Günümüz dünyasında Bağdat'ın ele geçirilmesi (1534) büyük ilgi ve tartışmalara yol açan bir konudur. Tarihsel önemi, toplum üzerindeki etkisi veya kişisel düzeydeki etkisi nedeniyle Bağdat'ın ele geçirilmesi (1534) gözden kaçmayan bir konudur. Yıllar geçtikçe çelişkili görüşlere yol açmış ve çok sayıda çalışma ve incelemeye konu olmuştur. Bu makalede, Bağdat'ın ele geçirilmesi (1534) ile ilgili farklı yönleri inceleyeceğiz, önemini, sonuçlarını ve etrafında var olan çeşitli bakış açılarını analiz edeceğiz. Popüler kültüre etkisinden akademik alandaki önemine kadar Bağdat'ın ele geçirilmesi (1534) şüphesiz günümüzde büyük önem taşıyan bir konu olarak duruyor.
Bağdat'ın ele geçirilmesi | |||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
Osmanlı-Safevî Savaşları (1532-1555) | |||||||||
![]() Süleyman'ın 1532-55 Osmanlı-Safevi savaşındaki fetihleri ona Basra Körfezi'ne erişim sağladı. | |||||||||
| |||||||||
Taraflar | |||||||||
![]() | Safevîler | ||||||||
Komutanlar ve liderler | |||||||||
I. Süleyman | I. Tahmasb |
Kanuni Sultan Süleyman tarafından Tahmasb I yönetimindeki Safevi hanedanından Bağdat'ın ele geçirilmesi, Osmanlı - Safevi Savaşları'nın bir parçasıydı. Şehir direniş göstermeden alındı, Safevi hükûmeti kaçtı ve şehri savunmasız bıraktı.[2] Bağdat'ın ele geçirilmesi, Dicle ve Fırat nehirleri üzerindeki hakimiyet ve uluslararası ve bölgesel ticaretindeki önemi göz önüne alındığında önemli bir başarıydı.[3] Osmanlılar 1535'e kadar orada kışladı, Sünni ve Şii dini türbelerinin yeniden inşasını ve tarımsal sulama projelerini denetledi. Süleyman, güçlü bir garnizon bırakarak Konstantinopolis'e döndü.[2] Sonraki birkaç on yıl içinde, Osmanlılar bölge üzerindeki kontrollerini sağlamlaştırdı. Bölge 1623'te Safeviler tarafından geri alındı[2]