Bu yazımızda Yoğunluk fonksiyonel teorisi'in büyüleyici dünyasını keşfedeceğiz. Kökeninden bugünkü sonuçlarına kadar, bu konunun/konunun/kişinin/tarihin derin ve ayrıntılı bir analizine gireceğiz. Farklı bağlamlardaki ilgisini, toplum üzerindeki etkisini ve tarihteki rolünü keşfedeceğiz. Kapsamlı araştırma yoluyla Yoğunluk fonksiyonel teorisi'in tüm yönlerini inceleyeceğiz ve okuyucuyu anlayışını derinleştirmeye davet edecek verileri ve düşünceleri sunacağız. Tam ve zenginleştirici bir vizyon sunma niyetiyle, bu konunun/konunun/kişinin/tarihin anlaşılmasını zenginleştirmek amacıyla Yoğunluk fonksiyonel teorisi'e farklı yaklaşım ve perspektiflerden yaklaşacağız.
Yoğunluk fonksiyonları teorisi ya da yoğunluk fonksiyoneli teorisi, 1927'de Thomas ve Fermi'nin birbirlerinden bağımsız olarak geliştirdikleri bir teoridir. Bu bilim insanlarının çalışmalarını temel alan Hohenberg ve Kohn teoremleri ve onun devamı olan Kohn–Sham teoremleri, yoğunluk fonksiyonu teorisinin temelini oluşturdu. Yoğunluk fonksiyoneli teorisi, hesapsal kuantum mekanik modelleme metodudur. Bu metot, fizik, kimya ve malzeme bilimlerinde, özel bir atomun, molekülün veya yoğunlaştırılmış fazın elektronik yapıyısını incelemede kullanılır.[1] Bu teoride, çok elektronlu sistemlerin özellikleri, fonksiyonellerle tanımlanır.[2]
Bu yaklaşımda, çekirdeğin hareketi, elektronların hareketine kıyaslandığında son derece yavaş olduğundan, ihmal edilir. Elektronlar, sabit bir çekirdeğin etrafında hareket ediyormuş gibi kabul edilir. Yoğunluk fonksiyonları teorisine, "Değiş-tokuş" ve "Etkileşim" fonksiyonelleri ilave edilerek geliştirilmiştir.