Günümüz dünyasında, Gülay Diri çok çeşitli insanlar için büyük önem taşıyan ve ilgi duyulan bir konu haline geldi. Toplum üzerindeki etkisi, tarihsel önemi, bilimsel alandaki önemi veya popüler kültür üzerindeki etkisi nedeniyle Gülay Diri dünya çapında milyonlarca kişinin dikkatini çekti. Bu makale, Gülay Diri ile ilgili tüm yönleri kapsamlı bir şekilde keşfetmeyi, farklı alanlardaki etkisini analiz etmeyi ve bu büyüleyici konuya ilişkin kapsamlı ve derinlemesine bir vizyon sunmayı amaçlamaktadır. Bu makale, kökeninden güncel önemine kadar Gülay Diri hakkında eksiksiz ve ayrıntılı bir bakış açısı sağlamayı ve okuyuculara bu fenomen hakkında daha geniş ve daha zengin bir anlayış sunmayı amaçlamaktadır.
Gülay Diri | |
---|---|
Doğum | 1968 (56-57 yaşında) İbradı, Antalya |
Milliyet | Türk |
Meslek | Geleneksel Müzik ve Delbek İcracısı |
Ödüller | 2024 Yaşayan İnsan Hazinesi Ödülü |
Gülay Diri (d. 1968, İbradı, Antalya), nazar boncuğu yapımcısı.
Teke Yöresi kadın müziğinin en önemli temsilcilerindendir. Yöresinin özellikle ağırlıklı olarak kırık hava formunda olan türküleri ile ağıtlarını, ninnilerini icrada ustalaşmış, türkülerini delbek ile eşlik ederek seslendirmiştir. 2024'te geleneksel müzik ve delbek icracılığı alanında Türkiye'nin Yaşayan İnsan Hazineleri listesine girmiş bir kültürel miras taşıyıcısıdır.
1968 yılında Antalya'nın İbradı ilçesinde Aşağı Eynif Ovası mevkiindeki Tepsili Bucak‘ta bir örende doğdu. Hem anneannesi, hem bababanesi türkü yakıcıdır.[1] Çobanlıkla uğraşan anne ve babası Çukurviranlıdır. Babası bölgede Deli Şakir ve Koyuncu Şakir lakaplarıyla bilinir.[1] Gülay Diri, 12 çocuklu ailesinin en büyük çocuğu olarak doğdu. Babası onu türkü söyleyerek kendisini her şeyden koruyacağına inandırdı.[2]
Diri, ilkokul eğitimini tamamamladıktan sonra yirmi yaşına kadar koyun çobanlığı yaptı. Teke yöresinde başparmağın ya da işaret parmağının gırtlağa bastırılması suretiyle çıkarılan seslerden oluşan ve "boğaz havaları" denilen kadınlara ve genç kızlara özgü ezgileri seslendirmede ustalaştı. Bu teknik, dağlık arazide hayvan güderken haberleşmede, sevda amaçlı anlaşmada, atışmada, müzik ihtiyacı gidermede kullanılır; eğlence, danışma, kınama, yarışma, yerme gibi işlevleri vardır.[3] Diri, babasıyla çobanlık yaptığı çocukluk döneminde boğaz çalma ezgileriyle, sürüdeki hayvanlarla iletişim kurdu.[4]
Manavgat’tan Konya’ya göçen Yörüklerden boğaz havalarını öğrendi; böylece çocuk yaşlarında yöresinin müziklerini seslendirmeye başladı.[2] Yanında taşıdığı radyodan da birçok türküyü ezberledi. Anneanne, babaanne ve halasından doğaçlama olarak ninni mani ve türkü söyleme becerisini aldı ve def çalmayı becerisini alıp yaşattı [1]
Yirmi yaşına kadar babası ile çobanlık yaptıktan sonra evlenip İstanbul'a taşındı ve iki kız çocuğu oldu.[1] Yıllarca her türlü eğlence ve toplantılarda türküler söyledi ve zamanla yöresine ait türkülerden oluşan geniş bir repertuara sahip oldu. Pek çok konser, festival, çalıştay ve sempozyumlara katıldı. Televizyon ve radyo programları aracılığı ile geniş topluluklarca tanındı.[5] Üç müzik albümü çıkardı.[6] İstanbul'dan sonra yeniden İbradı'ya döndü.
2024 yılında UNESCO Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi kapsamında UNESCO Bilim Kurulu tarafından verilen Yaşayan İnsan Hazinesi unvanına layık görüldü.