Günümüz dünyasında, 1912 Osmanlı genel seçimleri giderek genişleyen bir kitlenin büyük ilgisini çeken bir konu haline geldi. Toplum üzerindeki etkisi, tarihsel önemi veya mevcut bağlamdaki önemi nedeniyle 1912 Osmanlı genel seçimleri farklı alanlarda tartışma ve analiz konusu olmaya devam ediyor. Akademik alandan popüler alana kadar, 1912 Osmanlı genel seçimleri ilgi yaratmaya ve bunun çağdaş dünya üzerindeki etkileri ve sonuçlarına ilişkin düşünceleri teşvik etmeye devam ediyor. Bu makalede, 1912 Osmanlı genel seçimleri ile ilgili farklı yönleri inceleyeceğiz, sonuçlarını, zaman içindeki gelişimini ve mevcut bağlamdaki ilgisini analiz edeceğiz.
![]() | |||||||
| |||||||
| |||||||
|
1912 Osmanlı genel seçimleri, II. Meşrutiyet döneminin ikinci Meclis-i Mebûsan'ı padişahın birincisini 18 Ocak 1912'de feshetmesi ve yapılan seçimlerdir. Yoğun baskı altında yapıldığı için daha sonradan "sopalı seçim" olarak anılmıştır[1]
İstanbul Mebusu Mehmed Rifat Paşa'nın Paris'e büyükelçi olarak atanmasıyla boşalan koltuğu için 11 Aralık 1911'de ara seçim kararı alınmıştır. Seçimlere Hürriyet ve İtilaf Fırkası, Şehrah Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Tahir Hayreddin Bey’i, İttihat ve Terakki Fırkası ise Adalet Nazırı Mehmed Memduh Bey'i aday olarak göstermiştir. Hürriyet ve İtilaf 196 oy, İttihat ve Terakki ise 195 oy almıştır. Kuruluşundan 20 gün sonra katıldığı bir seçimde bir oy farkla seçimlerin kazanılması Hürriyet ve İtilaf cephesinde genel seçimler için bir özgüven kaynağı teşkil etmiştir. İttihat ve Terakki cephesi ise, muhalefetin girdiği ilk seçimlerde aldığı başarının kendi iktidarı için bir tehlike olduğunu görmüş, tek blok haline gelen muhaliflerin artan baskıları karşısında çözüm yolu aramaya başlamıştır. Trablusgarp Savaşı ve Yemen'de yaşanan isyan dalgası ile sıkışan İttihat ve Terakki yöneticileri iktidarın kaybedilme riskini göze almamak adına iktidarının devamını sağlayacak formül arayışlarına girmiştir. İttihat ve Terakki, rakibinin tam manasıyla teşkilatlanmasına olanak tanımadan ve halk karşısında imaj ve popülaritesinin daha fazla yükselmesine izin vermeden seçim takviminin öne alınması şeklinde bir strateji belirlemiştir. Bu, Hürriyet ve İtilaf cephesinden sert eleştirilere ve itirazlara sebep olmuştur. Meclisin açılıp kapatılmasıyla ilgili Kânûn-ı Esâsî'nin 35. Maddesi, Padişahın kontrolündeki Meclis-i Âyan'a tıpkı Birinci Meşrutiyet'te olduğu gibi yeniden, istediği zaman meclisi kapama yetkisini verecek şekilde değiştirilmiştir. Sonuçta 1912 Seçimleri’ne İttihat ve Terakki’nin yapmış olduğu değişiklik ve düzenlemelerle gidilmiştir.[2]
Bu anlamda bu seçim Türk Parlamento Tarihi'nin ilk erken genel seçimidir. Hem iktidar hem de muhalefet büyük bir sertlikte kampanya sürecini yürütmüşlerdir. Kolluk güçlerinin ile İttihat ve Terakki üyelerinin oy kullanmaya gelen seçmen kitleleri üzerinde baskı, yıldırma, caydırma ve hatta şiddete varan eylemleri olmuştur. Hürriyet ve İtilaf Edirne Mebus Adayı Rıza Tevfik’in dövülmesi olayıyla bu durum açığa çıkarmıştır. Bu bağlamda 1912 seçimleri, devrin muhalifleri tarafından "dayaklı" veya "sopalı" seçim olarak isimlendirilmiştir. İttihat ve Terakki'nin ezici bir çoğunlukla kazandığı 1912 Seçimleri, pek çok açıdan itiraz ve eleştirilerin odağı olmuştur. Seçimler adil, eşit ve güvenilir bir zemine oturmadığından Türk Parlamento Tarihi'nin ilk hileli seçimler olarak kabul edilmiştir. Sonuçta, 1912 Seçimleri sonrası Meclis-i Mebûsan'ında oluşan yeni tablo muhalefeti tam manasıyla sindirmiş, İttihat ve Terakki mecliste tam hakimiyet kurmuştur.[2]