Günümüz dünyasında, Sesbilim geniş bir insan kitlesi için büyük önem taşıyan ve ilgi duyulan bir konu haline geldi. Alanında uzmanlardan konuyla ilgili bilgi arayanlara kadar Sesbilim dünya çapında pek çok kişinin dikkatini çekti. Pek çok yönü ve günlük yaşamın farklı yönleri üzerindeki etkisiyle Sesbilim, tartışma ve düşünmenin odak noktası haline geldi. Bu makalede, Sesbilim'i ve sonuçlarını yakından inceleyerek bu büyüleyici konu hakkında ayrıntılı analizler ve farklı bakış açıları sunacağız.
Dilbilim |
---|
üzerine bir serinin parçası |
Sesbilim veya fonoloji, konuşma seslerini (fonemleri) inceleyen bir bilim dalıdır. Sesbilim dil içindeki seslerin işlevlerini inceler. Konuşma seslerinin eklemlenmesi (articulatory), nakli (transport), alınması (receival) ile ilgili bir bilim dalıdır. Fonetiğin bu üç çalışma alanına karşılık gelen üç branşı vardır: boğumlama (articulatory), akustik ve işitim fonetiği (auditory phonetics). Fonolojiye zıt olarak, fonetik konuşma seslerinin fiziki yönüyle ilgilenir. Konuşma seslerinin tam bir transkripsiyonunu vermek için, birkaç özel alfabe vardır. Bu alfabelerden en çok kullanılanı bu metinde bulacağınız alfabe olan IPA'dır.
Ses bilgisinin alanı olan fonoloji modern dilbiliminin alt alanıdır ve hangi şartlar altında hangi sesler ile kelimelerin birbirinden ayrılabileceğini araştırır. Dil bilgisel (işletimsel) ses değişmeleri de fonolojinin konularından biridir.[1] Bir kelime veya sesin ilk hecesini belirlemeye çalışır. Böyle sesler farklı fonemlerin temsilcisidir. Bu fonemler de bir dildeki anlam ayırt eden en küçük birimlerdir.
Fonoloji; fonemlerin farklı sistemlerini, -bir dildeki anlam ayırt eden en küçük birimleri- kapsar. (Bir dildeki anlam taşıyan en küçük birimlere morfem denir ve morfolojinin araştırma alanına girer.) Fonetik, fonolojik bağlamdan bağımsız olarak seslerin detaylı tanımıyla ilgilenirken; fonoloji, her bir dildeki sesbirimlerle uğraşır.
Sesbilim, dilin seslerini, dilsel iletişim dizgesindeki işlevleri açısından inceleyen bilim dalıdır. Sesbirim ve bürünbilim gibi soyut birimlerin incelenmesi üzerine kuruludur. Ferdinand de Saussure, J. Baudouin de Courtenay gibi araştırmacılardan esinlenen Prag Dilbilim Çevresi'nde oluşmuştur.
Sesbilimde, ses bilgisi gibi, kendi içinde birçok alana ayrılır. Bu alanları aşağıdaki biçimde gösterebiliriz:
Bu bilimin inceleme alanı oldukça geniştir. Sadece bir dilin sesbilimsel dizgesini değil, bütün dillerin sesbilimsel dizgelerini ve bunların işleyiş kurallarını incelemeyi amaç edinir.
Bir ya da birçok dilin sesbilimsel dizgelerini birbiriyle karşılaştırarak bunlar arasındaki farklılıkları ve benzerlikleri ortaya koymayı amaçlar. Bu bilimin elde etmiş olduğu bulgular çeşitli amaçlar için uygulanabilir.
Kısaca tanımlamak gerekirse, bir dilin sesbilimsel dizgesindeki evrimi göz önünde bulundurmadan, sadece bu dilin belli bir döneminde yer alan sesbilimsel dizgesini bir bütün olarak alır.
Eş süremli sesbilimin aksine, sesbilimsel dizgelerin evrimini, bir dil durumundan öbürüne geçişte ortaya çıkan değişimleri ortaya çıkarmaya çalışır.
Fonolojinin bir başka önemli alanı ise ayırt edici özelliklerle ilgilenir. Bu bağlamda örneğin “sessiz” veya “seslendirici” gibi “üst sınıf özellikleri”nden bahsetmek mümkündür. Anılan bu özellikler yine “laryngal” özelliklerden ayrı tutulur (örneğin seslilik veya nefes vurgusu gibi); bunun yanı sıra seslendirmenin biçimine göre özellikler taşıyabilir (örneğin “burun sesi”); ya da seslendirmenin yerine göre özellikler belirlenebilir (örneğin dudaklı, gırtlaktan seslendirme vs.) Bu anlamda sesler farklı özelliklerin birer “matrix”i olarak da betimlenebilmektedir.
Fonolojinin diğer araştırma alanı ise, Türkçe ve Fincede var olan ünlü uyumu gibi ses ile ilgili olan olguları açıklamaya çalışan fonolojik kuralların nasıl oluştuğudur. Sesbilimsel süreçler şu şekilde açıklanabilir:
Ses ve söz uyumsal fonoloji, Çincede olduğu gibi tonlamaya göre anlamı değişen sözcüklerin özelliklerini açıklar ve uygun olarak tanımlamaya çalışır.
"Okunduğu gibi yazılan diller" kavramı ile "fonetik dil" kavramı arasında fark vardır zira her dil kendi yazım stilini ve kurallarını üretmiştir ve o dilde yazılmış bir yazı o dilin okunuş kurallarına göre okunduğunda gayet yazıldığı gibi okunan (ya da tersi) bir dil olur. Dolayısıyla yazıya aktarılmış her dil okunduğu gibi yazılan dillerdir ama bu onların fonetik dil oldukları anlamına gelmez.
Her dil ilk yazıya geçirildiğinde fonetik kurallara olabildiğince saygılı olduğu kabul edilir. Dilin yazımını fonetik olmaktan uzaklaştıran ise zamanla konuşulan dilde (spoken language) görülen değişikliklerdir. Konuşmada ortaya çıkan değişikliklerin anında yazıya yansıması hiçbir zaman söz konusu olamayacağından dolayı, yazım konuşulan dilin evrim hızına yetişemez, bu da zamanla yazıyla konuşulan dilin kopmasına, yazımın fonetik olmaktan uzaklaşmasına neden olur. Kimi dillerde bu evrim süreci çok dramatik yazım farklılıklarına yol açmışken (İngilizce, Fransızca) kimi dillerde daha az farklılık gözlenir (İspanyolca, Almanca vs).
Türkçe yazımı daha yeni adapte edilmiştir (1928). dolayısıyla her hâlde günümüzde Türkçe dünya üzerindeki en fonetik dillerden birisidir. Dil evriminde 80 yıllık bir süre bir nefes alıp verme kadar olduğundan Türkçe yazımı ile okunuşu arasında farklılıklar çok ama çok nadirdir. Öte yandan süreç içerisinde her dil gibi Türkçenin de yazımı ile okunuşları arasında farklar oluşacaktır, bu kaçınılmazdır. Hatta şimdiden birkaç belirgin örnek ortaya çıkmıştır. Örneğin "değil mi" yerine "diğ mi", "geleceğim" yerine "gelcem", peki, abi gibi... Bu sayılan örnekler her ne kadar gözümüze yanlış kullanım gibi gelse de zaman içerisinde oluşan okunuş kaymaları (pronunciation shift) böyle oluşmaktadır.
IPA kısaltmasının açılımı "International Phonetic Association"dır. Harf IPA özellikleri (çene, dudak biçimi, dilin devinimi)
Örnek:
a geniş, düz, arkadil: anı
geniş, düz, öndil: laf
e geniş, düz, öndil (kapalı): elma
geniş, düz, öndil (açık): dere
geniş, düz, önortadil: terk
ı dar, düz, arkadil ısı:
i dar, düz, öndil (açık): iğde
dar, düz, öndil (kapalı): simit
o geniş, yuvarlak, arkadil (açık): soru
geniş, yuvarlak, arkadil (kapalı): oğlak
ö geniş, yuvarlak, öndil (açık): örtü
geniş, yuvarlak, öndil (kapalı): öğren
u dar, yuvarlak, arkadil (açık): kulak
dar, yuvarlak, arkadil (kapalı): uğur
ü dar, yuvarlak, öndil (açık): ümit
dar, yuvarlak, öndil (kapalı): düğme
Harf IPA özellikleri (titreşim, çıkış biçimi, yeri)
Örnek:
b ötümlü, patlamalı, çiftdudak: balık
c ötümlü, sürtünücü, dil-öndamak: cam
ç ötümsüz, sürtünücü, dil-öndamak: seçim
d ötümlü, patlamalı, dilucu-dişardı: dede
f ötümsüz, sürtünücü, dudak-diş: firma
g ötümlü, patlamalı, dil-artdamak: karga
ötümlü, patlamalı, dil-artdamak (ön): genç
h ötümsüz, sürtünücü, gırtlak: hasta
j ötümlü, sürtünücü, dil-öndamak: müjde
k ötümsüz, patlamalı, dil-artdamak: akıl
ötümsüz, patlamalı,dil-artdamak (ön): kedi
l ötümlü, yandaralma, dilucu-öndamak: kul
ötümlü, yandaralma, dilu.-öndamak (ön): lale
m ötümlü, genizsi, çiftdudak: dam
n ötümlü, genizsi, dilucu-dişeti: anı
ötümlü, genizsi, dil-artdamak: süngü
p ötümsüz, patlamalı, çiftdudak: ip
r ötümlü, çokçarpmalı, dilucu-dişeti: raf
ötümlü, tekçarpmalı, dilucu-dişeti: ırmak
ötümlü, sürtünücü, dilucu-dişeti: bir
s ötümsüz, sürtünücü, dilucu-dişeti: ses
ş ötümsüz, sürtünücü, dil-öndamak: aşı
t ötümsüz, patlamalı, dilucu-dişardı: ütü
v ötümlü, sürtünücü, dudak-diş: var
ötümlü, sürtünücü : tavuk
y ötümlü, dil-öndamak : yat
z ötümlü, sürtünücü, dilucu-dişeti: azık
ötümsüz, sürtünücü, dilucu-dişeti: yoz