Günümüz dünyasında Yeryüzündeki su dağılımı büyük önem kazanan ve geniş bir toplum yelpazesinin dikkatini çeken bir konudur. Yeryüzündeki su dağılımı ortaya çıkışından bu yana farklı alanlarda tartışma ve tartışmalara konu olmuş, hem ilgi hem de ihtilaf yaratmıştır. Zaman ilerledikçe Yeryüzündeki su dağılımı'in önemi giderek daha belirgin hale geliyor ve günlük yaşamın farklı yönlerini önemli ölçüde etkiliyor. Bu makalede, Yeryüzündeki su dağılımı olgusunu kapsamlı bir şekilde inceleyeceğiz, birçok yönünü ve günümüz toplumu üzerindeki etkisini analiz edeceğiz.
Dünya atmosferindeki ve kabuğundaki suyun çoğu tuzlu deniz suyundan gelirken, tatlı su toplamın yaklaşık %1'ini oluşturur. Dünyadaki suyun büyük bir kısmı tuzlu sudur ve ortalama tuzluluk oranı ‰ 35'tir (veya %3,5, kabaca 1 kg sudaki 34 gram tuza eşdeğerdir) ancak bu, çevredeki karadan alınan akış miktarına göre biraz değişir. Toplamda, okyanuslardan ve marjinal denizlerden, tuzlu yeraltı sularından ve tuzlu kapalı göllerden gelen su, dünyadaki suyun %97'sinden fazlasını oluşturur, ancak hiçbir kapalı göl küresel olarak önemli miktarda su depolamaz.
Dünya suyunun geri kalanı, gezegenin tatlı su kaynağını oluşturur. Tipik olarak tatlı su, tuzluluğu okyanuslarınkinden yüzde 1'den daha az, yani yaklaşık ‰ 0,35'ten daha az olan su olarak tanımlanır. Tuzluluğu bu seviye ile ‰ 1 arasında olan su, insanlar ve hayvanlar tarafından birçok kullanım için marjinal olduğundan, tipik olarak marjinal su olarak adlandırılır. Dünyadaki tuzlu suyun tatlı suya oranı yaklaşık 50'ye 1'dir.
Gezegenin tatlı suyu da çok düzensiz bir şekilde dağılmış durumda. Gezegenin hiçbir yerinde buzulların olmadığı Mesozoyik ve Paleojen gibi sıcak dönemlerde tüm tatlı su nehirlerde ve akarsularda bulunurken, günümüzde çoğu tatlı su buz, kar, yeraltı suyu ve toprak nemi şeklinde sadece 0,3 oranında bulunur.
![]() | Çevre ile ilgili bu madde taslak seviyesindedir. Madde içeriğini genişleterek Vikipedi'ye katkı sağlayabilirsiniz. |