Bu makalede, Yurtluk'in büyüleyici tarihini inceleyerek kökenlerini, günümüz toplumu üzerindeki etkisini ve zaman içindeki evrimini inceleyeceğiz. Yurtluk, başlangıcından günümüze kadar siyasetten kültüre, teknolojiden bilime kadar insan yaşamının çeşitli yönlerinde önemli bir rol oynamıştır. Bu sayfalar boyunca, Yurtluk'in çağdaş dünyada önemini tam olarak anlamak amacıyla Yurtluk'in en tartışmalı yönlerinden en dikkate değer katkılarına kadar birçok yönünü inceleyeceğiz.
Fief veya yurtluk, derebeylik düzeninde bir beyin, kendi üstünde yer alan başka bir beye (ya da egemen güce) bağlılığı kabul etme ve belirli hizmetler yapma karşılığında iyesi olabildiği bir toprak parçası.[1] Feodalizmin ana unsurudur ve veraset ile geçişini ya da lordun vasalına sadakati karşılığı ittifak ya da hizmetini sağlamak için tahsisini içerir, genellikle kişisel biat ve sadakat töreni ile verilir. Genellikle verilen toprak ya da gelir irat eden gayrimenkul olur.
Orta Çağda topraklar ve kullanım hakları krala aitti. Daha alt kademede bulunan fakat "soylular" sınıfında yer alan senyörlerin (vassal) ise topluma ve krala olan yararlı hizmetlerinden dolayı kral tarafından onlara toprak hediye edilirdi. Kral tarafından senyörlere hediye edilen bu toprak parçalarına "fief" adı verilmiştir. Hediye edilen bu toprak parçaları yeni sahipleri tarafından isterse tarım yapması isterlerse ekonomik kaynak olarak kullanmaları için tahsis edilirdi, ancak bir takım şartları da bulunmaktaydı:
Kral tarafından devredilen fieflerin senyörlere geçmesi için yapılan sözleşmeye "fief sözleşmesi" adı verilirdi. Senyörler tarafından yararlı hizmetler sonucunda verilen bu toprak parçaları bazen de senyörlerin kralın yararı için gönüllü olarak hizmet vereceğini beyan eden kişiler tarafından da devredilebilirdi. Senyörlere verilen bu topraklar veya kralın başka kademeden olan kişilere fief vermesiyle birlikte alt kademede bulunan kişilere hediye edilen fiefler daha üst kademede bulunan kişiler tarafından zorla gasbedilebilirdi. Fief sözleşmesi ile yapılan anlaşma, anlaşmayı imzalayan tarafça tutulmak ve itaatleri yerine getirmek zorundaydı. Sözleşme sonucu verilen fieflerin üzerinde işçi çalıştırma hakları da bulunan fief sahipleri onlardan aldıkları kazançla krala olan sözleşme gereklerini yerine getiriyorlardı. Fief sözleşmesi gereğince yerine getirilmesi gereken koşulların sağlanamaması durumunda ise topraklar geri alınıyordu, bu yüzden fief sahiplerinin sözleşme şartlarına uyum sağlamaları gerekmekteydi.
Toprak bağışlanması yoluyla vasal konumuna gelen kişi hakimiyet kurduğu toprak üzerinde kendi iradesiyle bir kısım toprağını başkasına tekrar fief sözleşmesi yaparak devretmesi halinde süzeren (kral) konumuna gelecektir. Bu şekilde oluşturulan ast-üst hiyerarşisinin sonunda yer alan vassalın kral ile hiçbir bağı ve yükümlülüğü bulunmamaktaydı.
Vassalar tarafından kendi topraklarında çalıştırılan işçilere ise "serf" adı verilmektedir. Fief sözleşmesi ile oluşan hiyerarşik düzende haklara sahip üst sınıflarda rahipler ve soylular yer alırken, en alt kademe ise köylüler ve işçi sınıfındaki serfler yer almakta idi.[2][3][4]