Bahreyn'deki Yahudilerin tarihi son zamanlarda pek çok kişinin dikkatini çeken bir konu. Önemi ve geçerliliği, farklı alanlardaki birçok tartışmanın ve tartışmanın odağı haline gelmiştir. Akademik alandan profesyonel alana kadar Bahreyn'deki Yahudilerin tarihi, günümüz toplumundaki etkileri ve yankıları nedeniyle giderek artan bir ilgi yaratmaktadır. Daha fazla kişi Bahreyn'deki Yahudilerin tarihi'i keşfetmeye ve anlamaya başladıkça, bu konudaki mevcut bilgileri zenginleştiren yeni bakış açıları ve yaklaşımlar ortaya çıkıyor. Bu makalede, Bahreyn'deki Yahudilerin tarihi ile ilgili temel hususları derinlemesine inceleyeceğiz, evrimini, zorluklarını ve gelecekteki olası gelişmelerini analiz edeceğiz.
] | |
Önemli nüfusa sahip bölgeler | |
---|---|
![]() | 36 |
Diller | |
Din | |
Bahreyn Yahudileri dünyanın en küçük Yahudi cemaatlerinden biridir. Bir zamanlar nüfusu 1500'e kadar ulaşan cemaatte[1] bugün geriye elliden az üye, bir sinagog ve bir de küçük mezarlık kalmıştır.[2]
Talmud kaynaklarında bugün Bahreyn'in olduğu topraklarda Yahudilerin varlığından bahseder; bunun yanı sıra Muhammed zamanında Hacer'de Yahudilerin varlığıyla ilgili Arap metinleri de bulunur.
Tudela'lı Benjamin 12. yüzyılda 500 Yahudinin Kays'ta 5000 Yahudinin de el-Katifa'da yaşadığını anlatır. Ayrıca bu Yahudilerin inci endüstrisinin de erbabları olduğunu belirtir.
Bahreyn'li Yahudi yazar Nancy Khedouri From Our Beginning to Present Day (Başlangıcımızdan Bugüne) isimli kitabında Bahreyn Yahudi cemaatiyle ilgili bilgiler sunar. Khedouri'ye göre Bahreyn'deki bugünkü Yahudi cemaatinin varlığı 1880'lerde Iraklı tüccar bir aile olan Yadgar ailesinin bu bölgeye taşınmasıyla başlamıştır. Gerek Şura Konseyi üyesi İbrahim Davut Nonoo gibi gerekse Khedouri'nin masa örtüsü ve kumaş ithalatında önde gelen ailesi gibi buradaki Yahudiler 700.000 kişilik ada krallığının toplumuna entegre olmuşlardır. Yazara göre ülkedeki Yahudi nüfusu bir ara 1500'e kadar çıkmıştır. Khedouri, "Çoğu Yahudi erkeğinin tüccar, çoğu kadının ise öğretmen veya hemşire olduğunu; ve başlangıçtan beri yerli halkla güçlü arkadaşlık bağları geliştirdiklerini" belirtir.
Khedouri, Gulf News gazetesinde kitabının "Bahreyn'de yıllar boyunca dini hoşgörünün olduğunu, bu güzel Krallık'ta yaşamanın bir ayrıcalık olduğunu ve Krallığın her vatandaşa barış ve güvenlik sunduğunu" belirttiğini açıkladı. Bahrain Tribune gazetesine ise "Halkların barış içinde birlikte yaşamasının Kral Hamad bin Isa Al-Khalifa'nın da destekçisi olduğu din hoşgörüden kaynaklandığını" söylemiştir.
Yahudi araştırmacı Ariel Scheib'e göre Bahreyn'deki Yahudilerin varlığı Talmud dönemine dayanır. Scheib ayrıca Arap metinlerinde Bahreyn'in zamanındaki başkenti Hacer'de Yahudilerin yaşadığını belirttiğini ve Muhammed'in orduları bölgeyi işgal etmesine rağmen Yahudilerin İslam'a geçmeyi reddettiklerini açıklar.[1]
Çeşitli kaynaklara göre Bahreyn Yahudilerinin nüfusu 36 ila 50 arasındadır[3] Körfez bölgesinde sinagogu olan tek Arap ülkesidir. Ülkenin Yahudileri liberal orta sınıftandır, Ebrahim Daoud Nonoo ve Houda Ezra Nonoo gibi politikada aktif üyeleri vardır.[4]
İsrail Devleti kurulmadan önce Bahreyn'de 600 Yahudi yaşıyordu fakat 1948 ve 1967'de patlak veren antisemitik ayaklanmalar yüzünden birçok Yahudi ülkeden kaçtı. Bugün Bahreyn Yahudileri'nin İsrail'i ziyaret etmelerine izin verilmemektedir. Bahreyn'in 2004'te ABD ile yaptığı serbest ticaret anlaşması gereği Bahreyn İsrail'e yaptığı ticari boykotu kaldırmıştır.
Bahreyn'deki modern zamanların Yahudi cemaatinin kökenini Bağdatdan gelen Yahudi aileler oluşturur. Cemaatin 600 kişilik nüfusu İsrail'in kuruluşu ve Altı Gün Savaşı'yla azalmıştır. 1948'deki antisemitik ayaklanmalar için Houda Nonoo The Independent gazetesine şu demeci verdi: "Bahreynlilerin sorumlu olduğunu düşünmüyorum. Bunlar yurtdışından gelen insanlardı. Çoğu Bahreynli evini Yahudilere açıp onları korudu." İngiltere ile Bahreyn'in ticaret ilişkilerinden sorumlu eski politikacısı Sir Charles Belgrave'ın görüşleri de Nonoo'yu destekleyici şekildedir.[5]
Bu zamanda Yahudilere karşı fiziksel saldırı veya taciz ya da sinagog, okul, mezarlık gibi Yahudi enstitülerine karşı bir vandalizm görülmemektedir. Hükûmet, Yahudilere din özgürlüğü veren bir yasa geçirmemesine rağmen bu yasanın eksikliği Yahudilerce hissedilmemektedir. Hükûmet eğitimde tarafsızlık veya hoşgörü ile ilgili özel bir çaba sarfetmemektedir. Arada bir İsrail - Filistin sorunundan kaynaklanan bazı antisemitik politik yazılar ve karikatürler gözükebilmektedir. Hükûmet Yahudiler'in ibadetleri konusunda araya girmemektedir.[6]