Günümüz dünyasında Enaree yaşamın çeşitli alanlarında hayati bir rol oynamaktadır. Önemi topluma, ekonomiye, politikaya, kültüre ve insanların günlük yaşamlarına yansıyor. Enaree, farklı zaman ve bağlamlarda çalışma ve ilgi konusu olmuştur ve bu da zamanla alaka düzeyini göstermektedir. Bu makalede, Enaree'in toplumun farklı yönleri üzerindeki etkisini ve etkilerinin yanı sıra tarih boyunca geçirdiği evrimi de inceleyeceğiz. Ek olarak, Enaree'in günümüzde nasıl bir tartışma ve yansıma konusu olmaya devam ettiğini ve anlamının zaman içinde nasıl değiştiğini analiz edeceğiz.
Enaree ya da Enarei (Grekçe: ἐναρής), kadınsı veya androginos olarak tanımlanan bir İskit şamanıydı. İskit şamanizmi, entojen kullanımı yoluyla dini coşku içeriyordu; tapınakları yoktu ve doğanın güçlerine tapıyorlardı.
Herodot'a göre, Aşkelon'daki Afrodit tapınağını yağmalayan İskitler ve onlardan sonraki tüm torunları, tanrıça tarafından "kadınsı" hastalığına yakalanmışlardır ve bu nedenle İskitler, bunun bir sonucu olarak kendilerinin ve ayrıca İskit topraklarını ziyaret edenler, aralarında İskitlerin Enarees dediği kişilerin durumunu görürler.[1] Herodot, koruyucu tanrıçaları Argimpasa'yı Interpretatio graeca aracılığıyla Afrodit Uranya ile ilişkilendirir.
Herodot ayrıca bazı dini uygulamalarından da söz eder:
Göstereceğim gibi, birçok söğüt asasıyla tanrılar yapan İskitler arasında pek çok tanrı vardır. Yere koydukları ve çözdükleri büyük asa demetlerini getirirler ve çubukları tek tek yere koyarken kehanetlerini söylerler; ve hala konuşurken, çubukları bir kez daha toplayıp tekrar bir araya getirirler. Bu tür bir kehanet, aralarında kalıtsaldır. Hermafrodit olan Enarees, Afrodit'in onlara ıhlamur ağacı kabuğu aracılığıyla uyguladıkları kehanet sanatını verdiğini söylerler. Bu kabuğu üç parçaya bölerler ve parmaklarında örüp örgülerini çözerken kehanette bulunurlar.[2]
On Airs, Waters, Places adlı çalışmasında Enare'lerden bahseden Hipokrat, İskit sakinlerinin kadınlıklarının sebebinin ilahi olduğuna inanmalarına rağmen, iktidarsızlıklarının sebebinin sürekli ata binmenin bir sonucu olduğuna inandığını ve bu nedenle kadınsı roller benimsemiş olduklarını teorize etti.