Bu yazıda Nihat Behram'in heyecan verici dünyasını keşfedeceğiz. Nihat Behram, ortaya çıkışından bugünkü etkisine kadar sürekli ilgi uyandırmış ve çeşitli alanlarda tartışma ve tartışma konusu haline gelmiştir. Bu sayfalarda, modern toplumdaki öneminden popüler kültür üzerindeki etkisine kadar Nihat Behram ile ilgili farklı yönleri analiz edeceğiz. Ayrıca Nihat Behram'in zaman içinde nasıl geliştiğini ve günümüzde trendleri nasıl belirlemeye devam ettiğini inceleyeceğiz. Nihat Behram'in tüm ayrıntılarıyla heyecan verici bir yolculuğa çıkmaya ve bu temanın sunduğu her şeyi keşfetmeye hazır olun.
Nihat Behram | |
---|---|
Doğum | Mustafa Nihat Behramoğlu 18 Kasım 1946 Kars, Türkiye |
Meslek | Şair, yazar, gazeteci |
Milliyet | Türk |
Nihat Behram (d. 18 Kasım 1946, Kars), Türk şair, yazar ve gazeteci.
1960'lardaki ilk gençlik yıllarından itibaren şiir, roman, anı, çocuk edebiyatı, gazetecilik gibi tür ve alanlarda eserler verdi. Hapis, 17 yıl boyunca sürgün hayatı yaşama gibi zorluklar yaşadı. Belgesel-anlatı türündeki Dar Ağacında Üç Fidan adlı eseri en bilinen eserlerindendir.
1946 yılında Kars'ta doğdu. Asıl adı Mustafa Nihat Behramoğlu'dur. Babası, yüksek ziraat mühendisi Haydar Bey, annesi İsmet Hanım'dır. Dört çocuklun ailenin en küçük çocuğu idi. Dört yaş büyük ağabeyi, şair Ataol Behramoğlu'dur.
Çocukluk yılları Orta Anadolu'da geçti. Babasının görevi nedeniyle ilk ve orta öğrenimini çeşitli illerde yaptık; babasının İstanbul'a tayini üzerine 1964-1965 döneminde öğrenimine İstanbul Haydarpaşa Lisesinde devam etti. Lise son sınıfta iken Türkiye İşçi Partisi'ne üye oldu. "Nazım Hikmet şiirleri okuduğu, Türkiye İşçi Partisi ve sosyalizm propagandası yaptığı" gerekçesiyle okuldan atıldı. İki yıl hiçbir okula kaydını yaptıramadıktan sonra nihayet Pendik Lisesi'nden kaydoldu ve bu okuldan mezun oldu.
Yükseköğrenimine İstanbul'da Gazetecilik Yüksekokulu'nda başladı.[1][2] Öğrencilik yıllarında İkinci Yeni akımı etkisinde şiirler yazdı; ilk şiiri "Manastır Kuşçusu” 1967'de Soyut dergisinde yayımlandı.
Ağabeyi Ataol Behramoğlu ile şair İsmet Özel'in birlikte çıkardığı Halkın Dostları dergisinde Nisan 1971 tarihli 13. sayıdan itibaren yazı işleri sorumlusu oldu. Derginin merkezini İstanbul'a taşıdı. 12 Mart Muhtırası'ndan sonra dergi yasaklanıp kapatıldı; Nihat Behram tutuklandı; birkaç ay sonra serbest kaldı.[2]
1972'de ilk şiir kitabı Hayatımız Üstüne Şiirler yayımlandı. Kitap, içindeki Üç Dağa Ağıt şiiri nedeniyle yasaklandı ve toplatıldı. Nihat Behram tutuklandı, halkı suç işlemeye tahrik suçundan sorgulandı ve iki yıla yakın Davutpaşa Askeri Cezaevinde hapis yattı.[3] 1974 seçimlerinden sonra çıkan genel af yasası ile serbest kaldı.
Yarıda bırakmak zorunda kaldığı üniversite eğitimini cezaevinden çıktıktan sonra İstanbul Üniversitesi Gazetecilik Enstitüsü'nde tamamladı.[4] Bu dönemde kurulan Türkiye Yazarlar Sendikası'nın kurucu üyeleri arasında yer ladı.
1975'te ağabeyi Ataol Behramoğlu ile birlikte Militan dergisini çıkardı.[5] Ağabeyi ile aralarında anlaşmazlıklar çıkması üzerine dergiden ayrıldı.[3] Bir süre Vatan gazetesinde röportaj yazarı olarak çalıştı, çeşitli Anadolu kentlerinde muhabirlik yaptı. Vatan gazetesinde yayımlanan yazılarının çoğu dava konusu oldu.
6 Mayıs 1972'de idam edilen Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ın yaşamlarını ve mücadelelerini anlatan 18 bölümlük bir yazı dizisini 1976'da Dar Ağacında Üç Fidan başlığıyla Vatan'da yayımladı. Çok ilgi gören yazı dizisini, "belgesel anlatı" türünde bir eser olarak Darağacında Üç Fidan (1976) adıyla kitaplaştırıldı.[6] Bu yazı dizisi ve şiirleri öne sürülerek sivil mahkemelerde ve sıkıyönetim mahkemelerinde hakkında birçok dava açıldı.[7] Davalar 1996'ya kadar sürdü, kitap üzerindeki yasak 22 yıl devam etti.[3]
Gazeteciliğin yanı sıra şiir yazmayı sürdüren Nihat Behram, Fırtınayla Borayla Denenmiş Arkadaşlıklar (1974) ve Dövüşe Dövüşe Yürünecek (1976) adlı şiir kitaplarının ardından 1978'de Hayatı Tutuşturan Acılar (1978) adlı kitabının çıkardı. Hayatı Tutuşturan Acılar kitabı, içindeki Dersim’i Unutma adlı şiiri nedeniyle toplatılıp yasaklandı.[3]
1977-1980 yıllarında Yılmaz Güney’le beraber Güney dergisini çıkardı. Dergi, 1980 Darbesi'nden sonra sıkıyönetim idaresi tarafından kapatıldı.
Nihat Behram, 1980 Darbesi öncesinde ülkeden ayrılıp İsviçre'ye gitti. Zürih’te Güney Film adlı bir yapım şirketi kurdu ve Yol filminin çekilebilmesi için o dönem cezaevinde olan Yılmaz Güney’i yurt dışına çıkarmanın yollarını aradı. Bir buçuk yıl kadar sonra Yılmaz Güney’in yurtdışına kaçmasından sonra birlikte Fransa’ya giderek orada yerleştiler.[3]
Nihat Behram, 1985'te o yıl ilk kez verilen "Heinrich Böll Bursu” ile davet alarak Almanya’ya gitti. “Avrupa Çevirmenler Birliği” adlı kültür merkezinde kalan Behram, ilk romanı olan Gurbet'i bu dönemde yazdı.[2] "Yurda dön” çağrısına uymadığı gerekçesiyle 17 Haziran 1986'da Bakanlar Kurulu kararıyla Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlığından çıkarıldı.
1990'da Kuveyt'in işgali üzerine çeşitli anti-emperyalist ve barış gösterilerinde yaptığı konuşmalar nedeniyle Almanya'yı terk etmesi istenice Fransa'ya, orada karşılaştığı baskı üzerine eşinin memleketi olan İsviçre'ye geçti. O tarihten itibaren İsviçre'de yaşadı ve 1994'te İsviçre vatandaşı oldu.[2]
1991'de Türk Ceza Kanunu'nun 142. maddesi yürürlükten kaldırılınca hakkındaki dosyalar kapatıldı; kitapları yeniden basılabildi. Kendisi 1996 yılında Türkiye'ye döndü.[8][9]
1967 - 2017 arasında yayımladığı 22 şiir kitabını "Ateşi Solumak" başlığıyla tek ciltte topladı.
"Bütün sanat yaşamını toplumcu gerçekçi ilkeye bağlı olarak sürdürmüş olması’" nedeniyle 2020 Enver Gökçe Toplumcu Gerçekçi Şiir Ödülü'ne değer görüldü.[10]