi hipotezi olan; karşılıklı çekim kuvvetlerine takılmış, çift yıldız sistemlerini ortaya atmıştır.
Kısaca Herchel, yaklaşık olarak, doğrulanmış 800 adet, çift veya çoklu yıldız sistemi keşfetmiştir.[8] Teorik çalışmaları ve gözlemleri; modern çift yıldız gözlemleri ve değerlendirmelerinin temelini oluşturmuştur.
Herschel, 1781 yılının mart ayı içerisinde, çift yıldızları ararken, yıldız doğasına sahip olmayan bir diske rastlamıştır. Herschel bu cismin, asıl olarak bir kuyruklu yıldız veya yıldız olduğunu düşünmüş olsa da, Rus Akademisyen Anders Lexell'in[9] değerlendirmeleri sonucu, bu diskin yörüngesinin gezegensel olduğu ortaya çıkmış ve sonuç olarak Herschel, Satürn'ün yörüngesinin ötesinde de, yedinci bir gezegen olduğu kanısına varmıştır.[10] Kral 3. George'un ardından bu yeni gezegeni; "George'un Yıldızı" (Gerogium Sidus) olarak adlandırmış olsa da, bu isim kalıcı olmamıştır. Fransa'da "Herschel" olarak tanınan bu gezegen, bir süre sonra Yunan mitolojisinde hem Gaia'nın eşi, hem de Zeus'un büyükbabası olduğuna inanılan, kozmik güçlere sahip, gökyüzünün tanrısı Uranus'ün adıyla adlandırılmıştır. Herschel bu keşfi ile, 1781 yılı içerisinde Copley Madalyası ile ödüllendirilmiş ve Royal Topluluğun bir üyesi haline gelmiştir. 1782 yılında, Kral'ın astronomu olarak görevlendirilmiştir. Sonuç olarak aynı yıl içerisinde, Herschel Buckinghamshire'ye yerleşmiştir. Yeni şehirde teleskoplar üretmeye başlamış, 60'ın üzerinde Avrupalı astronoma ürettiklerini satmıştır.[11]
1782 ve 1802 yılları arasında, Herschel, kendi ürettiği iki teleskopu ile (610 cm odak uzaklığı/30 cm açıklık ve 610 cm odak uzaklığı/47 cm açıklık), tekrarlanan veya kaybolan incelemeler dışında, 2400 derin uzay objesini keşfetmiş ve bu keşiflerini üç katalog içerisinde yayınlamıştır.
Herschel, kataloglarındaki objeleri, "bulutsu" (nebulae) olarak adlandırmış (1924 yılında Edwin Hubble tarafından bulutsular tanımlanana kadar, büyük ve bozuk gözüken uzay objeleri, bulutsu olarak tanımlanmaktaydı.) ve objeleri sekiz "sınıfa" ayırmıştır.
Kariyeri boyunca, Herschel 400'ün üzerinde teleskop üretmiştir. Ürettiklerinin arasındaki, en büyük ve aynı zamanda da en ünlü olan teleskopu, 1,26 metrelik ana aynaya sahip ve 12 metrelik odak uzaklığına sahiptir. Döneminin aynaları mükemmel yansıtma yapamadıkları için, görüntü verimliliğini artırtmak adına, Herschel farklı bir yol izlemiş ve günümüzde "Herschelian Teleskopu" denilen modeli ortaya çıkartmıştır. Ürettiği bu büyük teleskopunu denediği ilk gece, 28 Ağustos 1789 tarihinde Satürn'ün uydusu olan Enceladus'u keşfetmiş, bir aylık gözlem sonucunda ise Satürn'ün bir diğer uydusu olan Mimas'ı keşfetmiştir.
Herschel, 11 Şubat 1800'de, güneş lekelerini gözlemlemek için, bazı teleskop filtrelerini test etmekteydi. Çalışması sırasında, kırmızı filtre kullanırken, normalin üstünde bir sıcaklık oluştuğunun farkına varmıştı. Bunun üzerine, bir prizma ve bir termometre ile deney yapmaya karar vermiş ve ışık spekturumunun farklı kesitlerinde farklı derecelerde ısı oluştuğunun farkına varmıştır. Devam eden deneyleri sonucu, Herschel, gözle görülen spektrumun dışında da ışık formları olduğu kanısına varmıştır.
Herschel, bir mikroskop kullanarak, genel kanının tersine, deniz mercanlarının hücre duvarlarının bitkisel değil, hayvansal bir formda olduğunu kanıtlamıştır.[6]