Bugünlerde Çin çay kültürü herkesin dilinde olan bir konu. Çin çay kültürü, toplum üzerindeki etkisinden küresel ekonomi üzerindeki etkilerine kadar hem uzmanların hem de vatandaşların dikkatini çekti. En teknikten en duygusala kadar sayısız görüş ve analizle, Çin çay kültürü'in günümüz toplumu için bir tartışma ve yansıma noktası haline geldiğine şüphe yok. Bu makalede, bu konuya eksiksiz ve zenginleştirici bir genel bakış sağlamak amacıyla Çin çay kültürü'in farklı yönlerini keşfedeceğiz, hem olumlu hem de olumsuz yönlerini inceleyeceğiz.
Çin çay kültürü, Çin kültürünün önemli bir parçasıdır ve dünya çapında bilinen olan bir kültürdür. Japon çay kültürünün kökeni de Çin'e dayanır, fakat zamanın akışıyla bu iki kültür birbirinden ayrılmıştır. Japon çay seremonisi olarak dünyada meşhur olan merasim, Çin'de de çay kültürünün bir parçası olarak yapılır.
Çin Çayı özellikle Çin'in güneyinde ekilmektedir. Yeşil çay Zhejiang, Anhui ve Fujian eyaletlerinde; Oolong Çayı Fujian; sarı çay Hunan eyaletinde; siyah çay ise Siçuan ve Yünnan eyaletlerinde yetiştirilmektedir.
Çin'de çaylar esas itibarıyla altıya ayrılır:
Çin, çayın ana vatanıdır. Çay tarımının Çin'de kesin olarak ne zaman başladığı bilinmemektedir. Fakat resmî vesikalara göre Qin Hanedanı zamanında, 221 yılında çay vergisi alınmaktaydı. Çay o zamanlar her şeyden evvel tıpta kullanılmaktaydı.
Çay, Tang Hanedanı (618-907) devrinde sarayda keyif verici tesiri için içilmekteydi ve asiller tarafından da tüketilmekteydi. Yine bu yıllarda Budist tapınaklarındaki keşişler saatlerce süren meditasyonları sırasında uyanık kalabilmek için çay içiyorlardı. Tapınaklarda çay içme adeti, Tai Shan Dağındaki Lingyang Tapınağı'nda ortaya çıkmış ve buradan diğer tapınaklara yayılmıştı. Bir müddet sonra Budist keşişler çay ekmeye başladılar. Tang Hanedanı zamanında dünyaca tanınan Chajing isimli kitabın müellifi Lu Yu dünyaya gözlerini açtı. Lu Yu, akıp giden zaman içerisinde "Çayın Tanrısı" lakabını aldı. Yine bu devirde Kore'ye ve Japonya'ya çay ihracatı başladı.