Ziyaret Tepe Höyüğü zamanla pek çok kişinin ilgisini çeken bir konudur. İlgisi, popüler kültürden politika ve ekonomiye kadar günlük yaşamın farklı yönlerinde kendini göstermektedir. Bunun sonuçlarını araştırdıkça, merakımızı uyandıran ve bizi insan doğası üzerine düşünmeye davet eden bir olasılıklar evreni keşfederiz. Bu makalede, Ziyaret Tepe Höyüğü'in derinliklerine inerek onun kökenlerini, etkisini ve tarih boyunca geçirdiği evrimi araştıracağız. Ayrıntılı bir analiz yoluyla bu olguyu ve modern dünya üzerindeki etkisini daha iyi anlamaya çalışacağız.
Diğer adı | Tušḫan |
---|---|
Konum | Bismil, Diyarbakır![]() |
Koordinatlar | 37°47′37″N 40°47′35″E / 37.7936°K 40.793°D |
Tür | Höyük |
Arkeolojik Höyük | |
Adı: | Ziyaret Tepe Höyüğü |
il: | Diyarbakır |
İlçe: | Bismil |
Köy: | Tepe |
Türü: | Höyük |
Tahribat: | |
Tescil durumu: | Tescilli[1] |
Tescil No ve derece: | 1184 |
Tescil tarihi: | 14.11.1992 |
Araştırma yöntemi | Kazı |
Ziyaret Tepe Höyüğü, Diyarbakır ilinin Bismil ilçesi güneydoğusunda, Dicle ve Batman Çayı'nın birleşme noktasının 20 km. batısında, Dicle'nin güney kıyısında yer alan bir höyüktür. Bölgedeki büyük höyüklerden biri olup, ovadan 22 metre yükseklikte 3 hektarlık bir alandır. Geç Asur döneminin en önemli yerleşim yerlerinden biri olan Ziyaret Tepe'nin bu dönemdeki adı Tušḫan veya Tuşhan'dır.[2] Kuzey taraftaki höyüğün (akropol) üç tarafında uzanan "aşağı şehir" ise 29 hektarlık bir alana yayılmıştır. Diyarbakır Arkeoloji Müzesi tarafından Tepe Höyüğü adıyla tescil edilmiştir.[1]
Orta Demir Çağı'nda, ikinci kademe bir eyalet başkenti, Yeni Asur hükümdarı II. Aşurnasirpal tarafından inşa edilmiş/yeniden inşa edilmiştir. Metinlerinden birinde şöyle yazmaktadır:
"... Nirbu topraklarından ilerleyerek Tuša şehrine yaklaştım. Tuša'yı yenilemek üzere ele aldım. Eski surlarını temizledim, alanını belirledim, temel çukuruna ulaştım ve tepeden tırnağa yeni bir suru görkemli bir şekilde inşa ettim ve tamamladım. İçeride kraliyet ikametgahım için bir saray buldum. Kapılar yaptım ve bunları girişlerine astım. Bu sarayı tepeden tırnağa inşa ettim ve tamamladım. Beyaz kireçtaşından kendimin bir heykelini yaptım ve üzerine Nairi topraklarında gerçekleştirmekte olduğum olağanüstü güç ve kahramanlık işlerinin övgüsünü yazdım. Bunu Tuša şehrine diktim. Anıtsal yazıtımı yazdırdım ve suruna yerleştirdim. Açlık ve kıtlık nedeniyle başka topraklara, Subru topraklarına gitmiş olan zayıflamış Asurluları geri getirdim. Onları Tuša şehrine yerleştirdim. ..."[3]
İlk kez 1980 yılında Kessler tarafından saptanan höyük, 1989 yılında Guillermo Algaze ve ekibi tarafından ODTÜ, TAÇDAM'ın[not 1] "Ilısu ve Kargamış Baraj Gölleri Altında Kalacak Arkeolojik Kültür Varlıklarını Kurtarma Projesi" kapsamında araştırılmıştır. Daha sonra Guillermo Algaze'nin de katıldığı, başkanlığını Timothy Matney'in yaptığı ekip, hem höyükte hem de aşağı şehirde geniş çaplı yüzey araştırmaları yapmıştır. 1989 yılında ise dört farklı alanda manyetik tarama yapılmıştır. Kazılara 2001 yılında Timothy Matney başkanlığında başlanmıştır.[4]
Yerleşimde, höyük, aşağı şehir ve yamaçlar genelinde ortaya çıkarılan tabakalanma eskiden yeniye şu şekildedir;
Ziyaret Tepe'de en yoğun yerleşmenin Orta ve Geç Asur Çağı yerleşimi olduğu, höyük (akropol) ve aşağı şehre yayılan bu yerleşimde bir garnizonun yer aldığı bildirilmektedir. Höyük, Demir Çağı'ndan sonra iskan edilmemiştir. Kuzey ve batı yamaçlarda Orta Tunç Çağı'na ait çok sayıda buluntu ele geçmiştir. Ayrıca Geç Neolitik Çağ / Kalkolitik Çağ malzemesi de bulunmaktadır. Güney yamaç ise sözü edilen bu erken çağlara tarihlenen buluntu vermemektedir. Aşağı şehir ise Geç Neolitik – Erken Kalkolitik buluntu göstermez. Bununla birlikte MÖ 3. binyılda Geç Asur Dönemi'ne kadar kesintisiz bir yerleşim vardır.[4]
Höyüğün doğu yamacında, kerpiç bir platform üzerine 450 metrekarelik alanda inşa edilmiş bir yapı kalıntısı ortaya çıkarılmıştır. Geç Asur Dönemi'ne tarihlendirilen bir kamu binasıdır.[4]
Orta Asur Dönemi yapısı olduğu anlaşılan oldukça büyük bir konut ayrıca ilginçtir. Parke döşeli bir sokaktan girilen konutun duvarları kırmızı kil kerpiçten 1,5 metre kalınlıkta inşa edilmiştir. Girişteki oda ya da avlu 5,5 metre derinlik ve en az 22 metre genişliktedir. Buradan geniş, parke döşeli bir avluya geçilmektedir. 12 x 13,5 metre boyutlarındaki bu avlu zeminini kaplayan mozaiklerin büyük bölümü iyi korunmuş durumdadır.[4]
Orta Asur İmparatorluğu'nun Geç Tunç Çağı boyunca Yukarı Dicle yönünde genişlemesiyle Ziyaret Tepe'de iskan, ilk kez aşağı şehrin büyük bir bölümüne yayılarak neredeyse 32 hektarlık alana ulaşmış ve küçük de olsa bir kent haline gelmiştir. Bununla birlikte Erken Demir Çağı'nda yerleşim daralmıştır. Aşağı şehir muhtemelen terk edilmiştir. Bölgede Geç Demir Çağı'na karşılık gelen Geç Asur Dönemi'nde ise yeniden bir "hızlı kentleşme" görülür. Geç Asur seramikleri MÖ 9. yüzyılda höyük ve tüm aşağı şehir surlarının içinde yayılmış durumdadır. Bu durum, MÖ 7. yüzyıl sonlarında Geç Asur İmparatorluğu'nun çöküşünde ya da hemen sonra son bulmuş görünmektedir.[4]
Kazı başkanı Ziyaret Tepe'nin, Asur İmparatorluğu'nun Orta Asur (Geç Tunç Çağı) ve Geç Asur (Geç Demir Çağı) dönemlerinde (MÖ 1.300 - 600[5]), Dicle kıyısındaki üç büyük sınır kentinden biri olduğunu belirtmektedir. Bu bağlamda Asur kayıtlarında geçen Dicle bölgesinin merkezi garnizonlarından olan Tuşhan'ın Ziyaret Tepe olduğu düşünülmektedir. Geç Asur Dönemi'nde eyalet başkenti olan Tuşhan, bazı kaynaklarda Tushu ya da Tusha olarak geçmektedir. Geç Asur Dönemi tabletlerinden Tuşhan Eyaletinin, MÖ 9.-7. yüzyıllarda imparatorluğun en önemli kuzey eyaleti olduğu anlaşılmaktadır.[4][5] Öte yandan Ziyaret Tepe kazılarında ele geçen 21 adet çivi yazılı kil tabletin bu durumu gösterdiği ileri sürülmektedir. Mari kayıtlarında kentin adı, hem ülke anlamına gelen "kur", hem de kent anlamında "uru" tanımlayıcılarıyla yazılmıştır. Ziyaret Tepe'de bulunan ve MÖ 620-610 yıllarına tarihlenen kil tabletler, kentin düzeni ve işleyişi ile ilgili konulardadır. Tabletlerden, Tuşhan'ın bir vergi toplama ve tahıl silosu işlevi gördüğü anlaşılmaktadır.[6]
Bununla birlikte Tuşhan'ın esasen Ziyaret Tepe değil Üçtepe Höyük olduğu yönünde görüşler de vardır.[7]