Günümüz dünyasında, Adem-i merkeziyetçilik toplumun geniş bir kesimi için büyük önem ve ilgi uyandıran bir konu olmaya devam ediyor. Adem-i merkeziyetçilik, ortaya çıkışından günümüze kadar siyasetten ekonomiye, kültürden teknolojiye kadar günlük yaşamın çeşitli alanlarında önemli bir etki yarattı. Yıllar geçtikçe, Adem-i merkeziyetçilik tartışma ve yansıma konusu oldu, çelişkili görüşler yarattı ve tutkuları uyandırdı. Bu makalede, Adem-i merkeziyetçilik'in günümüzdeki etkisini ve geçerliliğini kapsamlı bir şekilde inceleyeceğiz, zaman içindeki gelişimini ve modern toplum üzerindeki etkisini inceleyeceğiz.
Ademimerkeziyetçilik[1], adem-i merkeziyetçilik ya da ademi merkeziyetçilik, devlet merkezinin gücünü azaltarak yerel yönetimlerin yetkilerinin artırılmasını savunan siyasi görüş. Özellikle planlama ve karar alma ile ilgili faaliyetlerin bir merkezden dağıtıldığı veya devredildiği süreçtir. Yetki, grup veya içindeki daha küçük gruplara verilir.[2] Ademimerkeziyet kelimesi, Arapça "merkezin yokluğu" anlamına gelir.[3] Liberal ideolojinin savunduğu görüşlerden biridir.[4]
"Merkezileşme" terimi, 1794 yılında Fransız Devrimi sonrası Fransız Direktoryumu liderliği yeni bir hükûmet yapısı oluşturduğunda Fransa'da kullanılmaya başladı. "Merkezileşme" kelimesinin kullanımı 1820'lerde başladı. "Centralization" terimi, yazılı İngilizcede 1800'lerde ortaya çıktı; "decentralization" terimi de o yıllarda ilk kez ortaya çıktı. 1800'lerin ortalarında Tocqueville, Fransız Devrimi'nin "merkezileşmeye karşı bir itişile başladığını... sonunda merkezileşmenin bir uzantısı haline geldiğini" yazacaktı. 1863 yılında emekli Fransız bürokratı Maurice Block, bir Fransız dergisi için "Decentralization" başlıklı bir makale yazdı; bu makale, hükûmetin ve bürokrasinin merkezileşmesinin dinamiklerini ve hükûmet işlevlerinin merkezileştirmeye karşı yapılan son Fransız çabalarını gözden geçiriyordu.[5][6][7][8]
19. ve 20. yüzyıllarda, özgürlük ve merkeziyet karşıtı siyasi aktivistler olan "anarşistler", "liberteryenler" ve hatta "merkeziyetçiler" olarak adlandıranlar tarafından özgürlük ve merkeziyet düşünceleri mantıklı sonuçlarına taşındı. Tocqueville, bir savunucusu olarak şunları yazdı: "Ademimerkeziyetçilik sadece idari bir değere sahip değil, aynı zamanda vatandaşların kamu işlerine ilgi gösterme fırsatlarını artırarak onlara özgürlüğü kullanma alışkanlığı kazandırır. Ve bu yerel, aktif, titiz özgürlüklerin birikmesinden, merkezi hükümetin taleplerine karşı en etkili karşı ağırlık doğar, hatta bu, kişisel olmayan, kolektif bir irade tarafından desteklenmiş olsa bile." Etkili bir anarşist teorisyen olan Pierre-Joseph Proudhon (1809–1865), şunları yazdı: "25 yıl boyunca geliştirilen tüm ekonomik fikirlerimi tarımsal-sanayi gelişmelerini kelimeleriyle özetleyebilirim. Tüm siyasi fikirlerim benzer bir formüle indirgenebilir: Siyasi federasyon veya merkeziyetçilik."[9][10][11][12]
Osmanlı Devleti'nde başlıca savunuculuğunu Prens Sabahattin ve onun liderliğini yaptığı Ahrar Fırkası yapmıştır. Prens Sabahattin'in görüşleri yerinden yönetim ve bireysel girişim ilkelerine dayanıyordu. Buna göre, merkezi hükûmetin yetkileri azaltılacak, buna karşılık imparatorluktaki çeşitli unsurların yönetime katılma yetkileri arttırılacak, liberal ekonomi uygulanacaktır.